mantıksız bir insanla karşı karşıya kalmaktır.
buna peygamber efendimiz döneminde bir olayla cevap verilebilir.
o dönem putperest bir kişi peygamber efendimizin yanına gelir. allah' ın olmadığını, görmediği bir şeye inanamayacağını küstah bir şekilde anlatır. hz. muhammed bir tebessümle elindeki süt bardağını gösterir. '' bu bardağa şimdi iyi bak'' der. eline bir peynir alır ve sütün içine atarak karıştırır. peynir sütün içinde karışmıştır erimiştir. hadi şimdi bana bu sütün içinde peyniri göster der. putperest cevap veremez.
bu da onun gibidir. eğer kişi bardağın içindeki peyniri fark etmek istemiyorsa sadece ona peygamber efendimizin yaptığı gibi tebessümle karşılık vermek gerekecektir.
akıllı insanın vereceği cevapmış. bugün bunu öğrendim.
''çorbada tuz var'' diyene ben neden göremiyorum dediğinizde alacağınız cevap bellidir; ''tadına bak gerizekalı, anlarsın o zaman''
gözün görmesi ve bazen görememesi, kulağın bazı frekansları işitip bazılarını işitemiyor olması; gözün ve de kulağın acziyetidir. kızıl ötesi ışık vardır; ancak onu görecek göz sizde yoksa; ''kızıl ötesi ışık var da ben neden göremiyorum'' demeniz sizi akıllı, sorgulayan insan değil, körü körüne saçmalayan ahmak yapar.
derinin üzerinde bulunan milyonlarca bakteriyi görememen, senin için lütuftur. zira aksi takdirde kendini parçalar, aciz ve de sefil yaşamına son verirdin. dünyanın dönüşünden kaynaklanan sesi, bir karıncanın tıkırtısını, süpernovaların patlamasını duyacak olsaydın, yeryüzünün zindan olduğuna yanardın.
kapalı bir odada(4 duvar) hapissin sen. hiçbir teknolojik aletin, bilimsel gelişimin o odanın dışına çıkmaya yetmiyor. ama o odanın dışında da başka odalar, evrenler, sistemler var. ancak senin acziyetin o odaları tahayyül etmene yetmiyorsa, onları yanlışlamak ve doğrulamak arasında bir seçim yaparsın. iki seçeneğin de birbirinden farkı yok. sen ''bu odanın dışında başka oda falan yok'' derken, birileri de ''hayır, bence var'' diyecektir. onlar sorgulamayan gerizekalılar olurken sen akıllı oluyorsun ha? hiçbirşeyi kesinlikle yanlışlayamaz ve doğrulayamazken, aksini düşünenler senden daha gerzek oluyorlar, ne güzel istanbul be!
dön ve aynaya bak, kaç lüks aydınlıksın!
edit: çok aydın ve de sorgulayansın da neden hiç platon, aristo okumadın be adam. 3500 yıl önce cevabı verildi bunların.
Allah'ı görmek, onun cemalini seyretmek, bir kulun ulaşabileceği zevkin en üst noktasıdır. öyle ki bu dünya zevklerini unutturan cennet zevkleri, Allah'ı (c.c.) görmenin zevkinin yanında sıfırdır. Cennetteki mertebelerin en önemli farklılığı Cemalullah'ı görme sıklığıdır zaten.
Allah'ı görmek, iyi bir kulluğu, Allah'a (c.c.) itaati, bu dünya hayatında O'nun (c.c.) için çalışmayı gerektirir. Öyle kolay bir şey değildir yani.
kaldı ki görmek nedir? insan neyi görür, önce bunu düşünelim. insan daha bir aids mikrobunu görmekten aciz bir varlıktır. Görmek ihata meselesidir.
Hz. Mevlana'ya (r.a.) sormuşlar, "biz niye Allah'ı göremiyoruz?" diye. O da cevaben demiş ki, "her göz Allah'ı görmeye layık değildir. Göremez." Yani, biz kimiz ve neyiz ki Allah'ı (c.c.) görebilelim.
hiç bir aklı başında ateist'in bu sözü söyleyeceğini sanmıyorum. zira allahın olmadığını savunmak için daha mantıklı yollara başvururlar. kendi inandıklarına inanmayan insanların fikirlerine saygılı olmayan insanların, kendilerini avutmak için "geçen şu şu bana ben allahı göremiyorum o zaman yoktur" veya daha farklı şekilde ama aynı yola çıkan sözleri kullandıkları görülmüştür. **