yine ve yeniden yobazların bu dünyanın en gereksiz, en tehlikeli ve en pislik kesimi olduğunu iddaa eden tezime yazacağım bir not daha çıktı karşıma.
dinin bir sömürü düzeni olduğunu söyleye söyleye tüy bitiren dilimle, tekrar dinin bir sömürü aracı olduğunu, bu yüzden de yayılmayı amaçladığını söylüyorum. yayılmayı amaçladığından da, insan hayatına müdahaleyi müminlerine hak olarak veriyor. bu da onlarda tek doğruyu kendilerinin bildiğini, cehenneme gidecek olan insanları doğru yola getirmeyi misyon edindiklerini zannettiriyor onlara. halbuki bu bir yandan da, güya savundukları "kulla allah arasına girilmez." sözüyle kendileriyle yine çeliştiklerini ortaya koyuyor.
ulan istedikleri gibi ibadetlerini yapıyorlar, her taraf onların ibadethaneleriyle dolu. istedikleri gibi cemaat kurup salak halkı soyabiliyorlar. çoğu demokrat ve insanlara saygılı olan ateist kesimden de herhangi bir tepki görmüyorlar. her gün beş vakit karga sesli imamları kafalarımızı sikiyor, yine de bir şey demiyoruz. ulan daha ne istiyorsunuz beyin zarını patlattığımın yobazları? sizin gibi her gün ibadet yapmak zorunda olup, hayatın tadını çıkarmayıp, kafamızı dini safsatalarla siktirtip hayata küsmemizi mi?
yüzüme böyle birşey söylese "sanane annesi belirsiz insan" diye cevap vereceğim insanın söylediği cümledir. kimse dininin gereklerini başkası takdir etsin veya etmesin diye yerine getirmez. din kişiyle allah arasındadır. ben müslümanım elbette, ama birisi yüzüme böyle birşey söylese beni kastetmiş gibi tepki veririm. en sinir olduğum olaylardan biridir çünkü başkasının dinine dil uzatmak.
evet bu lafı ben de duydum bugün. tesadüfi olarak caminin yakınından geçiyordum. normalde camiyle işim olmaz benim de bu arada. cami cemaatinin arasından geçmek bende black smoke arasında kalan lost tayfası etkisi bırakır. neyse, yürürken bi an götünden sallama demlikle çay koyan bi arkadaşın diğerlerine nasıl laf soktuğu temalı kompozisyon yarışmasının canlı yayınını yapan pavyon tuvaleti ağızlı bi arkadaş bunu telepatik bi yöntemle belirtti. işte bu an 'aydınlığa sen de bi nefret kus' yarışması yaptıklarını anladım, meğer işi hicve döküp sokaktan geçenleri yiyorlarmış. neyse bu daha söylediği kale alınmayacak kadar reşitlikten uzak zihniyetin ürünü cümleyi zaten çocuk olduğu için çok da lülüye almadığımız kurs çocuklarının taşak malzemesi haline getirmesi insanları yaş ortalamasıyla değil göt olduğu anların skalasıyla ölçmemiz gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
üstüne bu ağzı süt kokan yavrucakların oyununa gelen arkadaşın din eğitimini bankamatikten aldığının bi kanıtı da yol boyunca gözümüze ilişti. meğer arkadaş kadınları taşlayıp öldüren tayfayı yanlış biliyormuş. bunla dalga geçen bu ilkokul birinci sınıf öğrencilerine hak vermemek elde değil kardeşlerim.
