anne: nereye gidiyorsun böyle hazırlanmış?
ben: eminönüne anne.
anne: kızım tek başına gidilir mi hırlısı var hırsızı var organ mafyası var nuri alço kılıklı tecavüzcü coşkunlar var, hem sen yalnız kızsın bak seni kaçırırlar gözlerini oyarlar karnını deşer kafa derini yüzerler, böbreklerini çalarlar, çöpe atarlar.
ben: anne bu sadece eminönü için mi geçerli?
anne: nasıl yani?
ben: oradan bu kadar çok korkuyorsan beşiktaşa da giderim.
anne: olur mu kızım her yerde var bunlardan hırlısı var hırsızı var, organ maf..
ben: ay anne tamam gitmiyorum bir yere.
anne: yaşasın! o zaman hadi gel patates soyalım.
ben:!!???!!!
evdekises: bıy üşüyorum
annedekises: ben pişiyorum!!
e: ee napayım ben üşüyorum alla allaa?
a: ne demek istiyorsun, ne yapmamı bekiyorsun, neden beni suçluyorsuuun?!??
e: evet, havayı ısıtmanı bekliyorum ne bekleyebilirim. yine mi sigarayı bıraktın sen? devrelerin yanmış senin...*
annem aldığım ve hiç giymediğim ayakkabıları eline almış;
- sen bunları giyiyor musun?
+ noldu ki?
- atalım giymiyorsan. saçma sapan şeyleri saklıyorsun hep şu evin haline bak....
+ hayır anne ya. atmayalım. giyiyorum ben onları.
- hiç giydin mi?
+ bi keresinde ankarada giymiştim.
- ...
+ yemin ederim.
- o zaman ankaraya götür orada kalsın. burası çöp ev değil.
bi evden kovulmadığım kalmıştı lağn. ayakkabılarımı da toplayıp gidiyorum ahaha, taşınıyorum!
marketten alınıp açılmış olduğu fark edilen fantaya kuşkuyla bakılmaktadır.
a: annem b: ben ab: abim
a: acaba açıp içine bişi kattılar mı
ab: ne katcaklar anne ya
b: bence fare zehiri katmışlardır
a: içeri gider misin evrim !
ab: bu çocuk niye böyle ya.
gözüne yakın gözlüğünü takıp, telefonun tuşlarını işaret parmağıyla dürtmekte olan anneme sorduğum soru;
- anne ne yapıyorsun sen?
- arkadaşımla mesajlaşıyorum.
- destan mı yazıyorsun anne kırk saattir elinde telefon?
- destan yazar mıyım kısa kısa yazıyorum az kontörüm gitsin diye.
- anne aman allahım!
annem mutfakta yemek hazırlamaktadır, bende başında açım açım diye söylenmekteyim.
-al şu kolayı masaya götür
+kapağına baksana bedavası varmıymış.(espiri yapıcam)
-tekrar deneyiniz diyo
+bidaha kapat aç ozaman tekrar dene, eheh.
-aptal aptal konuşma ne alakası var?
+(anne sen bambaşkaymışsın ya)
+ banyodayken söyle de sırtını keseleyeyim
- off anne hergün yeni bişi çıkarma başıma
+ ne olcak kızım. tertemiz olursun
- yok utanırım ben
+ denize girmeye utanmıyorsun ama
- napiyim orda herkes aynı
+ tamam ben de soyunup keselerim. ehehehe.
saat:10 telefonda;
anne:sana tursu yaptım ne zaman alırsınız?
cevap:müsait bi zamanda alırız anne
saat:15 telefonda;
anne:sana tursu yaptım bugün alabilir msn?
cevap:????????????????????
-şunu şöyle yapıyım diyorum.
-arkadaşların ne yaparsa onu yaparsın zaten.
-şöyle desem diyorum.
-arkadaşların ne derse onu söylersin zaten.
arkadaşların gizli bir örgüt, hep seni baştan çıkartmak için uğraşıyorlar, italyan mafyasıyla ortaklıkları var gibi hissettiren ergen diyaloğu.
aynaya her bakışımda yeni bir beyaz saç teli keşfettiğim dönemler
- anne, bak burada da bir beyaz var, allah'tan reva mı bu ya...
- *ee, yaşın geçiyor olacak o kadar.
- daha 22 yaşındayım!
- 15 yaşında saçı beyazlayanlar var.
- haa iyi o zaman içim rahatladı!!!
anneden anneye tadı değişebilecek diyaloglardır. benim ki gibi MiT yahut FBI ile bağlantısı olduğu hakkında kendinden şüphe ettiren annelerle girilen diyaloglar yeri gelir asab bozar, yeri gelir kelimelere bile gerek yoktur. 'vay be' dir. 'ah ah' tır.
a: anne
b:ben
g: kardeşim.
a:yemeeeeeeeeeeeeek!
b:duyduk geliyoruz.
a:yemeeeeeeeeeeek! kızlar hadi.
b:sen başla geldik.
a:yemeeeek!
b:iyi geldik. e hani hazır değil ya.
a: her şeyi ben mi yapıcam?
bazen o konuşmaz bile. sadece elini uzatır. parmak uçkarını büküp düzelterek, bir şey istediğini belli eder. ama ne ister?
a:...
b: ne? ne istiyosun annecim?
a... (bir yandan dizi izler bir yandan da eli kas yapmıştır artık. yine de bi ağzımı açayım demez.)
b: ne? çakmak mı?
a:...
b:tuz mu? ne istiyosun?
a:yok değil.
b:anne deli olcam. bıçak mı istiyosun ne?
a:ha yok ya paketi versene dicektim de burdaymış.
b:...
ve FBI olduğu anlar:
b: anne acıktım ben ya ne var yemekte? işte bu gün böyle geçti... bıdı bıdı...
a:...
b:(ben işime gelen kısımları anlatır dururum en sevimli halimle. gün güzel geçmiştir. sevdiceğimi görmüşümdür.)
a:x kim?
b: !...
a: x kim dedim? şurdaymışsınız. bi kaç aydır var bu durum bir şey demiyorum ama fazla olmaya başladın artık sen.
b:...
a:geçen de geç gelmişsin eve. her şeyden haberim var benim...
bugün annem tutturdu alışverişe gidelim, un alalım tarhana yoğuracağım diye. çıktık yola.
sabahtan beri kitapların başından kalkmadığım için öyle dalgın dalgın yürüyordum anamın yanında. derken kafamı bi kaldırdım 3 tane savaş uçağımız üzerimizden geçiyor kol uçuşunda.aldı beni bi heyecan...
bilenler bilir havacılık sevdalısıyımdır. annemle bir kol uçuşundaymış gibi konuşmak istedim. elimizde poşetler falan... (annemin havacılık ve ingilizce ile tek münasebeti oğludur, ve simülasyonlardan birinde ben uçarken öndeki uçağa kilitlendim ve anneme şu düğmeye bas diyerek öndeki jeti düşürttüm. budur tek havacılık anısı...)
anneme dedim ki:
- anacığım bak sen benim bir metre gerimde ve sağ çaprazımda yürü..
+ tamam, dedi.
- bak ben sana bir şey diyeceğim sen de "roger" diyeceksin tamam mı?
+ ne demek o? bana ne dedirtecen sen bakayım, dedi
- dedim kötü bir şey değil sadece "roger" de ben açıklayacağım sana durumu, dedim
sonra aramızda geçen diyalog:
ben: hey spike! check my six, we've got an emergency! (hey spike, saat altı yönünde kalan benim arkamı kontrol et, acil bir durum var)
annem: racıır (roger)! (tamam)
ben: ah benim canım anam, ne güzel dedin dedim..
annem: ne demekti o, dedi
ben de aramızda geçen diyalogu türkçe bi halde tekrarladım, anlamsızdı... annem için en ufak bir anlamı olmadığına yemin edebilirim. ama annem sonra dedi ki
+ tamam o zaman aramızda kalsın, şifre gibi konuşuruz dedi.
vay benim güzel anam sırf oğlu bu tip şeyleri önemsiyor diye o kelimeyi öğrendi ve aramızda özel bir şeymiş gibi gün içinde tekrarladı birkaç kez. ne kadar anlamsız da olsa annem en ufak ingilizce bilmeyen bir ev hanımı da olsa oğlu ile arasında böyle bir şifre var. kimsenin bilmediği..
steril mikrop otobüs saatlerini öğrenmek için anneyi arar. lakin otobüs saatlerine anne-babalar için korkulu rüya olan "internet"ten bakılması gerekir, ve olaylar gelişir;
steril mikrop: sm
anne:a
sm:anne bak şimdi xx otobüsün saatine bakacaksın internetten tamam?
a: ayy kızım yapamam ben şimdi ya.
sm: anne hadi bak lazım ama hadi.
a: tamam napıcam şimdi söyle?
sm: bilgisayarla interneti açtın mı?
a: bekle açıyorum... *
sm: bak şimdi masaüstünde internet simgesi var ya şimdi tıkla ona.
a: hangi e ne e si? e filan yok burda evladım?
sm: anneeee. e var işte. mavi bi tane. internetin e si! *
a: heh tamam açıldı.
sm: şimdi msn.com açıldı ama sen yukardaki adres yazılan yere google yazıcaksın. *
a: ay yazılmıyo evladım. ugraşıyorum olmuyo. yazılmıyo steril mikrop
sm: nasıl ya!?! google yazdın mı anne bak?
a: he ay açıldı tamam şimdi nolcak?
sm: orda yeni bi sayfa açıldı ya oraya iett yaz şimdi.
anne bu arada yazar iett sayfasına ulaşır bi şekilde. bu arada ben deniz arkada yarılmaktayımdır.
sm: şimdi xx otobüsünün saatlerine baksana.
a: nerden bakacam? sayfayı yeni baştan kapatmak mı gerek bunu yazmak için şimdi?
sm: hayır anne sağ kenarda ara diye bişey olcak oraya xx otobüsü yazacaksın.
a: ay bulamadım yahu.
sm: hay allahım. tamam anne tamam. kapat herşeyi kapat. istemiyorum bişey tamam.
bu sırada otobüs gelir ve binilir 10 dk sonra anne arar;
a:evladım yaptım ben bunu bak 21.20 de kalkıyomuş otobüs ha ona binin.
[mavi ekran]
+ kızım odanı ne zaman toplamayı düşünüyorsun?
- ben bu haliyle mutluyum anne.
+ ama arada oradan böcekler yılanlar bişeyler çıkıyor girin çabuk içeri diyorum, görmiycem sizin çıktığınızı bu odadan.
- kih kih kih..
+ kimbilir ben işteyken salona gidip neler yapıyorlar, partiler falan..
- kah kah kah.
