üniversiteye yeni adım atmış çömlerin aklını bulandırmak için sorulur ama evladım madem ateistsin( zehir gibi zekisin yani )ağırlık kavramının sadece yerçekimi olan yerlerde olduğunu bilicen.
1- tanrı o gün kaldıramayacağı kadar ağır bir taş yaratmıştı.
*bakalım kahramanımız bu durumdan kurtulabilecek mi?*
2- sonra kendine +strength bastı.
3- ve taşı kaldırdı.
*to be continued... *
'allah' ın kaldıramayacağı taş' olgusu felsefi safsatadır, ateist için de, mümin için de akıl üretimi olup, akli olmayandır,
çünkü böylesi bir durum yokluk kaderi ile maluldur,
somut ve madde olarak yokluktan bahsetmiyorum, öyle olsa yaradanın o yokluktan yaratması beklenirdi, bu akli yokluktur;
allah intihar edebilir mi? , kendinden bir tane daha yaratabilir mi? kendi gücünü azaltabilir mi? gibi sorularla çoğaltılabilecek bilinen iki felsefeden; materyalizmin de, yaratılış felsefesinin de akli sınırları dışında kalan mantık tutarsızlığıdır,
çünkü bilinen hiç bir mantıkta 'sonsuzun bir üstü' diye bir kavram zaten yoktur, ama lafzen sonsuzun iki katı diye kolaylıkla sıyırabiliyoruz mesela,
aynı başlık altında gösterdiğimiz nefis sıyırma veya küfrederek sorudan sıyrılma örnekleri gibi değil mi efendim?
yaratabilir tabii allah her şeye kadirdir, ay pardon yaratamaz di mi nasıl kaldırsın sonra?
bak şimdi kafam karıştı sözlük bam telinden yakalamış bunu soran arkadaş, ne yüksek bir zeka ürünü bir soru imiş bu böyle, meğer bu soruyu soran tayfa ne kadar mükemmel insanlarmış? hemen onlardan biri olmalıyım, orucu da bozuyorum biiznillah.
yanlis hatirlamiyor isem bu soru stephen hawking'e aittir. tabii orijinali boyle degildir. birkac tane daha boyle paradoksal soru mevcuttur. kavramsal diyalektik icinde arastirilmasi gereken bir tur cesitlemedir. ornegin bir tasi kaldirmak kavramini, tanimlamak gerekir. bizim kaldirma olarak algiladigimiz sey sadece iki cismi birbirinden ayirmaktir; bu da kutle cekimi ile alakalidir. bir seyi kaldirdigimizda dunyaiyi da o cisimden ayirmis oluyoruz; dunya cekilen olursa konu farklilasiyor.
bu tip sebeplerden avam seviyede incelenecek bir konu degildir; bilgi ile teknik ve diyalektik inceleme gerektirir.
ben böyle saçma bir soru görmedim efenim! anladığım kadarıyla cin olmadan adam çarpmaya kalkan bilgili birikimli arkadaşlar islam dinine mensup arkadaşlarla tartışırken bu soruyu sorarlarmış sonrası da bak hani boyleydi şöyleydi falan filan! sorabileceğin onca soru, sıkıştırabileceğin onca konu varken sen ne biçim araştirma yoksunu birisin ki yok taşmış yok kaldırabilirmiymiş falan! neresinden baksan tam bir komedya, güya kendisi karşisindakinin inancını sorguluyor fakat bakış açisindan ve kullandığı mantıktan da kolayca anlaşılabileceği gibi kendi düşünceleri netleşmemiş daha, netleşen biri konuya burdan girmez ve soruyu böyle salakça sormaz, seviyeyi de böyle ilkokul düzeyine indirmez. ulan bana sorcak bu soruyu en koyu müslümandan daha iyi cevap verirdim ama müslüman değilim.* neyse, bu şekilde soru sorarak kendince birşeyler anlatmaya kalkan bilgili ve birikimli arkadaşlara başarilar diliyoruz!
Seni benden başka sken oldu mu sorusundan hiç bir farkı olmayan sorudur, kelime oyunudur.Ne tanrının gücüyle kudretiyle ne insanoğlunun küçüklüğüyle alakası vardır. ilkokul 2 de dinciye sorulup mehehe diye gülmek için kullanlılır.
Kifayeti sınırısız kabul edilen bir güce karşı kaldıramamak derken sınır getirerek kendi içinde mantıksızlığa düşen dayanaksız soru. Zira sınır getiriseniz sınırsızlığı red etmiş olursunuz ve neticede sorudaki muhatap var güç artık tanrı değildir.
Aslında ciddi bir sorudur; mutlaklık kategorisine içsel olan kifayetsizliğe işaret eder. Mutlak olan, herşeyi kifayetsiz kılabilme yetisine sahip olmalıdır. Yani mutlak olan her şeye hakim olmalı, her şeyi kısıtlayabilmelidir. Ancak aynı zamanda, kendisi kısıtlanamaz olmalıdır. Dolayısıyla mutlak olanın gücünün sınırı yine kendisi olmakta, ve kendi kendisini sınırladığından da, mutlaklığı hep eksik kalmakta, ertelenmektedir. (bkz. yapı-söküm) Tabii bu içsel eksiklik, aslında varoluşun bir koşuludur. Varolmak, içinde yok olmayı, mutlaklık içinde kifayetsizliği barındırır. (bkz. diyalektik)
Soru anlamlı olmasına anlamlıdır da, bu soruyla (ve sadece bu soruyla) tanrı inancına karşı çıkabileceğini düşünmek pek gerçekçi değildir. Kaldı ki, tanrı inancı mutlaklığı da gerektirmeyebilir. Örneğin Yunan mitolojisinde, Zeus da dahil olmak üzere, hiç bir tanrı mutlak bir güce sahip değildir. Onun yerine, bu gibi soruları, varolmanın doğasını araştırırken kullanılabilecek araçlar olarak görmek daha doğrudur.
bunun yanında "tanrı bizden daha üstün, biz onu kendi mantığımızla anlayamayız" argümanının tehlikesini de belirtmek isterim: bu argüman, tanrıyı mantığın alanından çekmekte, tanrıyı, hikmetinden sual olunmaz kılmaktadır. Ancak böyle bir tanrı anlayışı çerçevesinde yorumlanan herhangi bir din, kitlesel katliamlara, soykırımlara, ahlaksızlığın ve mantıksızlığın dibine vurmaya müsaittir. Ne de olsa inananları, inançlarını kendi akıllarıyla yargılamayı reddedeceklerdir. Tehlikelidir, zannımca kaçınılmalıdır...