Beyninin var olup olmadığını sorsam bana çıkarıp ispatlayabilecek misin? Ya da birine güveniyorsan, birini seviyorsan bunu somut bir şekilde ispatlayabilecek misin bana? Elle tutulur gözle görülür bir şekilde? Yapamazsın ve hatta belki de beni ikna edemezsin. Tıpkı seni Allah'ın varlığına burda yazdıklarımızla ikna edemeyeceğimiz gibi. Düşünmelisin biraz. Bizim bu sonsuz evrende tıpkı küçücük bir bahçede dolaşan, dışarıdan bi haber, ve orası dışında hiçbir fikri dahi olmayan bir karınca gibi olduğumuzu fark etmelisin.
Dünya üzerinde varolmuş herhangi bir dine inanmak, o dinin kutsal kitabını bir yaratıcının gönderdiğini düşünmek bana göre tamamen gerizekalılıktır. Lakin tanrı inancı başka bir meseledir zira tanrı nedir ne değildir bilemiyoruz ama kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi olmadığı çok açık. Evrenin oluşumunu nötron ve protonun varlığına kadar biliyoruz, öncesi şimdilik bilinmemekte, nerden geldi bu atom altı parçacıklar, bunları yaratan birimi var şüphesi şu an istemsiz olarak kendimize sorduğumuz bir soru. Ama bana göre bilim ilerledikçe bunlarinda cevapları bulunacaktır. Mesela geçtiğimiz haftalarda bulunan homo naledinin kalıntıları evrimin kanıtıdır. Zaten evrimin bir sürü kanıtı vardı bu sadece insanın maymundan geldiğine kesin bir kanıt oluşturdu. Bu bilgi sayesinde insanın canlıların dünyanın yaratılışının kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi olmadığı açığa çıkmış ve dinler geçerliliğini yitirmiştir. Gün geçtikçe ve bilim geliştikçe ortaya çıkacak yeni bilgiler sayesinde tanrı inancida geçerliliğini yitirecek ve dünya üzerinde ki herhangi bir dine mensup insanların gerizekali bir sığır olduğu belgeli olarak tescillenecektir.
tamam anladık, katrilyonlarca ihtimal de bir ihtimale inanıyorsun. sana göre trilyonlarca trilyon atom tesadüfen bir araya geldi, kainatı ve canlıları oluşturdu. tamam ona da eyvallah. herşey maddeden yapılmış sonuçta. peki ya can, ruh, duygular, hisler, aşk, sevgi?
Kendi varlığım dır. Zira kendine bakmadan uzaklara bakmak gereksiz diye düşünüyorum. " göz ün yapısı beni kendi ideolojim den soğuttu " darvin. Yani dişlerinin yapısından tut, bir metropol un içindeki tüm ayrıntılara nisbet gösterilen hücre nin içeriği. Doğa insanın bir cinsel organı olması gerektiğini ve bunun erkeklerde farklı, kadınlarda farklı olması gerektiğini ve hormonları düşünüp size verebilir mi?
kanıt olarak neyi aldığınıza göre değişir. deney ve gözlemi, salt mantığı veya bunların hiçbiri değip inancı kanıt olarak alabilirsiniz. bu kişilerin kendi algısıdır.
ama kanıt dediğiniz şey benim anladığım anlamada, doğurulanabilir ve yanlışlanabilir olması lazım. bunun yöntemi ise bilimsel metottur.
eğer bilimse çizgiden çıkarırsanız bir şeyi o zaman üzerinde uzlaşacak bir yan kalmaz.
ha diyebilirsiniz ki akılla yapalım bunu, akıl her şey üretebilir ve doğru düşünme kuralı olarak mantık vardır. yani akıl yanlış da düşünebilir bu onun yanılabilirliğine kanıttır.
aklımıza güvenemeyiz demiyorum sadece salt akılla bir şeyleri kanıtlamanın yetersizliğini söylüyorum ki, tanrıyı sadece önerme olarak kanıtlamak kağıt üstünden fikir savaşı yapmak dışında bir şey değildir.
bide inanç var ki, bunun kanıt olabilmesinin bir ölçüsü yok. inanmak gayet özneldir ve hissediyorum o halde var mantığından öteye gitmez.
insan her şeye inanabilir çünkü.
ayrıca akıl yetersiz bazı şeyleri anlamakta ve insan sınırlı beyne sahip diğenlerin, akıldan daha üst bir şey taşıması lazım. buna inanç diyorlar ama akıl en azında mantıklı düşünme üzerine tutarlı ve uzlaşmacı bir yan barındırırken inancın hiçbir tutarlılığı yok. hatta üzerinde uzlaşılacak hiçbir yan yok.
o yüzden tanrıya karşı kanıt olarak neyi aldığınız önemlidir ve tanrının var veya yok olmasından daha büyük sorun tanrının ne olduğu sorunudur.
bu kadar insan tanrıyı arıyor ama ne aradığını ya da aradığında bulduğu şeyin ne olduğunu bilmiyor. tanrıyı bulunca insan ne görecek sorusu da tuhaftır.
''şüphe ediyorum, şüphe etmek mükemmel olmamak. Mükemmel olmadığını bilmek, ancak mükemmel olduğuna inandığım bir varlığın bana bu fikri vermiş olmasına inanmaktır.''
iman mükemmel bir kaçamak, düşünmemek ve kanıtları değerlendirmemek için mükemmel bir mazerettir. iman, kanıtsızlığa rağmen hatta belki de sadece bu yüzden inanmaktır.
Kâfir - Bana herşeyden evvel Allah'ı ispat etmeye çalışır mısınız?
Mümin - Size Allah'ı değil, sizi ispat etmeye çalışmak daha yerinde bir cehd olur. Sizi, yani ruhunuzdaki idrak mekanizmasının sefaletini ispat...
Kâfir - işe hakaretle mi başlayacağız?
Mümin - Asla! Bazı dik kelimelerime karşı sabretmeye alışacaksınız. Nitekim benim sabrım sizinkinden büyük... Bir müminin küfür karşısında sabrı ne demek? Eğer gayemiz hakikate ulaşmaksa, en sert ve haşin tahlil raporlarına göğüs germek lâzım... Fikir ve hakikat, hatır ve gönül dinler mi?
Kâfir - Buyurun efendim, dinliyorum!..
Mümin - Büyük bir velîye, büyük bir zahir ehli demiş ki: "Ben Allah'ı binbir delille ispat eden adamım!" Velî de şu cevabı vermiş: "Demek senin Allah'tan binbir şüphen var!" Genç balıklar, ihtiyar balığa sormuşlar: "Kuzum, su diye birşeyden bahsediliyor. Göstersene şunu bize!.." ihtiyar balık cevap vermiş: "Siz ondan başka bir şey gösterin ki, ben de size onu gösterebileyim." işte Allah'ın hakikati böyledir. Hem herşeyde O, hem de gösterilemez. O'nu bedahet duygusu görür. iman tam olduğu zaman ispatı kovar ve kendi başına kalır.
Kâfir - Güzel şiir...
Mümin - Ah, siz şiirin de ne demek olduğunu bir bilseniz! Şiir de hakikatin, yıldırım gibi çevik bir metodla aranmasından başka bir şey değildir.
Kâfir - Bu da güzel bir şiir...
Mümin - Fakat sizin inat ve istihzanızda hiçbir şiir yok... Dinleyin! Allah, insan için namütenahi sâf ve o nispette karışık bir bedahettir... Bu işin kuru akıl metodlariyle ispat edilecek hiçbir tarafı mevcut değil... Tıpkı mimarlıktaki (Akustik) buluşu... Hesap ve hendeseyle çalışılır, fakat sanatla bulunur. Her hesap yerine gelir, fakat yankı doğmaz. Derken hiçbir şey yapılmaz da kubbenin altı çınlamalarla dolar. Büyük bir mimar bunun için diyor ki: "Akustik işi mayoneze benzer; ya tutar, ya tutmaz ve nasıl tuttuğu, niçin tutmadığı bilinmez." Allah'a derin bir ruh feyziyle inananlar, kulunu kendisine inandıranın da bizzat Allah olduğunu bildikleri için, ispata fazla iltifat etmezler. Bu bir bedahet meselesidir; ruhunda bir his anteni olana ne mutlu, olmayana da ne yazık!..
Kâfir - Sanki ispat mı etmiş oldunuz?
Mümin - Belki ispatın bir zaaf olduğunu ispat ettim. Belki ispat gayretinin bir o kadar şüphe davet ettiğini ispat ettim. Allah'ın akıl üstü bir melekeyle bulunduğuna ve bu melekenin akıldan senet istemeye tenezzül etmediğini ispat...
Gerek olmayan şeydir.
inanmak itikat işidir. inanır veya inanmazsınız, burada irade devreye girer. Lakin inanıp inanmamak var olanı veya olmayanı değiştirmez.
Hz. Ali'ye günün birinde biri gelip soruyor, ya Allah yoksa, şu cevabı veriyor, Allah yoksa ona inanarak birşey kaybetmem ama varsa inanmayarak çok şey kaybederim.
Kısacası inanmak isteyen için ispat gerek yoktur.