genelde acı verir, mutsuz eder,kötüdür, şudur budur; ama bazen de verilecek, verilebilecek en iyi cevaptır. çoğu zaman kelimler kifayetsiz kalırken bir şeyleri anlatırken bir suskunluk çok şeydir, belki de her şeydir(tabii anlayana).
bazı şeyler kelimelere dökülemez... böyle durumlarda susmak en iyisidir. ya da konuştuğunuzda kıracaksanız karşınızdakini o zamanda susmak en iyisidir.
çoğu zaman dinlemeyi ve düşünmeyi yeğlemekten kaynaklıdır. yoksa etrafımıza bakacak olursak eline borazanı verdiğinizde öttürmeyecek insan son derece az sayıda. azıcık takip etmek, gözlem yapmak, olan biteni anlamaya çalışmak çabası içinde olabilir bu insan. ki muhtemelen öyledir.
başka birisine anlatmayı yeğlemektir. susulan kişi gerekli rahatlığı sağlamamıştır ondandır. Aslında maldır, anlamaz öküz.. başka birine anlat sokaktaki adama anlat daha iyidir. hay ben onun amına koyyim.
saklı kalmış zamanda öznesi olduğumuz ama yüklemine kavuşamadığımız cümlenin ezik ama yüceltilebilir kırıntılarıyız susarken. konuşmak istercesine susar benliğimiz, yutar içine... nefes alışlarımız yuttuğumuz cümleler kadar hızlanır ve tıkanır vücudun beyne terapi uyguladığı saatlerde.bir kelime çıksa devamının geldiğini bilircesine korkarız ve susarız, bırakırız hayat dumanlı kafamızda içimize aksın.
karşındakini ilgilendirir mi ilgilendirmez mi, insanları sıktım sıkmadım mı vs. düşünmeden 'anlatacak çok şeyim var benim' diye vırvırlamak yerine susmak sürekli konuşan ve anlatan insandan çok daha zeki olduğunuzu gösterir.
(bkz: söz gümüş sükut altın meselesi)
konuşup konuşup bir yol kat edemeyen bünyenin içinde bulunduğu durumdur. kimi zaman susmak en güzel cevaptır. konuşsan da değişecek bir şey olmadığı bilindiği anlarda başvurulur. içinde binlerce duygu akıp giderken sen sessizliği seçersin. neden? karşındaki anlamayacaktır bilirsin. dilden anlamayan belki farklı bir tepkiden anlar ümidi barındırır içinde ama insan insan olmadıktan sonra bekle ki anlasın...
anlatmaktan yorulduğunda, karşındakinin artık anlamayacağına kanaat getirdiğinde, sustuğunda haksız konuma düşeceğini bile bile susar bazıları. doğru veya yanlış, fıtrat meselesi.
öyle bir anda olur ki konuşacağınız, konuşmak istediğiniz her şey takılır boğazınıza. zorlarsınız, konuşmaya yeni başlamış bir bebek kadar acizdir. insan. acıtır yavaş yavaş büyüyerek zorlaştırır kelimeleri. sonunda iki damla göz yaşı ses olur dudaklarda.
anlatacaklarınızın, karşınızda bulunanın kulaklarında sadece bir ses olmasından ileriye gidemeyeceğini adınız gibi biliyorsanız içine düşeceğiniz durum.
tartışmaktan yorulmaktır. karsındakinin seni anlamadıgını ve asla anlamayacagını idrak etmek, sadece sinirlendiginle kaldıgını bilerek sessizliği tercih etmektir. bir secimdir, mantıgının devreye girmesiyle duygularını bir bir öldürmektir. duygu olmayınca da anlatacak bir şey kalmıyordur geriye. atalarımız ne demiş;
susarsın susarsın nereye kadardır.içindeki kopan fırtınalar galeyana gelmişken nedir ortamdaki çıt çıkmayan sessizlik.bazen söz gümüşse sükut altındır tamamdır lakin gerektiğinde de konuşamamak gibi bir basiret bağlanması söz konusuysa içinde biriktirdiklerin birgün seni senden alabilecek kadar dev bir hale geledebilir.
hersey okadar karışıktır, ne yapsanız ne etsenizde cıkamazsınız işin içnden, ne söyleseniz boş kalır eksik kalır korkusuyla, söylenicek her sözün agırlığını da içinize hapsederek susmayı yeğlersiniz...
susmak bazen çok şey anlatmak falan değildir. susmak korkaklıktır. tanım yapmak istersek de; korkaklıktan başka bir şey değildir. insanlar konuştukça anlatır kendini. doğruları anlatır kendini ifade eder. aciz de kalmaz. tepki vermek istersek de bunu konuşarak yapalım. susarak hiçbir şey çözülemez.