dünyada herhangi bir yerde uzun soluklu anarşist bir yapılanma olmamasının başlıca sebeplerinden biri de, insanların devleti araç değil, amaç olarak görmeleridir. yani şöyle ki;
devlet var = benim varlığım garanti altında
böyle olmadığını anlamamaları için de devletler gayet kolay bir şekilde insanları cahil bırakıyorlar* veya yanlış bilgilendiriyorlar*.
fransız ihtilalinin filizlendirdiği üç ana akımdandır. (eşitlik-komünizm, özgürlük-liberalizm, kardeşlik-anarşizm)özünde komünizm ve liberalizmin melezi sayılabilir. kapitalist sistemin, kavramın içini boşaltmak için ileri sürdüğünün aksine düzensizlikten çok uzak bir ideolojidir. alt-kollarının fazlalığı ve düzene karşı tepkisi sebebiyle bütünlük ve net bir tanım arz edememiştir.
anarşizm kelimesinde yaşanan karmaşanın asıl sebebi hobbesun anarşi kavramıdır. doğal durumdaki katışıksız karmaşayı ifade eden anarşi kavramı sonradan yakıştırılan bir kavram olmakla beraber anarşistler sol-liberterler olarak anılmıştır erken dönemlerinde. sonradan kendilerine yakıştırılan anarşist sıfatına itiraz etmemelerinin teorik sebebi de düzenin kurduğu söylemleri önemsememesindendir, bir tür tepkidir.
işin özüne indiğimizde otorüte karşıtlığı olarak en sade halini alan anarşizm doğrudan demokrasiyi savunur. temsili demokrasiyi eleştirir. modern dünyanın tanık olduğu tek pratiği, sanıyorum ki ispanyol iç savaşı döneminde gerçekleşen devrimdir. bakunin'in anarko-sendikalizmi pratiğe dökülmüştür.
yakın tarihin en anarşist eylemi 68 kuşağının gerçekleştirdiği devrimdir. çiçek çocukları ya da hippiler denen nesil cinsel devrim, vietnam savaşına karşı örgütlenme gibi birçok eylemde bulunmuştur. yine kapitalist sistemin baskıları sonucu bastırılmışlardır ve uyuşturucu kullanmaya indirgenmişlerdir. bu kadar basit ve yitik bir nesil değillerdir elbette. bu noktada anarşizm mi, yaşam tarzı anarşizm mi? tartışmaları baş gösterir.
türkiye'de eskilerde komünizm vs. anarşizm sayılırmış o görüştekilere anarşik denirmiş ki tamamen kavram kargaşası da denilebilir. hepinizin bildiği üzre anarşizm düzen ve yasaların olmasını istemeyen düzensizlikte düzeni gören bir felsefi akımdır.
anarşizmin terörizmle karıştırılmasının en önemli sebebi, kapitalizmin, toplumun iliklerine kadar işlemiş olmasıdır.
anarşizm, kapitalizmin her türlü uzantısından, sonuna kadar tiksinir. bu yüzdendir, anarşistlerin bankaları, fast food zincirlerini*** veya herhangi bir kapitalist uzantıyı yerle bir etmeye çalışması. dünyadaki tüm toplumların içine işleyen kapitalizm virüsü, insanların bunu 'terörizm' olarak değerlendirmesine sebep olmaktadır. oysa anarşist der ki, "arkadaşım, ben bunu yıkıyorum, çünkü sen bunu parasız alma hakkına sahipsin. bunu yıkacağım, herkesin yararlanabileceği bir şey haline getireceğim."
bendime sığmaz taşarım, ne güzel tariftir, durumdur, sanki anarşist durgun suda aksini görmüş, dalgalanmış sular, aşar ve taşar.
otoritelerin kabusudur. kara simsiyah bayraktır, dalgalanır her bayrak gibi. aslında karanlığı silkelemektir anarşistin kara bayrağı. otoritenin burnuna sokar bayrağını titrer otorite. korkusuz, cesur, tanımaz, vakur, serdengeçti ama kabadayı değil, duvarlar sanki sinek vızıltısı, kitabi değil akli ve kalbi. donmuş değil sıcak, kavurucu değil aslında müşfik, sevdalı. inancını yarine aşkı gibi taşır, taşır ha taşır, yorulmaz, büyültür, öndedir, önderdir, yaman avangard, şiir okur gibi dokur, ne işleme ah, ne dantel, terini siler mendiline yavuklusunun, geri kalmaz ne aşkta ne davada, barikatlarda barut kokusu, mitralyöz tarakası adım sesleri sanki, sanki geliyorum bak der gibidir gözleri çakmak, kaşları çatık ve yakışıklı. komünarlardan beridir duyarız sesini marşlarının. kübada, bolivyada, nurhakda dalga gibi dalga. demirci kawanın çekiç sesidir, çekicin orakla dansı. başak başak biçilir, boyun eğmez toprak, hep yeni başak, başak, başak.
Anarşizm en temelde devletin ya da iktidarın olmadığı bir toplum düzeninin kurulmasını amaçlayan dünya görüşüne verilen addır. daha spesifik tanımla insanın özgürleşmesinin yolunu tıkayan, insanların üzerinde tahakküm kurarak onların yaşam alanlarını belirlemeye soyunan her türden kurumun kökünün kurutulması gerektiğini savunan toplum ve siyaset felsefesi öğretisidir. düşünsel kökenleri daha eskilerde bulunabilse de genelde köklerinin ilkçağ yunan felsefesine dayandığı sanılmaktadır.