annenin tv ekranında gördüğü herkesi tanıyıp bir türlü isimlerini aklında tutamaması ve olmadık kişiyi olmadık bir başka kişiye benzetmesi halinde girilmiş ve kopartmış diyalogdur.
gülse birsel li ttnet reklamı izlenmektedir;
anne:hıı bu şey mi?
ntl:(gülse birsel i tanıdığı ve çıkaramadığını hissederek)evet anne
anne:ben onu şey sanmıştım (isim yok ama hep şey)
ntl:(kopar)puaahahaaahaha
anne: ya şey işte tulu çizmen (tulu çizgen diyecek te)
ntl:ehuvaaaaaaaaaaaaa (gülerken koltuktan düşer...)
gece sabaha kadar heroes izlenmiştir, sabah 06:15 sularında anne odaya aniden girer ve olaylar gelişir.
hitman: noldu niye uyandın?
anne: deprem oldu, hissetmedin mi?
(camı açıp dışarı bakar)
hitman: bak, evin lambası sallanmıyor. eğer deprem olsaydı az da olsa bir hareketlilik olurdu değil mi?
anne: yarın televizyonda izleriz bakalım.
(akabinde)
anne: hadi yat artık bik bik bik bik *
akşam baba çağırır ve şu diyalog yaşanır.
baba: oğlum bak inanmamışsın annene, gerçekten de deprem olmuş sabah. 06:15'de.
anne: deprem oldu diyorum inanmıyosunuz. 4.3'dü sanırım derecesi.
hitman: richter ölçeği gibisin anne? niye 4.2 veya 4.4 değil de 4.3?
dün tv de kanal geçerken gördüğüm kadarıyla yelizyalan adlı parçasını söylüyordu. karı adeta hortladı. annemin jenerasyondan olduğu için merakla sordum;
-anne bu yeliz in yalan dan başka şarkısı yok mu?
+yok heralde baksana yalana yalana bihal oldu.
Buradan annemi alkışlıyorum. Zira sofrada yediğim yemek neredeyse burnumdan geliyordu. alkışlamaya fırsat bulamamıştım.
annemle biraz atıştıktan sonra, ** yine ona muhtaç kalan ben isteyeceğim şeyi yaptırabilmek için boynunu yere dayayıp paspas olmuş, gözlerini kocaman açıp yalvaran bi köpecik gibi sevimli bi halde:
-anne geçenlerde bi kek yapmıştın ya sen... *
*...... *
-* o çok güzel olmuştu.
*hınk mınk zınk.
-** ondan yapsana yinee.
*davaylan, davaylan, davaylan,...
meğersem hınk mınk zınk şu çok güzel hareketlerdeki bi skeçten kalbi kırıldıktan sonra düzelen kadının efekti, davaylan, davaylan, davaylan ise yine başka bi skeçten tırtıklanan beni iplemediğini gösteren bi takılmaymış.
rahmetli bob ross amcamı izliyorum trt2'de. annem de mutfakta, televizyonun sadece sesine tanık olabiliyor...
bob ross: burada hayatlarından memnun küçük çalılar mutlu bir şekilde yaşıyolar. hemen yanlarında neden bir çam ağacı olmasın. biraz monospanten mavisi, biraz da çikalemptin turuncusu alıyoruz spatulayla... ben ordudayken bıdı bıdı...
(mutfaktan seslenir.)
anne: aaa türk mü o adam?
ben: hı? nerden çıkardın anne onu?
anne: ee 'ben ordu'dayken..' dedi!
ben: puhah.
- uyandın mı oğlum!
+ anne ben sana, beni uyandır demedim ki! okul yok, ders yok, iş yok, niye uyanayım?
- ne bileyim ben uyandırmış olayım da! tekrar uyursun istersen!
+ ?!
telefon çalar, anne aramaktadır. evlat insanı telefonu açar.
- efendim?
+ ay hihihihihi. *
- noldu anne, neden gülüyosun?
+ hihihihihi ben seni aradığımı unutmuşum da, fuldene* bi şey söylüyodum, dalmışım. öyle birden sesin gelince şaşırdım hihihihi.
- anne yaaa. **
+ anne bu akşam maç var ona göre. (bkz: 20 mayıs 2009 shakhtar donetsk werder bremen maçı)
- kimin maçı?
+ yabancılar maç yapacak anne.
- bilerek yapıyorlar ha. yaprak dökümünün gününe bu maçları bilerek koyuyorlar oğlum.
+ anneciğim.. adamlar ne anlar senin yaprak dökümü' nden, koca uefa senin gıcığına mı koyacak bu güne maçı.
- sen öyle san oğlum. geçen yıl da tam yaprak dökümünün saatine koymuşlardı maçı.
+ system down.*
ben mutfakta tv izlemekteyim. kendileride oturma oturma odasında izlemektedir.*
Onun izlediği programları izlememek için mutfaga kaçılmıştır.
- oğlum atv yi ac cabuk.
+ niye ? *
- aç çabuk.
+ ... *
- bitti zaten.
bir süre sonra
- starı aç cabuk. bak çok komik.
+ anne niye acayım ya.
- sen bilirsin. *
bir süre sonra daha...
- Oğlum çabuk kanald yi aç.
+ sende showu ac ozaman ?
- yaa niye açayım showu. aç bak çok komik. *
+ yahu senin izlediklerini izlemek isteseydim yanında olurdum zaten anne.
- aç aç nolur bak.
+ yaa anne piç ettin güzelim filmi bir bok anladım valla. Hem sen izle programını yaa allah allah. Bak reklama girdi. Bir bok anlamadım filmden. *
devam eder film bitene kadar hem de.
hee birde ispanya ligi izlenirken özellikle barçanın maçlarını sürekli ceza sahasına girilirken tv nin önünden geçme gibi huyları varıdır. Ve genelde o atak golle sonuçlanır...
tespit 1 : ne kadar onunla tv izlememek istesenizde o size bir şekilde izlettirmek ister. *
tespit 2 : tek bir programla yetinmezler. Bir anda 3-4 farklı tv progmarımını aynı anda izlerler. Ortak izledigimiz diziler oldugu zaman problem yaratır tabi..
- yav 3-4 programı aynı anda izliyorsun da ne anlıyorsun allah aşkına. Aç şu diziyi. *
tespit 3 : Futbol hatta gol düşmanıdır. Bence golleri gorememizden zevk almaktadırlar.
Anne: paran var dimi senin?
Niddhog: evet anne isvicrede gizli hesabım var ama söylemiyorum.
Anne: tamam onluk al cekmeceden.
Ve olay hergün aynen yaşanır. Niddhog'ın göndermeleri değişen tek şeydir.
dersaneden eve gelen nil in canı sıkılmaktadır.* annesi de elişi yapmaktadır. nil de balkona çıkar. 3. kattaki evinin balkonundan aşağıya iyice bakar ve sorar:
nil: anne, sence burdan atlasam ölür müyüm?
anne: (kocaman açarak gözlerini)ne saçmalıyorsun sen ya?
nil:bence ölmem. en fazla ayağımı kırarım.
anne:şimdi terliği alıp geliyorum oraya. yüreğime mi indircen sen benim?
bakarım annem ağladı ağlayacak. kıyamam içeri geçer ve öperim kocaman. ahh annem atlar mıyım hiç. üzer miyim seni?
ben - anne okul bitince dgsyede gircem össyede. direk 3.sınıftan başlıyor. şu bölümleri seçicem bıdı vıdı vıdı...
annem - ya ben sana demiştim.
ben - hı ne demiştin anne ?
anne - össye hazılanırken ders çalış dedim dershanelere yolladım. şu kadar param gitti. dedim git 2 yıllık yaz dgsye girersin bi kapak at dedim...
ben - ya anne ne alakası var. ayrıca sen 2 yıllık için üni.parası veremem dememişmiydin. ben bilmiyodum dgs yi sen nerden bilicektin..ayrıca geçmişi boşver günümüze bak okuyorum işte,o zaman cahilikti.şimdi çalışıyorum.
anne - geçtii geçtii artık...sus şuan üni okuyosanda benim sayemde.ben olmasam bi bok olamzdın..
ben - tamam anne pes ediyorum
megaloman agustos bocegi kişisi hassas boğazlarına rağmen buzlu su içer ve ertesi gün sesi kalın çıkmaya başlar. anneden yardım isteyip kendini bir güzel tedavi ettirme hevesiyle:
mab: anne benim sesim yine travesti gibi çıkmaya başladı.
anne (olayı hemen çakar ama çaktırmaz): var demek ki bi hormon bozukluğu sende.
+oğlum sen mi geldin?
-anne bizim evin anahtarı başka kim de var?
+hırsızlar dolaşıyor oğlum şu ara.
-hırsız anahtarla girmez ki anne.
+zaman kötü oğlum...
-peki anne?!
benim senelerdir bildiğim, annemin yeni öğrendiği bir espri vardı: bir adam köprüden atlıcakmış ama atlamamış. neden? vazgeçmiş. peki iki adam köprüden atlıcakmış, atlamamışlar. neden? weregeçmiş! finallerimle boğuşan ben, annemden heyecanlı bir telefon alırım. devamı:
anne: pinhanipelin yeni bir espiri öğrendim. hemen sanada yapıcam.
pinhanipelin: hadi yap anne *
a: bi adam köprüden atlıcakmış. köprünün altından bişey geçmiş, vazgeçmiş. ne geçmiş?
pp: ııı şeyy annee *
a: tamam tamam sus. hiç bir şey söyleme.
pp: cevap verseydim anne.
telefon hattı: dıt dıt dııııııtt
anne- ya seni varya kardeşinden daha bi özenerek yetiştirdik.
mariyandin- ama bütün denemeler benim üstümde gerçekleşti, ilk olmanın zararı bu ya.
anne- yok be oğlum kıymetini bil sen babanın sol sadrazam tarafındansın.
mariyandin: * kardeşim ne taraftan??
anne- o kaza kurşunu. *
edit: sanırım annem de sözlük yazarı ki yaşanmış hikayeyi eksilemiş...
ortaokul öğretmenimi ziyaretteyizdir. kızıyla beraber çene çalmaktayken içeriden; kızlar kalkın bu gidişle sizi alan üç günde bırakır diye bi söz duyulunca muhabbet bırakılıp mutfağa gidilir.
t: anne bak 3 günde geri gelicekmişim özlemezsin .
a: ne üç günü be seni alan akşamına getirir.