ikisinin de objelere ve arabalara verdigi deger farklidir. almanlar icin araba cok onemlidir ornegin. arabayi ciddi bir statu objesi olarak gormelerinin yanisira, genelde ulke icinde bir yere gideceklerinde otobanlarini sik kullanirlar. o yuzden 250+ km/s hiza optimize premium alman arabasi almak onlar icin onemlidir. ayrica arabalarini sik degistirirler. gelgelelim almanlar, araba disinda her seyden kisan bir millettir. yani telefonu bile catlayana kadar degistirmezler, xp netbook kullanan alman hocaya bile rastlamistim. ozellikle yasli olanlari aldi, lidl gibi yerlerde indirim kovalar. kendine faydasiz, ihtiyac disi gordukleri seyleri almamaya calisirlar.
fransizlar icin ise araba, bir statu gostergesinden ziyade yalnizca a noktasindan b noktasina goturen islevsel bir aractir. arabalarina onem gostermezler, hor kullanirlar. ozellikle yasli kesimi, arabanin omrunu bitirene kadar kullanir, zira yenisini almanin anlamsiz tuketim oldugunu dusunur. genellikle arabanin bir cesit statu gostergesi olmasi fikrini sacmalik olarak gorurler. Zaten mpv (minivan-panelvan) fetisisti bir millet olarak bilinir. Super mini hatchback arabalari da dunyanin hicbir yerinde gorulmedigi kadar severler. arabaya verecegim parayi kendime harcarim diye dusunup gundelik (yemek, hobiler, teknolojik aletler, seyahat, konaklama, moda vs) harcamalara onem verirler. zaten fransizlar uzak mesafelere seyahat edeceklerinde genelde ucak, tren vs gibi toplu tasima araclarina (tgv trenleri ve ic hat ucuslari) yonelirler. arabalarinin genelde gosterissiz, eski ve yipranmis (yipranmasinda fransiz tarzi parklari da bir etken) olmasinin bir sebebi de budur.