700 yıllık osmanlı imparatorluğunun ana yurdu olan anadolu şehirlerinin imparatorluktan zerre kadar nasiplenmiş olmamalarıdır.
bir düşünün, dünyanın en büyük ve en güçlü devletini kuracaksınız , 700 yıl hüküm süreceksiniz 7 cihana hakim olacaksınız , ana yurdunuz olan anadolu da dünyaya caka satacağınız istanbul dışında ihtişamlı bir tek şehir bile kuramayacaksınız. hoş istanbul a bile neler kattığı tartışılır. günümüz de bile istanbul roma imparatorluğu zamanından kalma su kanallarını , alt yapı sistemini kullanıyor.
neyse dönelim tarih kokan anadolu ya. ya roma dan kalma yapılar ya da selçukluların izleri. ulan ortadoğunun en büyük camisi bile hali hazırda adana da sabancı ailesi tarafından yapılmış.
ikinci dünya savaşını en ağır şiddeti ile yaşamış üzerlerine bombalar yağmış batı ve doğu avrupa şehirlerine bu gün gitseniz ihtişamları karşısında küçük dilinizi yutarsınız. eğri oturup doğru konuşmak gerekirse osmanlı bu topraklara ne vermiş? anadolu şehirlerinin geçmiş fotoğraflarına baktığımız zaman köyden hiçbir farkları yok. 10 50 arası aralara serpiştirilmiş konak. e bu mudur koca imparatorluğun ana yurdu. fakirlik diz boyu. medeniyetten uzak yapılaşma.
bu gerçeği dillendirmek, bunu sorgulamak geçmişimize ihanet midir. bence hayır. çünkü görüyoruz ki geçmişimizden en ufak bir ders almamışız. günümüzde bile şehirlerimiz hala rezalet durumda. ne adam gibi alt yapı ne adam gibi kentleşme ne adam gibi bir mimarimiz var. beton yığını şehirler. saçma sapan yollar. daha daha bir sürü sıkıntı.
(bkz: haydar paşa garı)
--spoiler--
Bu Binanın inşaatını, Anadolu Bağdat adı altında bir Alman şirketi gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir Alman'ın teşebbüsüyle garın önünde mendirek inşa edilerek Anadolu'dan gelecek veya Anadolu'ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltma işlevi için tesisler yapılmıştr. iki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Conu adlı mimarlar tarafından hazırlanan proje yürürlüğe girmiş, garın yapımında Alman ustalarla italyan taş ustaları birlikte çalışmıştır.
--spoiler--