ben yörük çocuğuyum dağlarda kırlarda keçi otlatarak büyüdüm. küçükken kardeşlerimle kendi imkanlarımızla büyük bir ardıç ağacının dalları arasına oturabileceğimiz hatta uzanıp yatabileceğimiz bir yer yapmıştık. orası bizim için adeta kutsaldı. şimdi o çocuk saflığı içinde yine o ağacın en yükseğindeki ağaç evde olmak isterdim. sadece yıldızlar,sessizlik ve rüzgar. ruhumun huzura çok ihtiyacı var.
antalya/ alakır vadisindeki komün yaşama katılın. bir süreliğine de olsa teknolojisiz bir yaşama dair tecrübeniz olur. "ordakilerin hes'LERE HAYıR" MÜCaDELESINE DE DESTEğiNiZ olur. eger ergen faşik ya da aktroll değilseniz.
Kimsenin yaşamadığı Ormanlık bir alanın, göl ile buluştuğu noktada tek oda ahşap bir kulübe.
içinde bir odun sobası, bolca defter, kitap, fıçı fıçı şarap olsa..
Balık tutup odun ateşinde közlesem.
ben gittim. tam istediğim olmak istediğim yere. ama yine herşey aynı. değişen bir şey yok. en temizi komple gitmek abi. bir daha hiç bir yere gidemeyecek olmak. gittiğin yere peşinden bir şeyler sürüklüyorsan şayet gitmek te kurtuluş değildir. o gitmek de değildir zaten. kaçıştır.
Karadeniz param olursa bir iki ay oralarin her yerini gezicem acik havada uyuycam balikcilarin hepsini dolasicam cay toplayan nenelerle sohbet edicem bir suru doga fotografi cekicem vb.