halide edib adıvar'ın çevirisiyle milli eğitim bakanlığı tarafından yayınlanan baskısını okumuş olduğum eser.
alegorik unsurların başarılı kullanımı, siyasi mesajlar yerinde.
her gencin okuması gereken kitaplar arasında bulunmaktadır. taraflı gibi gözükse de aslında dışarıdan bir eleştiri yapılmıştır ve gerçekçidir, dönemi anlatmaktadır. üstelik fabl türüne uygundur. politik bir durumun üstünü kapatmak adına hayvanlar konuşturulmuştur. okumayan ciddi anlamda kendinde bir eksiklik hissetmelidir.
son sayfayı okurken insanın yüzü garip bir hal alır. kitabı kaç kez okursanız okuyun, yine de her defasında o garip yüz ifadesi size de yerleşir. son sayfasından birebir aktarıyorum:
--spoiler--
daha yirmi-otuz metre kadar uzaklaşmışlardı ki, oldukları yerde kalakaldılar. çiftlik evinde bir gürültüdür kopmuştu. geri dönüp hızla eve koştular ve pencereden içeri baktılar. evde korkunç bir kavga patlak vermişti: bağırıp çağırmalar, masaya vurmalar, kuşkulu sert bakışlar, küfür kıyamet... anlaşıldığı kadarıyla kavganın nedeni, napoléon ile bay pilkington'ın aynı elde maça ası çıkarmış olmalarıydı.
içeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
--spoiler--
bornova belediyesi şehir tiyatrosu tarafından bizlere sunulmuş basit ama güçlü etkiler yaratan gösteridir. george orwell in aynı isimli romanından çevrilmiştir. tiyatroyu izlediğinizde canınız sıkılır. çünkü manor çiftliğinde proletaryanın, halkın, halkın umudunun nasıl ezildiğini görürsünüz. bizim yaşadığımız dünyamızı modern fabl şeklinde oynarlar. aslında her zaman aklına gelmiyenler gelir. nasıl da güdülürüz, nasıl da başkalarının idealleri kümesinin içine sokuluruz, algılıyamadan, cahil bilgisiz biz, hep uyuruz. hikayenin içindeki iyi niyetli boxer gibi eğer hep çalışırsan güzelliklerin sana verilceğini düşünürüz.
george orwell'ın bu yapıtı komunizmin bir eleştrisi değildir. aksine hikayede marks'ın düşüncelerini temsil eden 'old major' karakterini övmüştür. fakat düşünceler uygulamaya dönüşünce nasıl da sapıtıldığını göstermekte, insanoğlunun içindeki despotu, hırsı, daha fazla arzusunu stalin'i temsil eden napolyon karakterinde sunar bizlere. sonundan çıkarılcaklar 'komunizm kötüdür' olmamalıdır. bu sistem için yeterince eğitimli olmadığımızın kanıtıdır. hikaye, tam örtüşmese de fight club denen film ile benzerlikler gösterir. iksinde de sistemin çöküşünü vurgular. ve hikayeyi şarkılara dökmüş bir grubumuz vardır. (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=ft7QMuliH2M)
devrimlerin,kişilerin ihtiraslarına nasıl yenik düştüğü,toplumların zayıf hafızasından yararlanıldığı,doktrinlleri işlerine geldiği gibi uygulamak için nasıl haklı mazeretler üretildi hakkında güzel kinayeler barındıran,güzel kitap.
bir sosyalizm eleştirisinden ziyade, mazlumların muktedir olup iktidarı ellerine aldıklarında ne kadar değiştiklerini anlatan george orwell eseri.
sosyalizme karşı olan birisi olarak, sosyalizm eleştirisi olarak algılanmasından rahatsızım. zira böyle olduğu vakit, george orwell'ın bu eseri "kapitalizme" hizmet ediyor gibi görünüyor ki, buna da gönlüm el vermiyor.
tabi, sosyalizm eleştirisi olmaması da, stalin'e ve onun politikalarına yönelik bir eleştiri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. zira hayvan çiftliği'nin de bir "ilham" kaynağı vardı.
orwell'ın diğer eseri 1984 kadar olmasa da, başarılı bir eserdir.
"bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar daha da eşittir."
george orwell'ın bu kitabı aynı 1984'teki gibi komünizme bi anti tez oluşturur niteliktedir. hatta bazı üniversitelerde derslerde kaynak olarak dahi gösterilir. bu iki kitap en kuvvetli antitez olarak literatürde yerini almıştır.
george orwell'ın komunizme ve kitapta napolyon adlı domuz ile atıfta bulunulduğu düşünülen stalin'e olan bu karşıtlığının sebebi, stalin'in, ispanya'da çıkan iç savaşlarda, stalin'in kendi fikirlerini savunmayan komunistleri katletmesidir.
her türlü ideolojinin eksiği, tamamlayıcı unsurları vardır elbet. biri diğerinden bazı konularda üstünken , bazı konularda da eksik kalır. şu daha iyidir ya da bu daha iyidir diye bir yargıda bulunmamız imkansızdır. sonuçta insanoğlu bencildir ve tam eşitlikten ya da eşit bir gelir dağılımından bahsetmek hayalperestlikten başka bir şey değildir. maalesef. elbette erk düşkünü insanlar çıkacak ve yandaş edinecek elindeki gücü çıkarları için kullanacaktır.
maalesef komünizm düşmanlarının aracı olarak soğuk savaş döneminde bolca kullanılmış muhteşem kitap.kitap sadece stalin dönemini ve stalinden sonra ortaya çıkan sovyet tarzı demokrasiyi eleştirmiyor,aynı zamanda kapitalizmede çok büyük eleştiriler yöneltiyor.
komünizm düşmanları hemen atılmışlar insanlar eşit değildir bıdı bıdı diye.
kitap stalinizm eleştirisidir.lenin zamanına dair en ufak bi bilginiz olmadan konuşmayınız.ayrıca kapitalizmi insanlığın bir zaafı gibi de göstermeyiniz.insanlara doğduğundan itibaren alışveriş çılgınlığını değilde,seks çılgınlığını aşılarsa o zaman herkes yarak peşinde koşar ve yarak peşinde koşmak insanın bi zaafı sayılır.
bencillik insanın zaafı değildir,kapitalist düzenin bir sonucudur.
can yayınlarından çıkan celal üster çevirisini okumak en iyisidir. george orwell ın her ne kadar stalin e ve kurduğu düzene olan tepkisini satırlarda açıkça görebilsek de, bu kitabı sadece totaliter sovyet rejimine bir tepki olarak değil, tüm totaliter rejimlere sert bir eleştri olarak yorumlamak daha doğru olacaktır. orwell; mussolini italyasına, hitler almanyasına da tepkisini dile getiriyor aslında. hatta ondan sonra ortaya çıkan totaliter diğer rejimlere de. kendisinin de sol görüşlü olduğunu düşünürsek kesinikle sosyalizm karşıtı olan bir kitap olarak değerlendirilmemeli bu eser.
stalin i simgeleyen napoleon , onun yardakçı sağ kolu squealer yani lavrenti beria , ve karşı devrimci olmakla suçlanan snowball (tabi ki troçki ). biraz tarihi bilenler için bunları bulmak zor değil. bi de kitabı okumadan celal üster in çevirisini okumayın, içerik hakkında çok fazla bilgi vermiş çevirmen.
Üniversite 1. sınıfta sosyal sorumluluk dersinde okuyup, tarihteki hangi siyasi kişileri ve ülkeleri simgelediğini bulup yazmamız istenen kitap. Bunun sosyal sorumluluk ile ne alakası olduğunu ise halen anlayabilmiş değiliz.
george orwell'in 1984 adlı kitabı ile kapışan kitabı. tam bir ahlak dersi veren kitap insanlar ile havanlar arasındaki benzerlikleri ortaya koyuyor. insanın içindeki hayvansal dürtüleri ortaya çıkarıp gerçeği altın tepside sunuyor.
daha yeni bitirdiğim olağanüstü kitap. kitap ilk başta çocuk kitabı gibi görünsede aslında siyasi bir fabl.
rus lider stalin'in o dönemde insanlara yaşattıklarını yazar, hayvanları kullanarak anlatmış.
--spoiler--
komunizmi yerin dibine batırır, herşeyin kitaplarda yazdığı gibi toz tembe olmadığını devrimi yapanların gittikçe devirdiklerini benzeyeceğini anlatır.
--spoiler--
bence kesinlikle okunması gereken bir kitap. içinde sürekli aksiyon hakim olduğu için çok akıcı. bende anarşist olma arzusu uyandırdı. ya da şöyle diyim, artık anarşistleri çok daha iyi anlıyorum.
akıcı olmasına rağmen oldukça derin bir siyasal taşlamadır. uzun uzun düşündürür insanı. komünizmi yerdiği kadar kapitalizmi de yerer; arada çizilen ince çizgide yazar, gerçekten de düz yürümeyi başarmıştır bana göre.
kitapta özellikle ilgimi çeken kısım, squaler adlı domuzun yapılacak olan yeni kesintileri anlatırken "kısıntı" yerine "yeniden ayarlama" demesiydi. bu durum nedense bana, yapılacak olan zamlar için hükümetimizin "zam" yerine "güncelleme" demesini hatırlattı...