Ankara’da polisler, gözaltına aldıkları eylemcilerin yargılandığı davanın duruşmasına izleyici olarak katıldı. Avukatlar, silahsız girilmesi gereken duruşma salonuna silahla giren sivil polislerin kimliklerinin tespit edilmesini isteyince gerginlik yaşandı. Avukatlar ve bazı izleyiciler, salondan çıkmaya çalışan polisleri durdurmak istedi. Araya çevik kuvvet girdi ve polisler salondan çıkarak adliyeden uzaklaştı.
Cmk 183’e göre adliye binası içinde ses ve görüntü kaydı alınamaz, TCK 286’ya göre soruşturma ve kovuşturma aşamasında bu suçu işleyen kişi 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Avukatlar resmen bu görüntülerle kendi kendilerini ihbar etmiş ben olsam avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunup baroya şikayet ederim.
Polislerde silah olduğu nerden belli, üstünü mü aradınız?
iş bilmeyen avukat müvekkiline şirin görünmek için polisle didişen avukattır. Hele ki devlet güvenliği aleyhine ve anayasal düzene karşı suçlarda bazı avukatlar savunma yapmak yerine olaya taraf olmayan polislerin kimliğini ifşa ederek terör örgütlerinin hedefi durumuna düşürmeye çalışırlar.
Cübbenin cebi yok. 3 kuruş için hukuku satmayın onurlu olun!
evet cmk daki düzenleme gereği norm ihlali nedeni ile avukatı şikayet etmekten polislerde silah olduğunu nereden biliyorsunuz noktasına geldiğimize göre konu anlaşılmış demektir.
kimse "poliste silah var" diye mahkemeye telkinde bulunmamış, sadece sanıklar ilgili polisleri teşhis edince taraf vekilleri kimlik tespiti talep etmiş, "hakim" de kabul etmiş ve karar vermiş ama polisler bu esnada salondan çıkmışlar ilginç bir şekilde. madem belinde silah yok, usule uygun olarak duruşma izliyorsun kimlik tespiti de yaptır nedir çekindiğin sey bu durumda... bu bağlamda ilgili memurların kimler olduğunun sonradan emniyet müdürlüğünden sorulması için görüntü kaydı alınmış. durum bu. öküz altında buzağı aramaya gerek yok. hukuk belli, uygulayıcıları belli, duygusal davranarak kimse normları istediği yere eğip bükmesin. zira komik oluyor.
Adliye gibi bir yerde onlarca kamera varken usule göre bunların savcılık talimatıyla dosyaya konması gerekirken delil toplamak bahanesiyle polisleri ifşalayıp sosyal medyada paylaşmak, suçlu ilan edip hedef göstermek avukatlık mesleğinin ciddiyetiyle bağdaşmaz. Ancak maalesef her şehirde bir hukuk fakültesi olduğu için bugün avukatlık mesleğinin niteliği ayaklar altına alınmıştır. Teşhis ve yüzleştirmeyi dahi ayırt edemeyen bir avukata bunları izah etmek çok yıpratıcı oluyor.
Eğer avukatsan aç bi cmk 52’yi oku. Değilsen komik duruma düşüyorsun.
cmk 183 gereği duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletler kullanılamaz. şayet avukatlar böyle bir şey yaptıkları tespit edilmiş ise bu avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulmalıdır. evet.
hukukçu olmayanların hukukla ilgili yorum yapması abesle iştigal. eğer bir hukukçu yukarıdaki gibi bir yorumu yapıyorsa durum daha içler acısı. adliye binasında her yerde kamera olması, buna rağmen ilgili görüntülerin alınması #4 numaralı entryde refere edilen gibi yargıtay kararlarının verilmesini engellememiş ve meşru bir davranış olarak değerlendirilmiş. Kaldı ki duruşma salonunda bulunan ve kimlik tespiti istendiğinde oradan hızla ayrılan kişilerin o an kimlik tespiti istemine konu olduklarını ispat etmek için duruşma salonunda kameraya cekilmesi, o an tutanak tutulması mümkün olmayacağı için meşru bir davranış olarak nitelendirilebilir.
kaldı ki teşhis soruşturma aşamasında kaynağını cmk dan değil 2559 sayılı PVsk nın ek-6 maddesinden alır. yüzleştirme ise kovuşturmada da yapılabileceği gibi soruşturma aşamasında uygulanan bir safhadır. kovuşturma aşamasında bu ancak hakim kararı ile vücut bulur. önce tabilerin teknik olarak ne anlama geldiğini öğrenip sonra konu ile ilgili yorum yaparsak gülünç duruma düşmeyiz. kaldı ki cmk 52, tanıklık düzenlemesi ile ilgili bir madde, mevcut olayda herhangi bir tanıklık durumu da yok, dolayısı ile ilgili madde burada uygulama alanı bulmaz. yani 20+ senelik mesleğin ciddiyetinin farkında olan bir hukukçu olarak henüz bu tip bir durumda uygulandığına ben "tanık" olmadım.
ilgili görüntünün sosyal medya servisi ayrı bir husus, buna ilişkin ilgili düzenlemeler doğrultusunda pek ala yaptırım uygulanabilir. amma ve lakin konu ile alakasız saçma sapan teknik tabir ve kanun maddeleri ile meşru bir amaçla yapılan eylemin hukuka aykırılığını ispatlamak kıvranmaktan öte gidemiyor. eğer hukukçu isen fakülteyi baştan okumanı, değilsen teknik konuları bu işten anlayanlara bırakmanı öneririm.