alışamam dediğiniz şeylere günün birinde alışınca, geriye dönüp baktığınız zaman aslında o kadar da, sevmekten çokta zor bir durum değilmiş diyebileceğiniz durum. alışmak her zaman için duyguları yitirmek değildir. çünkü alışmakta bir duygu durumu bir yerde.
sanırım sevgi alışmakla başlıyor.
alışmazsan sevgiye dönüşmüyor veya bizim sevgi sandığımız his alışkanlıktan öteye geçemiyor.
ikisinin arasında incecik bir çizgi var ve farkında olmak çok zorluyor.
“insanın en büyük laneti” demişlerdi alışmaya, galiba öyle.
sevdiğim bir durum alışmak. kabulleniş durumunu bile seviyorum. alıştım artık boşver cümlesinde ki kabulleniş, aslında yeni bir umudun bekleyişidir kimi zaman. inandığın inançlara göre , alıştım sabrettim bak , artık benide gör allah'ım demektir belkide.
alışmazsan , alıştırırlar hesabı. böyle bir duygu yükü olmazsa, çatlardık , patlardık sonuçta. hayat nasıl olsa alıştırır diye , alışmaya çalışmayı bırakmamak lazım. sonuçta herşey sizde bitiyor. kontrol sizde olsun.
insan evladı, öyle bir alışıyor ki hayatta alışamam dediği şeylere, bir bakmışsın zaman ile beraber sende epey bir yol almışsın. yani demem o ki, alışmak sevmekten daha zor gibi gelse de, zorla sevemiyorsun ama zorla olmasa da, hayat seni alıştırıyor bir şekilde düzene. aslında hiçbir şey için geç olmadığına inancının olması da bununla alakalı bence. zamanı geri alamayacağımıza göre, alışıyoruz işte.