bugün

en güzel yanı kendisi için yazılan şarkı ve şiirlerdir.
(bkz: yılmaz erdoğan)
(bkz: vega)
(bkz: gider bu)
bir de bu var tabi;
(bkz: ankaranın en güzel yani istanbul a dönüşüdür)
yılmaz erdoğan'ın yıkıp geçirdiği şiirdir, ankara'yla ilgili her şeyi özetlemiştir.
(#168615)
kuralların şehri. otobüs için bile sıraya girilir, sırayı bozanı toplum kınar, dışlar... *
kökenini anchor (ing. çapa) manasına gelen aslında bağlayan anlamında türetilen (bkz: angora) sonunda eşsiz benzersiz bir şehre dönüşen, iklimleri sert olan-yazı yaz kışı kış- başkenttir.

(bkz: bursa ya gelince ankara yi ozlemek)
Ankara'nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Uyan uyan Gazi Kemal
Şu feleğin işine bak!

Kılıcını vurdum taşa
Taş yarıldı baştan başa
Uyan da bak Gazi Kemal
Başımıza gelen işe.

Ankara'nın dardır yolu
Düşman aldı sağı, solu.
Sen gösterdin Paşam bize
Böyle günde doğru yolu

ankaralı turgut öncesi böyle güzel türküleri olan başkentimiz.
insana kendini yanlız hissettirmeyecek kadar kalabalık, boğmayacak kadar sakin ve huzurlu şehir... içtiğin çayın tadının bile farklı olması, yediğin simidin kokusuna karışan muhabbetler, kışın ortasında içilen kış nargilesi, gece yarısı çıkagelen boza, samimiyeti laubalilikle karıştırmayan şehir. bürokrasinin babası da olsa babacan şehir...insanının içindeki insanlık hala ölmemiş şehir...
anadolunun bozkır kasabasına milyar dolarlar dökülerek yapılmış suni şehir, hiçbir şekilde türkiyenin başkentliğini haketmemiş ve haketmeyen memuristan, ülkenin takozu, mesarif abidesi.
denizi olmayan,beton yığını,saat 11,00 oldu mu hayatın öldüğü,düzen abidesi sevgili başkentimiz.hakkaten şairin de dediği gibi ankaranın sadece istanbula dönüşü sevilir.yazın çok sıcak olduğu gibi kışın dondurucu bir soğuğu vardır.saat 5,30 oldu mu sokaklarda takım elbiseli amcaların,tayyörlü teyzelerin dolaştığı güzide bir şehrimizdir.kızılayda yaklaşık 50 metre arayla üst geçitleri olup,üst geçit olmalı burda diye ağladığınız yerlerde üst geçit olmayan biricik şehrimizdir. ama bütün bunlara rağmen de düzeni ile insana bir iç huzuru veren şehirdir.şöyle de bir gerçek vardır ki sevilmemesine rağmen her insan evladının en az bir kez görmek istediği bir yerdir.
her gittiğimde istanbul u daha çok sevdiğim şehir. kpds sınavı için en alakasız okullarını bile görmeme sebep oldular. böylece ulaşım ağı konusunda bilgi sahibi oldum *
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanı.
ankara ankara
ey iyi kalpli üvey ana! (cemal süreya)
haluk leventin konserlerinde es gecmedigi bir parcasidir.
sevene büyük, sevmeyene ise büyüklüğünü anlatamıyacağınız şehir...
kurallar şehri denir; kurallar değilmidir,? bizim hayattaki düzenimizi sağlayan,
içinde yok olduğum dışında kalınca hiç olmadığım şehir.
ankarayı ankaralı bilir(ama ankaralı turgut değil, kıl bi noktaya değindim fark ederseniz)..
orada dogup, orada büyüdüyseniz, dünyanın en güzel şehirlerinden birinde istanbul'da bile yaşıyo olsanız özlersiniz, kasvetli havasını, hava karardıktan sonra bomboş kalan sokaklarını, takım elbiseli insanlarını, düzenini. üstelik bütün bunlara rağmen herkesin abarttığı kadar da kötü bi şehir değildir bi kere odtü oradadır daha ne olsun *
tiki popçu kutsinin bir şarkısının adı.
Kuğulu parkıyla, Anıtkabiriyle,Tunalısıyla,insanıyla,çıtır çıtır kızılay simidiyle düzeniyle,Eymiriyle,Güvenliliğiyle verdiği huzurla hem görülesi, hem yaşanası,terkedilip başka şehirlere gidilse bile unutulamayan şehir. Özellikle kar yağdığında kuğulu park görülmeye değerdir.
denize şişe atmayanların şehri.
okul bitsede gitsem dediğim şehir. **
iç anadolu kıraçlığını her ne kadar gidermeye çalışıp yeşillendirilse de çoraklık duygusunu iliklerinize kadar hissettiren, her zaman yapay bir kent havası veren, resmiyet kokan ama mustafa kemal'in yattığı ve "türküye'nin kalbinin attığı" önemli kent. belki kentle ve insanlarıyla hiç ilişki kurmadığımdan sevmedim sevemedim. belki de yahya kemal gibi istanbul'a aşık olduğumdan.
yılmaz erdoğan ne güzel anlatmış "gerçekten çok zordur; ankaralının ankara'ya neden ölürcesine aşık olduğunu anlayamadan ankarada yaşamak".
eğlenmesini bilene kapılarını ardına kadar açan ve fakat asosyal bünyeler tarafından sürekli olarak "ayy ne kadar sıkıcı bi şehiiir" söylemleri ile beraber bok atılan düzgün şehir. "sıkıcı olan sizsiniz ulan.şehir nasıl sıkıcı olsun" demek geliyor içimden.ve diyorum.

(bkz: gelin oynamak bilmez yerim dar der)
hiç özlemesem de yılda en az iki kez gitmek zorunda oldugum, her zaman gri ve kasvetli görünen,kaybolma şansının sıfır oldugu( her yol eninde sonunda kızılay'a çıkar) memur kenti.
ugrak semtlerinden birinde yer alan kugulu parkta ölen kuguların yerine ördek koymaya utanmayan,her yerden su akıtmayı adet haline getirmiş,resmen mezar şeklinde görünen ama onların çiçekler için saksı oldugunu iddia eden belediye başkanına sahip ilimiz.
şöyle bir dörtlüğü vardır;

ankara'nın dikmen'i
sırt üstüne dik beni
ankara sana bir daha gelirsem
sabaha kadar dik beni

bir de şair demişki;

(bkz: ankara Nın en çok istanbul a dönüşünü seviyorum)
küçükken söylenen tekerlemelere de malzeme olmuş şehirdir.
- bana ankara desene
- ankara!
- götün kara *