allah vardır diyenlerin hiçbir kanıt gösterememesi

entry736 galeri10
    60.
  1. kişinin kendisiyle çelişmesidir...
    5 ...
  2. 59.
  3. allah vardır diyenlerin kanıt göstermesiyle değişecek olan durumdur. şöyle ki; havada tek bir bulut yokken bile yağmur duasıyla birdenbire bulutların gelip yağmurun başlaması başlı başına bir mucizedir. istisnasız bir durumdur. islam dini dışında hiçbir dinde böyle bir mucize olmamakla birlikte islam dininin hak dini olduğunu apaçık gösterir. şimdi buradan ateist arkadaşları yüce dinimiz islama davet ediyorum. şüphesiz allah affedicidir ve tövbeyi kabul eder.
    3 ...
  4. 58.
  5. bazen dinin ne kadar mantıksız geldiği herkesin aklını gıdıklar ancak ne kadar delil olsa da inanmak istemediğine inanmaz insan ne kadar kanıt olarark görebileceği şey olsada hepsi yobazlık olarak görür böyle kişiler bilimin bile teoriden öteye götüremediği evrimi cücük beyniyle savunmaya çalışır onu da beceremez ancak allah'tan bahsederken yiyeceği bir yıldırımla inanır böyleleri.
    0 ...
  6. 57.
  7. var olan herşey allahın varlığına bir kanıttır. muhteşem denge.insan bitki hayvan doğa evren herşey.

    mesela :akıl da gözükmez ama vardır. aklın olmadığını kimse inkar edemez bu başlığı açan akılsız hariç.
    4 ...
  8. 56.
  9. bunu kanıtlamaya gerek yok zaten.. bu olaya en güzel örnek şems-i tebriziden:

    Bir grup filozof Mevlana Celaleddin Rumi;ye (k.s) gelerek birkaç sual sormak istediklerini bildirdiler. Niyetleri, bir şeyler öğrenmek değil, Müslümanları dinleri hakkında şüpheye ve fitneye düşürmekti. Hz. Mevlana, adamların halini hiç beğenmedi, onları üstadı Şems-i Tebrizi'ye(k.s) gönderdi. Bunun üzerine gruptakiler onun yanına gitti.

    Şems-i Tebrizi mescitte talebelere ders veriyordu. Konu teyemmüm abdestiydi; talebelere bir kerpiçle teyemmüm abdestinin nasıl alınacağını gösteriyordu. Gelen grup üç sual sormak istediğini belirtti. Şems-i Tebrizi,

    Sorun dedi. Adamlar içlerinden birini sözcü seçtiler. Adam ilk olarak şunu sordu:

    Siz Müslümanlar Allah var dersiniz, ama Allah'ı göstermezsiniz; varsa gösterin, görelim ki inanalım; dedi. Şems-i Tebrizi (k.s),

    Öbür sorunu da sor! dedi. Filozof,

    Sizler şeytanın ateşten yaratıldığını söylüyor, sonra da onun ahirete cehenneme atılıp ateşle azap edileceğine inanıyorsunuz. Hiç ateş ateşe azap eder, acı verir mi? diye sordu. Şems-i Tebrizi,

    Peki, diğer sorunu da sor! dedi. Filozof,

    Sizler Herkes dünyada yaptıklarının cezasını ahirette çekecek, orada mahkeme kurulacak, hesap sorulacak diyorsunuz. Bırakın insanları, nasıl isterlerse öyle yaşasınlar, ne istiyorlarsa yapsınlar. Ayrıca mahkemeye ne gerek var? dedi.

    Adam sorularını tamamlamıştı. Şimdi bunların cevabını istiyordu. Kendine göre cevap verilmeyecek sorular sormuştu. Herkes Şems-i Tebrizi Hazretlerine bakıyordu. O ise gayet sakindi. Yerinden kalktı, Filozofun yanına geldi ve elindeki kerpici adamın başına vurdu. Filozof Vah başım diyerek başına sarıldı. Şems-i Tebrizi Hazretleri çok şiddetli vurmamış olsa da adamın canı yanmış ve başı biraz şişmişti, Adam bir sağa bir sola baktı, bu kadar insana birkaç kişi ile yapacağı bir şey yoktu. Hemen dışarı çıktı, başını tutarak o bölgedeki mahkemeye gitti. Şems-i Tebrizi'yi hâkime şikâyet etti.

    Hâkim, Bu nasıl olur diyerek Şems-i Tebrizi'yi mahkemeye çağırttı. Durumu sordu. Şems-i Tebrizi,

    Ben ona kötülük etmedim, sadece sorduğu sorulara cevap verdim dedi. Hâkim,

    Bu nasıl cevap vermektir. Adam acı içinde kıvranıyor, senden şikâyetçidir, işin aslı nedir, diye sordu.

    Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:

    Efendim, bu adam bana Allah varsa göster, göreyim ki inanayım dedi. Ben de buna, Olan her şey baş gözü ile gözükmez, işte misali dedim; başına darbe vurup acıttım. Şimdi bu felsefeci, başındaki acıyı göstersin de görelim. Eğer başında bir acı yoksa niçin beni şikâyete geldi? Varsa göstersin! dedi. Filozof, şaşırarak,

    Başımda acı var ama gösteremem dedi. Şems-i Tebrizi de, işte bu acı gibi, Allah Teala da vardır, fakat kafa gözüyle görülmez, O ancak akılla bilinir, kalple tanınır, ruhla sevilir, ahirette nurla görülür dedi.

    Şems-i Tebrizi ikinci soruya verdiği yanıtı şöyle açıkladı:

    Bu adam, sizler ‘ Şeytan ateşten yaratıldı, ahirette ateşe atılacak ve ateşle azap görecek diyorsunuz; ateş ateşe ne zarar verir ki? dedi. Ben de topraktan yaratılan bu insana topraktan yapılmış bir kerpiçle vurdum. Ona, ‘Bak toprak toprağa nasıl acı veriyor, biraz daha hızlı vursaydım öldürürdü, demek ki ateş ateşe azap eder demek istedim; dedi.

    Şems-i Tebrizi üçüncü sorunun cevabını şöyle açıkladı:

    Bu adam bana, Bırakın insanları dünyada herkes istediğini yapsın, niçin ahirette mahkeme, hesap ve ceza var? dedi. Ben de onun başını vurmak istedim ve vurdum. O niçin hemen mahkemeye koştu? Ben ona şunu demek istedim:

    Bu dünya da herkes istediğini yaparsa âlemi zulüm kaplar. Kendisine zulüm yapılan çok insan var ki zayıftır, zalimden hakkını alamaz. Herkes mahkeme bulamaz. işte Allah ahirette mahkeme kurup herkese yaptığının hesabını soracak, zalimden mazlumun hakkını alacak, gereken cezayı verecek ve adalet yerini bulacak dedim.

    Felsefeci bu güzel cevaplar karşısında hayret etti, mahcup oldu söz söyleyemez hale düştü. Hâkime dönüp,

    Ben sorduğum soruların cevaplarını şimdi anladım dedi. alıntıdır..
    7 ...
  10. 55.
  11. görmek istemeyen kadar kör , duymak istemeyen kadar sağır yoktur. biz inananlar o nu her yerde, her nefes alış verişimizde görürüz.

    bu evrenin bu kadar nizam ve intizam içerisinde olduğunu sadece tesadüften ibaret görenler o nu göremezler duyamazlar. inanmayanlar eğer allah ı görselerdi o zaman inanırlar mıydı bilemem ama önemli olan o nu görmeden inanmak. görünse zaten herkes inanırdı. o zaman da fark olmazdı.
    5 ...
  12. 54.
  13. 53.
  14. hiçbir kanıta inanmayanlar ya da inanmak istemeyenler allah(c.c) ı inkar ederler.
    4 ...
  15. 52.
  16. - Allahın varlığına kanıt göster
    - neden?
    - gösteremezsin dimi?
    - Göstersem inanacakmısın ?
    - hayır
    - neden kanıt istiyosun o zaman?
    - .....

    (bkz: ya varsa ?)
    4 ...
  17. 51.
  18. kanıt için aynaya bakılması kafidir. böyle göt nasıl bir damladan oluştu diye düşünmek bile yeterlidir*
    4 ...
  19. 50.
  20. milyonlarca sperm hücresinden sadece birinin yumartayı delip kadının hamile kalması ve bir canlıyaa insana dönüşmesi zannımca yeter. allah ın var olduğuna inanmak için. * *
    4 ...
  21. 49.
  22. 48.
  23. gazali açıklamış 'allahın varlığını inkar etmekte bile bir inanç söz konusudur olmayan bir şeyin varlığı inkar edilemez varki inkar ediliyor.'
    6 ...
  24. 47.
  25. 46.
  26. "inanç görünmeyene inanmaktır.görünmeyene inanırsan başkalarının göremediklerini görürsün."Mevlana
    6 ...
  27. 45.
  28. en yakın kanıtı kendinsin. kendine bakman yeterli..
    4 ...
  29. 44.
  30. dün gece cok aradim,aradim bulamadim.körolasi cöpcüler,hepsini süpürmüsler.
    (bkz: erkin koray)
    4 ...
  31. 43.
  32. "bir harf katipsiz olmaz, bir iğne ustasız olmaz, bir köy muhtarsız olmaz, öyleyse nasıl oluyorda şu muhteşem kainatın bir yazarı olmuyor? " nasıl bir eser onu çizeni işleyeni anlatıyorsa, onun sanatından tüyolar veriyorsa bu kainattaki herşeyde onu yaratanı, ustasını bizlere basbas bağırıyor ama tabiki okumasını bilene, gözlerini kapamamış olana...
    5 ...
  33. 42.
  34. --spoiler--
    dergahın bahçesinde güllerin yanında mevlana ile hasbıhal ediyorduk. mevlanayı ziyarete felsefecilerden bir grup geldi. soruları olduğunbu bildirdiler. mevlana onlara beni göstererek:
    -benim sorularımı cevaplayana sorun diye bana havale etti.bunun üzerine gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler.

    - sorun, dedim. içlerinden birini başkan seçtiler. hepsinin adına o soracaktı. sormaya başladı.

    - allah var dersiniz, ama görünmez, göster de inanalım.

    + öbür sorunu da sor.

    - şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz. hiç ateş ateşle azap edilir mi dedi.

    + peki, üçüncüyü de sor.

    - ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. bırakın insanları, canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın, dedi.

    + bunlar mı sorularınız? şimdi benim peşimden gelin size cevapları vereyim.

    kalktık, dergahın bahçe duvarı için kerpiç yapan müritlerin yanına vardık.yerden kurumuş kerpiç aldım ve adamın başına vurdum. soru sormaya gelen felsefeci yanındakilerle apar topar konya kadısına gittiler. Mevlana "şimdi ne olacak" der gibi bakıyordu. onun aklından geçenleri okudum.
    meraklanma bekle gör. sorularının cevaplarını öyle alacaklar ki dergahına tövbeye hidayete gelecekler. şimdi mahkeme görevlisi bizi kadıya çağırana kadar namaz kılalım. aradan yarım saat geçmişti, haber geldi, birlikte kadının huzuruna vardık. kadının odasında bizim şaşkın filozoflar hazır ol vaziyetinde bekliyorlar, kerpici başına yiyen kafası sarılı bakarak olup biteni bir de bizim yanımızda kadıya anlatmaya başladı:

    - ben soru sordum o başıma kerpiç vurdu dedi.

    + ben de sadece cevap verdim. kadı bu işin açıklamasını istedi.

    + bana allahı göster de inanayım dedi. şimdi bu felsefeci başının ağrısını göstersin de görelim.

    filozof şaşırarak:

    - ağrıyor ama gösteremem dedi.işte allah da vardır ama,görünmez. yine bana şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu. ben ona toprakla vurdum.toprak onun bşını acıttı. halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı.

    yine bana: bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın, bundan dolayı hak olmaz, dedi. benim canım onun başına kerpici vurmak istedi, vurdum. niçin hakkını arıyor? aramasa ya. bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın, dedim.
    --spoiler--

    sinan yağmur aşkın gözyaşlarında tebrizli şemsin ağzından böyle anlatmış tanrının varlığının ispatını.
    5 ...
  35. 41.
  36. "hiç bir kanıt gösterememe" yargısının yanlış olduğu cümledir. akılları gözlerine inen insanlar kanıtlara sadece bakarlar, kanıtları sadece duyarlar. onları görmez, dinlemezler. bakmak-görmek, duymak-dinlemek farklı şeylerdir. ve bu farktan ötürü de anlayamazlar. yaratıcıyı inkar etmek: kendini inkar etmektir, diğer varlıkları inkar etmektir. aslında inkar sebebi bellidir: emir ve yasaklara uyulmak istenmemesi, kendini kendine malik sanarak böbürlenmesi, kimseye boyun eğmek istememesi. ve bu insanlar bilmedikleri, tanımadıkları, anlamadıkları varlığa "yok" derler. eğer 99 ismin manasını ve açıklamalarını, kainat üzerindeki etkisini, nasıl birbirlerini tamamladıklarını, yaratılanlarla iç içe olduğunu bilseler, idrak etseler; sonbaharda kupkuru olan ağacın nasıl ilkbaharda yeşillendiğini, adeta yeniden doğduğunu, mahşerde de aynen o şekilde bizi dirilteceğini; sineğin kanadını ısıtan bir güneşin nasıl toprağı yardığını, sert bir rüzgarda kolayca kırılan filizlerin nasıl kayayı deldiğini; canlıların vücudundaki intizamı, birbiriyle nasıl kusursuz bir yardım içerisinde çalıştıklarını, sebeplere dayandırılanların aslında onlardan yola çıkılarak, akıl ederek yaratıcıyı bulduran unsurlar olduğunu bilseler ve kuran'daki birkaç mucizeye dahi vakıf olsalar, hiç değilse böyle mükemmel bir kitabı, o cümleleri normal bir hayat sahibinin yazamayacağını görseler işte o zaman kelime-i şehadet getirip başlarını secdeye koyarlardı.

    edit: kanıtlar hakkında konuşmak isteyen buyursun.
    1 ...
  37. 40.
  38. bu kanıtı görmekle alakalıdır bazıları o kanıtları göremez, bakmakla görmek çok farklı kavramlardır.*
    (bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)
    0 ...
  39. 39.
  40. kanıtlanabilirliği zaten iki kere ikinin dört ettiği (ki o bile tartışılabilir) derecesinde olmaması normal olan durumdur. öyle olsa herkes inanır ve imtihan sırrı kalmazdı.
    2 ...
  41. 38.
  42. sanırsın tez yazıyorlar da kaynak gösterecekler. Gece vakti girişilen anlamsız heyecan silsilesi. Ondan sonra öbür salak da çıkıp bu başlığı açıyor:

    (bkz: dünyayı şok eden görüntüler)
    (bkz: körler sağırlar birbirini ağırlar)

    Arkadaş inanan inandığı şey için kanıt göstermek zorunda mı, YÖK müsün, tez hocası mısın?
    Öbür arkadaş, inanmayan inanmadığı şey için sebep göstermek veya hesap vermek zorunda mı, kendini hesap sorucu yerine koyuyorsun, hesabı kim sorar bir sor kendine.
    3 ...
  43. 37.
  44. bir köy muhtarsız olmaz.
    bir iğne ustasız olmaz; sahipsiz olamaz.
    bir harf katipsiz olamaz, biliyorsun.
    nasıl oluyor ki: nihayet derecede muntazam şu memleket * hakimsiz * olur? *
    4 ...
  45. 36.
  46. inançla alakalı hiç bir konuda elle tutulur bir kanıt yoktur, inanç dediğin durum bir şeye, bir kimseye her şekilde kayıtsız, şartsız inanmak ve teslim olmaktır.
    bu yüzden ellerinde kanıt olmadığı halde Allah vardır diyenlere bu şekilde saldırmayı pek doğru bulmuyorum.

    Fakat;

    aynı durum allah'ın varlığına inanmayan materyalist arkadaşlar içinde geçerlidir. kendi inançlarına, bilime ve elle tutulur kanıtlara tamamen inanmalarıdır kastım. herşeyden şüphelidirler. çoğu kişi imkansız bir durum karşısında " hadi ordan ! " yada " nasıl olur ? " tepkisini verirken. " neden olmasın ? " tepkisini verebilen herşeye karşı hazırlıklı kişilerdir.
    kanımca sosyal güvenlik için en gerekli kişilerdir. herşey mümkün aynı zamanda hiç bir şeyin mümkün olmadığı bir düşünce tarzıdır.

    bildiğiniz üzere ( kuran-ı kerim ) ineli çok uzun bir süre zarfı geçti. islam dini mantık dinidir. o zamandan bu yana değişmiş çağa bakarak doğrularını, yanlışlarını anlamanız çok basittir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük