işlerin kötü gitmesi, öyle böyle değil sürekli kötü gitmesi, şans kavramının kıyısından, köşesinden geçmemiş olmak. çok sebep sıralanabilir bu başlığa..işin garip tarafı bu kavramın sürekliliği.. defalarca söylenmesi; ilk an ki samimiyet gibi..sürekli düşündürtür, düşündükçe yine yorar insanı. bu sefer daha kötü olur insan. üzer kendini ve çevresini..
işler yolunda gitmeyince söylenir dururdum bazı geceleri, bazen imkansızlıklar yüzünden söylenirdim. Bazen insanların 2 yüzlü olması yüzünden, bazen insanların oyunları, pis karakterleri, ahlaksızları yüzünden söylenirdim. Ama bu seferki gerçekten farklıydı, bu seferki acıma değildi. Hayatın vicdansızlığını görmüştüm! Hayatın acımasızlığını görmüştüm!
işte o an amına koyayım böyle hayatın demiştim.
Çünkü oğluna bir simit alamamıştı annesi!
Çocuk simit yiyen çocuklara bakıyordu.
Anneside üzgünce, çaresizce, yoksulca çocuğuna bakıyordu.
bi olay vardı bi baba oğlunu sokağa atmıştı evde istemiyorum diyordu sonra adamın engelli karısı oğlunu engelli olduğu için istemiyodu, hah işte onu görünce demiştim sanırım.
yaz saati kış saati hani bunun ilk saati diye çorba olmuş saat uygulaması sebebiyle, sik var gibi mağazayı 1 saat erken açıp bir saat az uyumama sebep olan uygulama.
arkadaşımın annesi kanserden dolayı vefat etmek üzere, çare yok şu an, terminal dönemde. doktorlar adam akıllı bir şey de diyemiyor.
sadece ölümünü kolaylaştırmaya çalışıyoruz. acılarını daha az hissetmesini sağlamaya çalışıyoruz. kadının belki de son 3 haftası falan kaldı. böyle hayatın, böyle çaresizliğin gerçekten ....
Bugün Okula gitmek için iki servis değiştirmem gerektiğini öğrendim içgüdüsel olarak böyle şeyler geçiyor akıldan ne yazık ki.
ilim cinde olsa da gidin alın derken bunu kastetmiyorlardı eminim.