a - kızım üstüne kalın bir şeyler giysene
b - neden ?
a - seni gördükçe ben üşüyorum.
b - e o zaman bakma anne ???
a - kızım deme öyle üşürsün, anlamazsın.
b - pf. neden ? geri zekalı mıyım ben ? üşürsem giyerim.
nedense bu diyalog her sene en az 10kez yaşanır. en yenisi 1 saat önce olmuştur.
+anne çoraplarım nerde? +dolapta +bulamadım anne (anne gelir,çorabı dolaptan bulur) +al gözüne sok gerizekalı (çoğu kişinin annesiyle diyaloglarında olan birşeydir.)
dizi izliyoruz:
-aaa, ankara burası, hani geçen gezdiğimiz yerler, ay bi de bakıyosun kamerada biz çıkıyomuşuz yolda yürürken...
+anne en son bi sene önce gittik hastane için, nası görcez?
+olsuuun...
+ neskafe içecekmisin sith
- dur geliyorum bakayım nasıl hazırlıyorsun
ya anne ben sütsüz içecem süt katma benimkine.
+ olmaz o ya sütle içilir ya süt tozuyla.*
- tamam koyma bana o zaman içmiycem ben
+ şimdi olmaz koydum artık
- ya dur şeker atma ben şekersiz içiyorum
+ hiç şekersiz içilmezki ama bu
- * yaa sende hiç benim istediğimi içirmiyosun. *
-anne turuncu krem nerde?
*turuncu da ne?
-nasıl ne krem işte?
*turuncu ne?
-anne krem. (kızmaya başlamıştır.)
*turuncu mu krem mi?
-turuncu krem.
*nasıl turuncu krem? turuncu da don mu badi mi ne?
(anlamıştır ki annesi bir giysisini aradığını ve bu giysiyi rengiyle nitelendirdiğini düşünmektedir.)
-krem anne krem. bildiğin eline, yüzüne sürdüğün krem. turuncu vardı ya havuç özlü.
annem - boru sesi? gamer - sinan akçıl.
annem - yok, sığmaz o. iki harf olacak. gamer - ya kutular iri oluyor, küçük küçük yaz sığar o.
annem - kızım alay mı ediyorsun sen benimle? gamer - hayır anne. sinan akçıl'ı müzisyen diye meşhur eden kitle alay ediyor bizimle.
annem - ?!%&!?
Komik mi emin değilim, gülsem mi napsam bilemedim.. Annemle otururken amy winehouse'un ölümüyle alakalı bir haber var o sırada televizyonda..
windwardside: öldü kadın ya... sesi de iyiydi.
anne: o da herşeyi kullanıyormuş canım... ama tabi yazık yani.
w: yani. bu da 27'ye kurban gitti. ne uğursuz yaşmış yahu!
a: 27 ne alaka ?
Bu sırada televizyondan ses gelir. 27 yaşında ölen 40. şarkıcı filan diye...
varan 1: sene 1998. cep telefonları yeni yeni gün ışığına çıkıyor. eski telefonlarda çekmediği zaman " şebeke arıyor" diye bir yazı çıkardı ekranda. neyse yazarımız bir yaz vakti sıcaktan kanepeye yapışmış ve acı çekmektedir. anne elinde telefon koşarak gelir ve bağırır: " kızım ne biçim arkadaşların var öyle, seni şebek diye biri arıyo. "
varan 2: klasik anne repliği. " bugün ne pişireyim? " bi meşgulüm bi meşgulüm, " portakal soslu pekin ördeği yap anne" dedim. ve dedi ki: " yavrum şu yaz vakti ben iyi portakalı nerden bulayım şimdi? " dikkatinizi çekerim pekin ördeği her mahalle bakkalında olan bir besin.
klasik bir cem yılmaz hikayesi anlatmaya çalışıyorum. hani şu askerdeki atom mühendisine kumandanın zimmetlenmesi falan.
aha hatta videosu: http://bit.ly/ngc401
- ...işte demiş al o zaman kumandadan sen sorumlusun. hehe.
+ ee?
- bitti anne.
+ kızmamış mı yani komutanına?
- ya illa uzatmam mı lazım. donup kalmış heralde adam, ne bileyim ben.
+ hee.
ben ki; fiziğiyle mankenlere taş çıkartan, fit mi fit bir insan evladıyım. amma velakin toplum beni anlamadı, anlamıyor, anlamayacak hacı. "yavrum kurumuşsun sen iyice.", "ayol gözlerinin altı çökmüş.", "şuna bak üflesen uçacak.", "babası yemek vermiyor musun sen hiç bu kıza?" gibi cümlelere maruz kala kala bilinç altımda ister istemez bi' tahribat oluştu tabii. gittim eczaneye iştah açıcı şurup aldım. ölçekle bilmem neyle kim uğraşacak diktim şişeyi kafaya. ilaç da uyku yapıyormuş meğer. sanki üç gündür uykusuz geziyormuşum gibi akşamın yedisinde vurdum kafayı yattım. neyse uzatmayayım. ben böyle kanepede sızmış, ayı gibi uyurken bizimkiler kıllanmış. "ulan bizim mal, limonlu tang içer gibi lıkır lıkır içmiş şişenin yarısını, zehirlenip nalları dikmesin sakın!" demişler. neden-sonuç ilişkisi içinde incelenen durumum güzelce tahlil edildikten sonra, annem azrail gibi tepeme dikilip o kahrolasıca işaret parmağıyla böğrümü dürtmeye başladı. "haaa noluyor laaan!" diye gürleyince titrek bir ses tonuyla "uyuyon mu annem?" dedi. ben de "anne mal mısın ya? uyuyan insana böyle manasız sorular sorulur mu? huzur ver insana." dedim. annem, beklediği sevecen yüzle karşılaşamayınca "öldün sandık öküz, yatağına git böğürüp durma!" dedi ve gitti. e benim de uykumun Feriştahı sikildi tabii. çevredeki envai çeşit sese karşı olan duyarlılığım bir anda artmışken nasıl uyuyayım? hışımla fırladım ve şahin bakışlarla balkona süzüldüm. görüş alanıma ilk önce babam girdi. babama içimden hızlı hızlı sövüp, başımı başka bir noktaya çevirdim. "teyzeciğim saat gecenin 12'si olmuş, siz hala laylay loyloy kakara kikiri kafa s.kiyorsunuz. olacak iş mi yahu uyuyamıyoruz. hayır, sesinizin ayarı da yok. akşama kadar eniklerinizin çığırtılarını dinliyoruz, üzerine birde büyükbaşlar. yakışıyor mu ablacığım? eviniz barkınız, kocanız yok mu sizin? yürüyün gidin evinize." diyerek etrafa öfke saçtım. teyzeler cık cık sesleri eşliğinde "edepsiz" dercesine bana bakmaya devam ettiler. ben aşağı kalır mıyım? ben de onlara "çük beyinliler" dercesine baktım. biz böyle bakışmaya devam ederken bir anda annem kolumu cimcirince irkildim. "noluyor beee?" dercesine ona bakmaya başladım bu defa. annem de bir müddet bana "hayvan" dercesine baktı. ardından dayanamayıp bu bakışlarını sözcüklere döktü. "ben o kadınlarla her gün yüz yüze bakıyorum. terbiyesiz. büyüğün onlar senin. zaten hiç biri sevmiyor seni. evde kalcan evde! dağda yetişti sanki, mağara insanı gibi şuna bak hele aygır." dedi. e gücüme gitti tabi. dudaklarımı bükerek babama döndüm; "gece gece gürleyip durma, zıbar yat." dedi. aradığım şefkati babamda da bulamayınca bir of çektim, karşıki dağlar "öyle kolay yıkılacağımızı mı sandın hıyar!" der gibi baktı. ben de "eeeh sokarım böyle işe!" der gibi baktım. sonra esneyince "ulan mal mıyım ben? öküz gibi bakınıp duruyorum." diye düşündüm ve hemen yatağıma gidip yattım. mışıl mışıl uyumuşum.
+anne naber. (içeriye girilir, anne yanaklarından öpülür.)
-bak yine mi terlik yok ayağında. terlik giy öyle gel.
+annecim temmuzdayız.
-olsun sen yine de giy sonra karnın ağrır.
+anneee temmuz ayındayız temmuuuz.
-giy dedim eşşek sıpası bi kere de itiraz etme!
faturalı hat kullananan anne: a
müdemadiyen kontörsüz ouchhh: o
o: alo, kimsiniz?
a:benim kızım, sesim geliyor mu?
o: oo annecim o kadar uzun zaman olmuş ki siz aramayalı, ses tonunuzu unutmuşum!
a:bak sen terbiyesize, sen çağrı attın da ben mi aramadım..
o:hıı
+ anne trendyol dan bir elbise beğendim işte şurasu şöle burası böyle.
- iyi kızım beğendiysen al.
+ ya anne bak sonradan tantana yapıyorsun yok çok kısaymış yok rengi kötüymüş filan.
- olsun onu yapmak adetdendir.
+ hmm prosedür gereği diyorsun.
yine bir telefon görüşmesi:
+anne ben akşam dışarı çıkıcam.
-tamam çok geç kalma.
+mesela?
-saat vermiyorum. çok geç kalma dedim.
+ya mesela kaç gibi yani.
-o senin bileceğin bişi ben geç kalma dedim.
+ ya geç anlayışlarımız farklıysa
- ben bilmem ben diyeceğimi dedim.
+ ... mavi ekran.