Ak sakallı kocaların
Yüzlerce yıldan beri
Duyarlı ve titrek ellerinde çevirdiği
Işıl ışıl sayfalardan
Beyaz takım elbisemi giyinerek döndüm
Tepeden tırnağa tertemiz
Ve en insancıl yanımla
Vakit dağların bakır rengiydi
Şaşırdılar
Parkamı palaskamı ve postalımı
Çıkarıp bırakınca nehrin kıyısına
Üzüldü dost üveyikler kanaryalar ve ağaçlar
Demek gitti dediler
Bilge yol başçı
Bu üzüntüye fazla dayanamadı anam
Ve toprağa düştü usulca gözyaşları babamın
Dedim ki onlara
içimdem kopup giden öncünün
Geri dönmeyeceğini biliyorum
Sırf bu yüzden
iğrenç şairlerin çaldığı şiirlerimi de
Bıraktım anaforuna doğurgan bir öfkenin
ilişmen bana
Birde beyaz takım elbiseme
Ben Vefa Sultan Hazretleri;nin daima bahsettiği
Bir dil bir dilek bir kültür aynasından
Bir başbuğ gönderdim
Güneşin geldiği yerden gittiği yöne doğru
Tanrı Türk’ü asıl şimdi korusun
Dinle dinle beni Harun
Parkamdan palaskamdan postalımdan
Bir de o nehirden sana sır vereceğim
Zebaniler Üsküdar;ı basmadan üç gece evvel
Şeyh Yahya heybeme biraz azık biraz telaş
Sayısız düş tohumu doldurup gökyüzüne gönderdi
Buğdaya kuru üzüme tütüne
incire erik ve kaysıya kıtlık düşmeden
Koyuna yaşlı öküzlere
Bil cümle hayvanlara hastalık bulaşmadan
Kervansaray Bedirkale Arap Köyü topraklarına
Kuraklık düşmeden
Gece ile gündüz çekilmeden
Yerle göğün arasından
Erkekler dölsüz kalmasın
Anasından emdiğini yavrusuna emdirsin diye
Dişi gençliğim
Hürriyet yıldızları yurdumun yeryüzüne
Dökülsün emrini verdi
Vird-i evrad ile
Sırlara ermiş erenler gece sarhoştular
Yıldızların arasından doğrulup
Tuğ kaldıranda Bilge Kağan
Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe
Altta yağız yer delinmedikçe
Senin ilini ve töreni kim bozabilir;
Haykırışıyla ezilirken zebaniler
Uğurladık kutlu törenin son mümessilini
Ey yiğitler sultanı Alparslan
Seni görüpte baştan çıkmayan bir aklın başını
Ezmek yaraşır
Çünkü çirkin bir yılandır o
Toprak yağmura doymadı dedim
Sus dedi
Güneşi anlatsaydım doğmayı unuturdu
Kahrolayım Şeyh Yahya;dan
Vefa Sultan Hazretleri;nden
Başbuğum;dan
Bir de Üsküdar;dan ayrılamadım
ilkokul çağlarımdan 29 yaşıma kadar
Varlığım Türk varlığına armağan olsun
said-i kürdi'nin cesedini türkeş ve ihtilâlci arkadaşları yok etmişti. ama herif hindistan'a gitti geldi, sanki bir anda "imana geldi" adama "nur indi". herif hindistan'a gitmeden evvel dinle alakası olmayan biriyken bir anda türk-islâmcı oldu.
peki o islam sentezi ne yaptı. türk milliyetçiliğinin sonunu getirdi. bozkurt'u put olarak gördü, onun yerine 3 hilali koydu.
27 mayıs'ın kudretli subayı türkeş; bir an da hacı oldu. onun yüzünden türkçüler şamanist olduğu için dışlandı. türk kültürnü en iyi yansıtan alevileri milliyetçilikten soğuttu. fetoya metiye düzdü.
oysa ki 1944 davalarında ''atsız ın görüşü benim görüşümdür'' diyen de türkeş'ti. bu kadar değişim çok ilginç.
savasin ardindan 1948'de cia ile baglantiya gecti ve soylenenlere gore bu sure boyunca, cia emirleri dogrultusunda turkiye'de gizli bir golge ordu kurma calismalarina katildi. birlesik devletler'le isbirligi guclendikce, karizmatik lider albay turkes ulkesiyle birlesik devletler arasinda mekik dokumaya basladi ve hem pentagon'la hem de cia'yla samimi baglantilar kurdu. 1955'ten 1958'e kadar nato'yla ilgili turk askeri gorevi nedeniyle washington'da gorev yapti.
turkiye 4 nisan 1952'de nato'ya katildiginda, albay turkes'in de katkilariyla ulkede coktan bir gizli ordu kurulmustu."
(nato'nun gizli ordulari, daniele ganser, guncel yayincilik, ekim 2005, sf. 394 )
cia ve nato bağlantısı nedeniyle eleştirilen siyasetçi.
hayır, türkiye o dönemde varşova paktı'na üyeydi de bizim mi haberimiz yoktu?
yoksa ülkemize binlerce ajan sızdırmış ve yerli işbirlikçileri ile istediği gibi at koşturan kgb'ye mi yakın olmalıydı?
kars sınırında sınır devriyesi yapan askerlerimize durup dururken ateş açan, yine aynı sınırda kendi havasahamızda uçan uçaklarımıza sırf çatışma yaratmak için güdümlü füze yollayan ve birinin düşmesine sebep olan, türkiye'yi işgal planları sürekli hazır bekleyen sscb'ylemi dost olmalıydı?
Yaptıklarını bir kenera bırakıp tek sözü ile süper hümanist bir insan olduğu sonucu ortaya çıkarılmaya çalışılan cia'nın, türkiye'de karanlık işler yaptırdığı* nato piyonu.
"ben ne kadar türk isem sende o kadar türk'sün, sen ne kadar kürt isen bende o kadar kürdüm" sözüyle, gazi mustafa kemal atatürk ile birlikte, en doğru türk milliyetçiliği tanımını yapmış kişidir.
bu bağlamda kendisine faşist demek en basit tabirle saçmalamaktır.
kasım 1991 seçimlerinden sonra ortaya çıkan ve güvenoyu verdiği dyp - shp koalisyon hükümetinin adeta dışişleri bakanı gibi çalışan, sscb'nin dağılması sonucu orta asya türk cumhuriyetlerini ülkemize yakınlaştırabilmek için var gücüyle çalışan lider.
türk dünyasının en çok tanıdığı ve hayranlık duyduğu siyasi liderdir. 1992 yılındaki ermenistan'ın dağlık karabağ işgaline karşı yüzlerce savaşçı ülkücüyü* azerbaycan topraklarına göndermiştir.
türk dünyasındaki yeri, recep tayyip erdoğan'ın one minute sonrası arap dünyasındaki yerinden kat be kat üstündür.*
Dört nisan doksanyedi, alelade gün değil,
Kara günsün, kara gün, bu bir gerçek, kin değil,
O kadar karasın ki, tarifin mümkün değil,
Başbuğ'un başımızdan çekildiği günsün sen,
Dünyanın başımıza yıkıldığı günsün sen!
13 yıl önce bugün nisan'ın dördünde, aksakallılarımızın mübarek sakalına benzer bembeyaz bir örtü serilmişken ankara bozkırına, uğurladık başbuğumuzu ulu allah'a. o mübarek sakallar gibi, serilen örtü gibi ak, pak.
bir kez daha and olsun, tüm dünya bilsin ki senin yolun, her daim bizim yolumuz. mekanın cennet olsun.
öldüğüne en az muhsinin ölümü kadar sevindiğim ülkenin gençlerini kışkırtan ve birbirine kırdıran faşist partinin faşist lideridir. darbe yapıldığını radyodan ilan eden de bizzat kendisidir. tahtalı köye gitmesi vatan ve millet için hayırlı olmuştur.
1933'te izmit milletvekili Sırrı Bellioğlu'nun yardımıyla Kuleli Askeri Lisesine geçici olarak kaydoldu ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçince aslî kayıdı gerçekleşen kişi.