rahşan zillisinden çekip ''köyler kent olacak'' diyecek kadar uçan bülent ecevit gibi saçmalamıyorum. herkesin seçim vaadi kendine de bazı durumlar oluyor doğuştan gelen ismine mutlak denilen ve sana seçim şansı verilmeyen... işte bu durumun örneğidir bu ılgaz çocuğunun hırçın hikayesi...
dünyaya gelmek... ne kadar egzotikçe değil mi? hani şu uğruna ne savaşların verildiği, paylaşılmayan yer.. gerçek... rasyonel hayat, sanat... düşünce ve demokrasi, mutlak ve kraliyet... orta çağ ve yeni çağ... dünya...
çoğu insan hayrandır dünyaya. oysa benim söz hakkım olsa doğarken '' arkadaşlar gelmeyin, tünelin ucu bombok bir yere çıktı diyen'' şaban gibi tavrımı koyar geçerdim köşeye arkadaş...
"Şefkatin en büyük amili analardır. Hayatımdaki bütün hatalarım, ana terbiyesi görmeyişimden ileri gelmiştir." Jean J. Rousseau bizimki de bu hesap...
evet zamanında tanımadığım insanlara sarıldım anne baba diye... ağladım... bunu çektirecek kadar piç olmamalıydı hayat... yorulduğumu hissediyorum sözlük... bir gün ansızın kaldırıma yığılıp bir daha kalkamayacağımı hissediyorum..