Bir de yanılmıştır. ayrıca da şunu belirtelim geçmiş dönemler ortalık keşmekeş olmadığından daima dünyayı daha düzgün bir bilinçaltı matematik'le değerlendirmiştir. Yani düz mantıkla geçmişe bir doğru çizip, şu seviyede zekiydiler demek yanılgıdır. (Budur güneşe yada aya söylendiği şekilde tapmak esasında).
Dolayısı ile güneş tanrı, ay tanrı dediklerinde bir inançtan değil bir hesaptan bahsediyorlardı muhteMelen.
Herifler matematik ve bilim için ölüp öldürmüşler! bugünün insanı ise sorsan ultra zeki.
güneş ve ayın birer tanrı değil gök cismi olduğunu, ayın güneşten aldığı ışığı yansıttığını söyleyen izmir-urla'lı gökbilimci ve filozof.
anaksagoras'ın yaşadığı dönemde atina'da insanlar tanrıların sorgulanmasından rahatsızlık duyuyorlardı.
anaksagoras ayın ve güneşin tanrı değil, kütlesi olan birer gök cisimleri olduğunu söylemekten başka, o döneme kadar "ateş, su, toprak, hava" elementlerine inananlar için ezber bozacak bir tespit daha yaptı. doğa sadece 4 elemente sahip değildi, doğada bunlardan başka pek çok element vardı.
atinalılar esasen her türlü fikre açıklardı.
lakin anaksagoras, cumhurbaşkanı perikles'in hem dostu hem danışmanıydı.
perikles'e diş geçiremedikleri için anaksagoras'ı suçladılar.
anaksagoras yargılandı, ölüme mahkum edildi. lakin dostu perikles devreye girdi ve ölüm cezasının sürgün cezasına çevrilmesini sağladı, bunun üzerine anaksagoras, lampsakos'a(lapseki) sürgün edildi ve kalan hayatını burada yaşadı.
anaksagoras'ın ismi ay'da bulunan bir kratere verilmiştir.
anaksagoras'ın bir çocuğu dünyaya gelir. çocuk, bir süre yaşadıktan sonra ölür. oğlunun ölüm haberini kendisine bildirdiklerinde filozof, "zürriyetimden ölümlü birinin dünyaya geldiğini biliyordum" der.
yeni bile doğmuş olsa, o elinize verilen bebeğin 5 dakika sonra bile ölebileceğinin bilincinde olmak ve bu duruma katlanabilmek, üzülmemek. bilgece bir davranış...
anaksagoras'a göre toprak, hava, su ve ateş hiçbir şekilde temel öge ya da başka bir deyişle arkhe olmayıp, başka tözlerden meydana gelen karışımlardan biridir.
ona göre arkhe dediğin şey, her türden, her anlamda, sonsuz bir tözdür. şekli, rengi, kokusu, hepsinin farklı farklıdır. çok küçüktürler ve yaratılmamıştırlar. nicelik ve nitelikleri sabittir. Spermata ya da homeomeri diyebilirsiniz bunlara. sonsuzlar, birbirlerine karışıyorlar ve var oluş oluyor. hoş geldiniz dünya'ya..
nous sayesinde karışabiliyorlar. arkalarında faaliyeti yaratan fail bir güç var. uyandırayım..
"Her şeyde her şeyden bir parça vardır. Bütün şeyler belli ölçüde her şeyde bulunurlar."
Ona göre evrende ana maddenin sayısı sonsuzdur. Kemik ve et ne kadar küçük parçaya bölünürse bölünsün içinde yine kendileri vardır. Aynı zamanda içinde kıl, saç, tırnak vb. de vardır. Dönemin şartlarını düşününce proteini bulan filozof gibi düşünebiliriz. doğada bulunan tüm tözler yine şeylerin içerisinde. Ekmeğin içinde gümüş, altın, su, hava vs. bulunduğunu söyler.
"Çünkü her varlık aslında bir karışımdır."
Evrimden ilk bahseden insandır. Hatta bazılarınca evrim teorisini ilk ortaya atmış kişi olarak görülür. O, canlılığın çeşitliliğini açıklamada değişimin çok uzun zamanlar ile birlikte doğal ihtiyaç ve durumlara uyum sağlama amacıyla ortaya çıktığını söyleyerek evrimi kullanmıştır. Yalnızca canlılık için değildir aslında daha genel olarak farklı var olma tarzlarını da bir tür evrilme ile açıklar. Öpelim mi onu?
materyalist felsefenin ilk düşünürlerinden biridir. ilk hareket ettirici neden ve ana madde öğretisi önemlidir. antik çağda, maddenin yok olmadığını eserlerinde belirtmiştir.
Yunan düşünürü.
Anaksimenes ve Hermotimostan ders aldığı sanılır. Kimi parçaları günümüze kadar kalan Doğu Üzerine adlı bir yapıtı vardır. Ay ve Güneş tutulmalarını doğru olarak açıkladığı bilinir. Anaksagorasa göre evrende kesin anlamda bir oluşma
ve yok olma söz konusu değildir, bu iki olay, tohumların (sperma) birleşmesinden ve dağılmasından başka bir şey değildir. Tohumların nitelik bakımından birbirinden çok ayrı oluşları, deney dünyasındaki niteliksel çeşitliliği açıklar. Bu atomcu bakış açısının temelinde birleştirici bir ilkenin sağladığı bütünsellik kavrayışı vardır. Buna göre, bu maddesel gerçeklikler dünyasında tüm spermaları devindirici bir güç vardır, her şeyin temelindeki bu güç de maddesel bir güçtür. Nus diye adlandırdığı bu ilkeyi Anaksagoras maddeden daha ince bir madde olarak düşünür. Nus, her türlü devinimin ilkesidir. ilk devinimi nussağlar, bundan sonra devinim çeşitli sıkışmalarla nusun öngördüğü yönde gerçekleşir.
M.Ö. V. yüzyılda,kaostan (karmaşa) kosmos'u (düzen) oluşturan ve belli bir telos (erek) taşıyan nous (düşünce gücü) kavramını birincil töz, yani arkhe olarak öne sürmüştür. Ona göre maddeyi yaratan Nous düzenleyici ilkedir. Böylece felsefe tarihinde ilk kez Anaksagoras maddenin (hyle) karşısına usu (noııs) koymuş; usun "yaratan", maddeninse "yaratılan" olduğunu dillendirmiştir.