Vatandaş kasaptan ciğer almaya gider. tezgahta duran kuzu beynine bakar sonra kendi beynini düşünür. Olay soğumadan akabinde beyninin düşünce kapasitesini neler yapacağını düşünür. Çok geçmeden aklından geçen bu düşünceleri bu beyin mi yapıyor diye sorar kendine.Olaylar silsilesinden sonra tanrının varlığına bir kez daha kanaat getirir.
efedim bilindiği üzere insan kabilelere ve milletlere ayrılmıştır. yine bu kabile ve millet'in farklılıkları meydana gelmiş yine kendi batıl inanç ve dinleri olmuştur.
farklılıklara gelecek olursak öncelikle dil, renk ,anatomik ve fizyolojik farklılıklar ,örf ,adet kısacası o milleti millet yapan şey bu kavramların başka bir milletle zıtlık gösterme durumudur.
pekala hiç düşündünüz mü?
bu farklı milletlerin dilleri adetleri örfleri fizyolojik yapıları bire bir zıtlık gösteriyorken batıl dediğimiz yani tamamiyle insan aklından ve hayal ürünlerinden meydana geldiğini söylediğimiz dini inanışlarda nasıl bir benzerlik olur?
yani dili örfü kültürü bire bir çatışıyorken nasıl olurda bu dini inanışlar bire bir benzerlik gösterir. mantığı nedir?
bu benzerlikler;
-cennet ve cehennem
-öldükten sonra dirilme veya başka bir dünyada başka bir bedende hayat bulma (ahiret inancı)
-kurban kesme
-secde etme ve 3 ilahi dinle bire bir benzerlik gösteren ilkel bir dindeki diğer ritüeller.
henüz 1000 yıl önce yeni dünya amerikayı bilmiyorken henüz hiçbir ulaşım sistemi haberleşme ağı mevcut değilken
aztek ve mayaların ilkel dinlerindeki yerin 7 kat altında bulunan cehennem ile eski mısırda ki yerin 7 kat altında ki otiris isimli tanrının kötüleri cezalandırması bire bir paralellik gösterir. hele ki hiçbir haberleşme ağı yokken ve milli kültürel dil özellikleri başka bir milletle bire bir zıtlaşırken?
i̇slamiyet'te allah yüce kur'anında şöyle buyurur.
söylemek istediğim şudur gelmiş geçmiş 124 bin peygamberden bahsediyoruz değil mi? ve bu peygamber sayısı bu zaman kadar yaşamış milletlere ve topluluklara paylaştırılsa hemen hemen 5 peygamberden fazla düşeceği anlamına gelir.
peki ya bu dini benzerlikler 124 bin peygamberin tebliğ ettiği ve daha sonra o topluluğun asimile edip kendi kafasına göre tertiplediği o batıl din halini almışsa?
dinde mantık arıyorsak işte benim mantığım.
günümüzde dini kültürel olarak asimile olmuş milletler örnek olarak mevcuttur.
1. din bilimi geriletmez.. ki sen büyük ihtimalle yerçekimini newton un bulduğunu zannediyorusun çünkü seni böyle kandırmışlar bazı şeyleri öğrenmen gerekir.
2. ALLAH ın varlığına delil arıyorsanız bu varlığının kanıtıdır zaten olmayan birşeyin delili aranmaz zira...
3. sen şu anda ekrana bakan insan iyi düşün sana o aklı veren kim,seni yoktan yaratan kim... lütfen biraz olsun okuyun ve düşünün size verilen dünyanın tüm zenginliklerini verseniz alamayacanız aklınızı ve kalbinizi kullanın..
kimi hayvanların katlini sevap sayması...
ilkokul öğrencisinden bile az matematik bilmesi...
kadınları yanılan, unutan ve güvenilmeyen addetmesi...
varlığına inanmayanlara sadist işkenceleri reva görmesi...
gönderdiği evrensel kitapta, kulu ve elçisi muhammed'in cinsel hayatına bolca değinmesi...
(...)
allah'ın kanıtlarındandır; fakat varlığının mı, yokluğunun mu orasını pek bilemedim.
allahın varlığını kurandaki ayetlerle mi ispatlıyorsun dedirten garip komik ve cahilce önerme. allaha inan, çünkü allah böyle emretmiş demek kadar saçmadır. doğadaki olaylar allah kadar evrim için de ispat teşkil eder bu bakış açısıyla.
delil göstermek yada delil bulma çabası eleştirecek birşey değildir. eğer öyle olsaydı peygamberlerin mucizeleri de olmazdı.
delil olarak gösterilen düşünceye olan eleştriler de son derece yanlış. evet kuranı allah göndermiştir ve delil onun ayetlerindedir. olay gayet açık 1400 yıl önce 'bunun' böyle olduğunu kim biliyordu. demek ki büyük bir güç var herşeyi bilen herşeyi gören büyük bir güç.
1400 yıl önce big crunch, big bang gibi astrofiziğe dayalı birçok bilginin kuran'da yer almasıdır. gerçi allah'ın varlığının anlaşılması için bunlara artık gerek de yoktur. evrenin yoktan var olduğunu herkes biliyor artık.
mısırlılar da matematiği mükemmel kullandılar.keza aztekler mayalar sümer babil çin medeniyetleri vs vs. hepsi şu an bize mucize gibi görünen şeyleri 4-5 bin yıl önce biliyorlardı.o zaman onların tanrılarını da kabul etmemiz gerekir.zira bakış açınız bunu gerektiriyor.ayrıca kuranda geçen ayetler ispatı mümkün olmayan hikayelerdir.sadece orda yazdığı için inanılır.kimse görmemiştir.gören varsa da ,daha doğrusu bu iddiada olan varsa da ölmüştür 1400 yıl önce..ispat bilimsel bir terimdir.kesin kanıtlar olmalıdır.mesela fidanın ağaca dönmesi.nedenlerini sıralar ve deneyi yaparsın.söylemlerini ispatlarsın eğer öngörülerinle sonuç çakışırsa.ancak bu ağacı allah büyüttü der ve gerekçe olarak ya da kanıt olarak kuranı gösterirsen çok saçma olur.din bir aksiyomu temel alır.ve en basit matematik bilgisine sahip biri bile aksiyomun "ispatı mümkün olmayan kabul" demek olduğunu bilir.
edit:eksilemek yerine mantıklı cümleler kurup söylemin cevabını vermeye çalışmak daha akıllıcadır.altını çiziyorum ve tırnak içinde belirtiyorum:"akıllıca"!!!
ispata muhtac olmayan yaraticidir. Inanmak icin illa ispat gerekmez. icimizden geldigi icin inanalim.
ayetleri ispat olarak gostermek gereksizdir. o zaman inege tapan hintliler de "bizim 5000 yillik efsanelerimizde cep telefonundan, gezegenlerden, internetten" bahsediyor der. nitekim diyorlar.
Gerek yoktur bunlara. kendimiz neye istiyorsak inanalim. illa baskalarina ispat sunmak kimseye birsey kazandirmaz.
bir şeylerin var olmasıdır. bu da başlangıcın yokluk olmadığını gösterir. çünkü mutlak yoklukta varlığı ortaya çıkarabilecek hiçbir şey olamayacağı için, hiçbir şey var olamazdı. (bkz: yoktan var olmaz)
delil aranmaz soyut kavramlarda, eğer bir delil olursa o kavram soyut ve öznel olmaktan çıkar buda biz inananlar ile inanmayanlar arasındaki farkı kapatır. herkes inanır ve Allaha kulluk eder, ozamanda cehenneme giden kimse olmaz veya kimse günah işlemez.
delil değil fakat, herkesin kabul etmediği mantıksal acıklamalar vardır ki bu acıklamalarda herkesin kabul etmeyeceği şekilde insanlığa sunulmuştur. örn;
insan anatomisine bakıldıgında mükemmel bir sistem görülür, bu ve bunun gibi mükemmel bir icad bırakın rastgele olmasını, insan eliyle bile yapılamamıştır. buda insanlığın, insandan üstün bir varlığın eseri oldugunun açıklamasıdır.
Sevgilimden ayrıldıktan bir kaç hafta sonra mesaj atmayı gururuma yediremeyipde bir gece sabaha kadar bana mesaj atması için dua ettikten sonra sabahın beşinde ondan mesaj gelmesi... ;)
örneğin; efes harabelerine ya da dolmabahçe sarayına baktığınızda bu eserlerin şans eseri oluşmuş, doğal yapılar olduğunu düşünür müsünüz? Sınırsız zaman, rüzgar ve yağmur sağlansa bile doğa bu eserleri oluşturamaz. o zaman aynı şekilde, bizi de bir yaratan vardır.
''Yazı esnasında yazanı görmeyen, yazının kalemden olduğunu zanneder!...''(Mevlana)
