plazmatik devasa bir cisimdim tesadüfen patlayasım geldi sonra bir parçam döne döne bu hale geldi evren fln kainço bizim sonra bi baktım maymunlar var sonra bir baktım konuşuyorlar yani bu kadar mantıklı bir dünya oluşumu varken Tanrıya kimin ihtiyaci var (fazla ironiktir ama bir vodvil değil).
Normal geliyor sana değil mi? Bak gök gürlüyor ve şelale gibi akıyor yine bulutlar. Düşün bir an için… Olmasaydı bulut diye bir şey, olmasaydı yağmurlar ve olmasaydı gök gürültüsü veya gök gürültüsüz bir fizik kanunuyla yağsaydı yağmur! Öyle bir dünya düzeni olsaydı da bunlarsız yaşansaydı hayat! Ve bir gün aniden bulutlar kaplasaydı semayı ve elektriklenseydi gökyüzü. Bir ışık aniden aydınlatsaydı yüzümüzü ve ardından gök gürleseydi haykırır gibi kulağımıza! Ne korkardık değil mi? Ne büyük bir şaşkınlığa uğrardık! işte apaçık bir delil gelmiş olmaz mıydı!!
Olmayan şeylerdir. Allahın varlığına inanılır, Allahın varlığı bilinmez. Delil olsa bilimin en büyük keşfi allahın varlığı olurdu. Ha pardon onlar da illuminatici, siyonist, mason bilim adamlarıydı tabi.
He bir de "Delil olsa herkes inanır o zaman inancını sınamak olmaz." vardı. Ne oldu ona?
Milyonlarca sebep bulunabilir fakat allah bazı kalplerin ve gözlerin mühürlü olduğunu bizlere söylüyor. Neyse lafı uzatmadan başlığı tanımlayalım. Hemen bir delil sunalım.
Gaşiye Suresi 17. ayet ; "Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı?"
" Yoksa onu Muhammed uydurdumu diyorlar! Deki; haydi sizde onun denginde bir sure getirin ve Allah tan başka çağırabileceğiniz kim varsa onlarıda yardıma çağırın "
Gerek olmayan şeydir.
inanmak itikat işidir. inanır veya inanmazsınız, burada irade devreye girer. Lakin inanıp inanmamak var olanı veya olmayanı değiştirmez.
Hz. Ali'ye günün birinde biri gelip soruyor, ya Allah yoksa, şu cevabı veriyor, Allah yoksa ona inanarak birşey kaybetmem ama varsa inanmayarak çok şey kaybederim.
Kısacası inanmak isteyen için ispat gerek yoktur.
Kâfir - Bana herşeyden evvel Allah'ı ispat etmeye çalışır mısınız?
Mümin - Size Allah'ı değil, sizi ispat etmeye çalışmak daha yerinde bir cehd olur. Sizi, yani ruhunuzdaki idrak mekanizmasının sefaletini ispat...
Kâfir - işe hakaretle mi başlayacağız?
Mümin - Asla! Bazı dik kelimelerime karşı sabretmeye alışacaksınız. Nitekim benim sabrım sizinkinden büyük... Bir müminin küfür karşısında sabrı ne demek? Eğer gayemiz hakikate ulaşmaksa, en sert ve haşin tahlil raporlarına göğüs germek lâzım... Fikir ve hakikat, hatır ve gönül dinler mi?
Kâfir - Buyurun efendim, dinliyorum!..
Mümin - Büyük bir velîye, büyük bir zahir ehli demiş ki: "Ben Allah'ı binbir delille ispat eden adamım!" Velî de şu cevabı vermiş: "Demek senin Allah'tan binbir şüphen var!" Genç balıklar, ihtiyar balığa sormuşlar: "Kuzum, su diye birşeyden bahsediliyor. Göstersene şunu bize!.." ihtiyar balık cevap vermiş: "Siz ondan başka bir şey gösterin ki, ben de size onu gösterebileyim." işte Allah'ın hakikati böyledir. Hem herşeyde O, hem de gösterilemez. O'nu bedahet duygusu görür. iman tam olduğu zaman ispatı kovar ve kendi başına kalır.
Kâfir - Güzel şiir...
Mümin - Ah, siz şiirin de ne demek olduğunu bir bilseniz! Şiir de hakikatin, yıldırım gibi çevik bir metodla aranmasından başka bir şey değildir.
Kâfir - Bu da güzel bir şiir...
Mümin - Fakat sizin inat ve istihzanızda hiçbir şiir yok... Dinleyin! Allah, insan için namütenahi sâf ve o nispette karışık bir bedahettir... Bu işin kuru akıl metodlariyle ispat edilecek hiçbir tarafı mevcut değil... Tıpkı mimarlıktaki (Akustik) buluşu... Hesap ve hendeseyle çalışılır, fakat sanatla bulunur. Her hesap yerine gelir, fakat yankı doğmaz. Derken hiçbir şey yapılmaz da kubbenin altı çınlamalarla dolar. Büyük bir mimar bunun için diyor ki: "Akustik işi mayoneze benzer; ya tutar, ya tutmaz ve nasıl tuttuğu, niçin tutmadığı bilinmez." Allah'a derin bir ruh feyziyle inananlar, kulunu kendisine inandıranın da bizzat Allah olduğunu bildikleri için, ispata fazla iltifat etmezler. Bu bir bedahet meselesidir; ruhunda bir his anteni olana ne mutlu, olmayana da ne yazık!..
Kâfir - Sanki ispat mı etmiş oldunuz?
Mümin - Belki ispatın bir zaaf olduğunu ispat ettim. Belki ispat gayretinin bir o kadar şüphe davet ettiğini ispat ettim. Allah'ın akıl üstü bir melekeyle bulunduğuna ve bu melekenin akıldan senet istemeye tenezzül etmediğini ispat...