ortadoğu'dan yavaş yavaş çekilmeye başlayan ülke.türkiye de buna dahil mi,ilerleyen günlerde göreceğiz.bu como gölü mevzusu dahil gibi bir hava estirdi ama belli olmaz.
pratikte gözlemlediklerimizin dışında hakkında epey kitap okumuş ve yakın zamanda da gitme fırsatı bulmuş biri olarak diyebilirim ki, abartılmış balon bir devlettir efenim. çok mu kışkırtıcı geldi, o halde dinleyin ulan develer. muhammed ali'nin dediği gibi insan evvela kalp, ruh ve akıldan teşekkül eder; o halde devleti de bu üç soyutlama üzerinden düşünmeliyiz, neden? abd'de milli kimliğin inşası o kadar sakattır ki, insanların birbirlerine, uzak kıta olmanın sağladığı ekonomik refah düzeyi üzerinden tahammül ettiğini açık biçimde görebilirsiniz. çok mu yüzeysel geldi, o halde açıyorum. bir kere uzak kıta vurgusu önemli çünkü amerika kıtası gerçek anlamda öylesine başka bir dünya izlenimi uyandırıyor ki, eski kıtalarda büyük savaşlarda yaşanan yıkımın hemen hemen hiç seviyesinde olması bu savı açıklar nitelikte. buna rağmen asya-pasifik üzerinden japon tehdidinin yol açtığı krizleri de göz ardı etmemek gerek elbette. neyse milli kimlik meselesine geri dönersek, evet amerikan toplumu ekonomik sebeplerin dışında milli kimlik inşasında tutkal vazifesi görecek bileşenlere sahip değil. 72 buçuk millet tabiri abd için az bile kalır. hollywood kültürüyle şişirilen amerikan milliyetçiliği, cahilleştirilmiş, kültürsüzleştirilmiş amerikan toplumu ve apolitik gençliğin tek derdi, yansımalarını hemen her yerde görebileceğiniz pop-corn yaşam tarzı. ortak kültür, ortak tarih, ortak coğrafya algısı o denli zayıf ki, tepelerinde hissettikleri sam amcanın gözü olmasa, wall street ve ferguson tarzı olayları her an her yerde görmek mümkün. ancak dediğimiz gibi, cahilleştirilmiş, tarihten, coğrafyadan, dünyadan bihaber bir toplum inşa etmek, milli kimliği etnik ya da kültürel boyutta inşa etmekten sanıyorum daha kolay başarılmış abd'de. nitekim sokaklara çıktığınızda her iki kişiden birisi obez. her köşe başında ayaküstü atıştırmalık dükkanlar ve içinde yemek yemekten kendinden geçmiş acınası tipler. sokaklarda ağır yağ, kızartma kokuları. devasa yapıların, mega kentlerin arasına sıkıştırılmış, ruhsuzlaştırılmış robotik beyinler. tv ve sinema aracılığıyla beyin mastürbasyonuna tabi tutulan milyonlar. velhasıl, abd demek aslında insanoğlunun kadim kültürlerde elde ettiği ve hayalini kurduğu gelişmişlik, kalkınmışlık hayata geçirilmiş hali. ne var ki başta da ifade ettiğim gibi kalp, ruh ve kastedilen manada akıl melekelerinden uzak bir görüntü çizmektedir hayallerdeki ülke. ve en güçlü olduğu bugün, abd'nin en savunmasız olduğu andır. bu nedenle eski başkan bill clinton'ın da özetlediği gibi her süper gücün bir ömrü vardır ve bu durum abd için de kesinlikle geçerlidir. ve ben de ekliyorum, bu ömür sanılandan çok daha kısa olacak. esen kalın.
varlığını, birliğini ekonomik gücünden alan, arada bir ekonomisi tökezleyince arap ülkelerinin petrol kuyularına dadanan, buna rağmen araplar ve arap seviciler tarafından 2. bir kabe görülerek secde edilen ülke.
bitcoin konusunda almanya ile aralarında bir hesaplaşma olmaktadır. almanya'nın bitcoin'i çıkaran ülke olma ihtimali, volkswagen emisyon hilesi'nin amerika'da ortaya çıkması falan karşılıklı restleşmeler..
Karşısında çin ,rusya ve doğu bloğu olmasaydı dünya yaşanmaz bir yer olurdu. Çünkü ABD'yi tutan bir şey kalmazdı. Dünyayı karıştırır dururdu. Aynısı doğu tarafı için de geçerli. Birbirlerini dengede tutuyorlar.
Hani filmlerde görüyoruz ya hep bunların başına gelir olaylar. Vay amina koyim deriz hep orada olur zaten. Kasırgası kar fırtınası falan düşününce Cidden orada oluyor galiba.
suriye de yaşananlar nedeniyle çok itibar kaybetmiş ülkedir. ben birileri gibi abd yi ne şeytanlaştırdım, ne de demokrasinin, özgürlüklerin beşiği gördüm. bir çok olumsuzluğuna rağmen amerikanın bendeki görünümü iyi sayılırdı.
suriye sorunu ile durumu değişti. abd ya gerçekten zayıf, güçsüz bir ülke haline geldi ya da suriye konusunda
bir taraftan esad a karşı gözüküp, diğer taraftan rusya ile anlaşabilecek kadar alçak bir ülke oldu.
ABD bir ülkeyi sadece çıkarları doğrultusundan destekler.
Suriye gibi meseleler de olayın başında ki isim gibi gözükse de meseleyi hiç kendisi üstlenmez.
Hep siz şunu siz şunu yapın tarzı görev dağılımı yaptı adamlar resmen.
Mesele onların olmasa bile dünyada herkes direk onlardan birşey bekliyor.
Neden çünkü ABD güclü.
Zengin nasıl parasını harcamadığı, cimri olduğu için zenginse.
ABD de bu yüzden bu kadar güçlü.