saat 22.00 ile 06.00 saatleri arasında perakende satılamayacak, yasayı savunan milletvekilleri pek çok uygar ve gelişmiş ülkelerde bu saatin aslında 19:00 olduğunu söylediler. Bizde neden 19:00 değilde; 22:00 ? nedeni, içki satan "büyük marketler" o saatte kapanıyor. Sermaye engelini aşamamış meclis. *
desteklediğim yasaktır. he diyeceksiniz ki, nedir bu akp kafası arkadaş? açıklayım bebeyimler. chp kadıköy belediyesi zamanında böyle bir uygulamaya gitmiş ve kadıköy'de belli muhitlerde, belli saatlerde bu zıkkımın satışını ve içilmesine sınırlama getirmiştir.
zira başlık bile olayla tamamen örtüşmüyor. adam sana içemezsin kardeşim, türkiye sınırlarında alkol satışını yasaklayıp, kaldırıyorum demiyor. belli saatlerde içemezsiniz, alamazsınız diyor. ve destekliyorum. olayı görüşünüze göre değerlendirip yorumlamayın. hatta chp denilen muhalefet partisi bile bu konuda mala bağlamış durumda. kendi elinde bulunan belediyenin uygulamasından dahi haberi yok ki, topu cumhur reise attılar. neyse demem o ki, gözüm 22: 00 ve 06:00 arasında alkol satın alamaz içkili ortalıklarda dolaşamazsınız.
alkol alıp gecenin bir vakti götü başı dağıtan ve bu uygulamaya karşı olan andavalların dahi huzurunu kaçıran bir çok o. çocuğu yeteri kadar ülke sınırları içerisinde mevcut zaten. madem içmeye çok heveslisin al evinde sabah akşam çoluğunla çoçuğunla içi bizen amk ya da hükümete ne? neyse sinirlendim yine garsonnnn getir oradan bizim ayranları...
SANIRSAM ALKOL FiYATLARINDA iNDiRiME GiDiLECEK, REKLAM OLMAYINCA REKLAM PARASI iNDiRiM OLARAK YANSIR YA DA DAHA GÜZEL PROMOSYONLAR OLUR BU DA BiZ SOSYAL iÇiCiLERiN iŞiNE GELiR. HOŞ REKLAMA iHTiYAÇ DUYMUYORUZ.
Erdoğanın alkolle bitmeyen mücadelesi
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, alkollü içkilerin satışına ve reklamına getirilen sınırlamalara ilişkin son yasayı savunurken sıkça Anayasanın kendisine verdiği bir görevi yerine getirdiğini belirtiyor, 58inci maddenin Devlet, gençleri alkol alışkanlığından korumak için gerekli tedbirleri alır şeklindeki hükmünü hatırlatıyor.
Başbakan Erdoğan, gerçekten de Anayasanın gereğini mi yerine getiriyor, yoksa kendi muhafazakâr dünya görüşünün bir uzantısı olarak mı bu adımları atıyor?
Bu sorulara yanıt bulmak için en doğru yaklaşım Erdoğanın içki konusundaki tutumuna, kendisinin kayda geçmiş açıklamaları ve kararları, uygulamaları üzerinden bakmak olabilir.
* * *
En baştan şu tespiti yapmalıyız. Özellikle belediyle başkanlığı döneminden yola çıktığımızda, Erdoğanın Anayasanın 58inci maddesini o zamanlarda da sıkça vurguladığını ve aynı zamanda kamusal alan-özel alan olmak üzere ikili bir ayrım yaptığını görüyoruz. Bu çerçevede en önemli icraatı, kamusal alan olarak nitelediği belediye tesislerinde içkiyi yasaklamış olmasıdır. Erdoğan, bu düzenlemelerin muhafazakâr yönlerinin bir ifadesi olduğunu belirtmekten de kaçınmamıştır.
AK Partinin kurulmasından sonraki dönemde bu partiye dönük laiklik tartışmaları çerçevesinde Erdoğanın alkollü içkiler konusundaki tutumu sıkça gündemi işgal etti. Erdoğanın 2002 sonundaki genel seçimden çok önce 13 Şubat 2002 tarihinde yaptığı grup konuşması bu açıdan önemli bir referans niteliği taşıyor. Erdoğan, burada yine kamusal-özel ayrımı yapıyor, Biz özel alana katiyen müdahale etmedik. Kimse belediye başkanlığımda herhangi bir meyhane kapattığımı söyleyemez. Siz özel sektörde, meyhanelerde, restoranlarda istediğiniz gibi kullanın, istediğiniz gibi için ama biz devlet olarak bunu kanunlaştırmışız... diye konuşuyor.
* * *
Önemli bir nokta, AK Parti liderinin içkilerin üzerine Sağlığa zararlıdır ifadesinin konmasını daha o zaman savunmuş olması. Erdoğan, o konuşmasında Sağlığınıza zararlıdır ilkesini de alkollü içkilerin üzerine yapıştıracaksınız diyor. Geçen hafta TBMMde kabul edilen alkollü içkilerle ilgili yasanın 8inci maddesinde bu yönde bir hükmün yer aldığı hatırlandığında, Erdoğanın AK Partinin kuruluş günlerinde kafasına koyduğu bir hedefi tam 12 yıl bekledikten sonra hayata geçirdiğini görüyoruz.
Aynı metnin dikkat çekici bir başka yönü Erdoğanın Bu konuda tedbir alması gereken devlet, yani baba; evlatlarına bu kötü alışkanlıkları getirmemesi için önce kendisini bu noktada alıştırması lazım şeklindeki sözleridir. Burada baba ile devlet kimliklerinin özdeşleştirilmesi altı çizilmesi gereken bir nokta. Evde babanın evlatlar üzerindeki söz hakkı ile devletin toplumun tercihleri üzerinde kendini yetkili görme eğilimi bir anlamda Erdoğanın kimliğinde iç içe geçiyor.
* * *
Erdoğan bu noktada önemli bir çelişkiye de düşüyor. Bir taraftan kamusal-özel ayrımı yapıp, Özelde karışmayız demesine karşılık, zaman zaman kendini tutamayarak içki içilmesine açıkça karşı çıkıyor, evde çocuklarına nasihat eden baba gibi topluma da açıkça içmeyin mesajını veriyor.
Bu yöndeki en kuvvetli mesajı 19 Temmuz 2010 tarihindeki şu sözleridir: Bu işin sulusu da kurusu da zarar. Onun için bunlardan kaçınmamız lazım. Arkadaş bu alkolü siz nereden elde ediyorsunuz? Bu meyvelerden filan elde edilmiyor mu bunlar? Üzümden elde etmiyor musun? Diğer meyvelerde belli oranda yok mu? Var... Onları ye... Vücudun için gerekli olan, yeterli olan, zaten her şey orada var. Ben halkımı seviyorum, onun da sağlıklı yaşam içerisinde olmasını istiyorum.
Erdoğanın 14 Ocak 2011 tarihinde partisinin il başkanları toplantısında sarf ettiği şu sözleri de hoşgörüsüz bir bakışın ifadesi olarak zihinlere kazınmıştır: Sekiz yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Hangisine dedik ki, sen ne kadar viski içiyorsun, şarap içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun? Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar... Erdoğan, daha sonra bu sözlerini stresli bir anında söylediğini ifade ederek, pişman olduğunu ima etmiştir.
Bir de Erdoğanın içkinin az içilmesini tavsiye ettiği durumlar var. Erdoğan, 15 Ekim 2011 tarihinde yeni vergiler nedeniyle içki ve sigaraya gelen zamları savunurken Kardeşim sigarayı içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Ne olacak? diye konuşmuştur.
Görüleceği gibi, Başbakan Erdoğan, bir yandan özel alana müdahale etmediği konusunda güvenceler veriyor ama aynı zamanda Hiç içmeyin, meyve yiyin ya da Az için diyerek sözel düzeyde müdahaleci bir çizgiye kayıyor. sedat ergin / hürriyet
sokaklarda içilmeyecektir diye de ilave edilmeliydi bu yasağa ! ayyaş dolu sokak efenim, toplayıp denize atmalı hepsini.
siyası görüş olarak değilde, insani bir yakarış olarak algılayın. güzelim mahalle barzolarla, keşci serserilerle dolu. hayır birini dövdüm akabinde diğer kokarcalar geliyor bitmiyor mına koduklarım ! yasağh şart !
alkol düzenlemesi olarak da bilinen ve son zamanlarda Türkiye'de yaşayanların rakı sofralarına meze olmuş bir tür yasaktır."Ama alkol alan karısını dövüyor" mu dedi biri? Bunun için olası yan sebeplerden biri olan alkole düzenleme getireceğine, asıl sebebe odaklansan daha mantıklı olmaz mı ey hükümet? kadına şiddet midir asıl mevzun yoksa alkol içenler mi göremeyeceğimizi mi düşünüyorsun?
tekel bayilerinin alkolü müşterilerine hediye etmesi ve müşterilerin bu muameleden memnun kalması nedeniyle tekelci abimize bahşiş bırakmasıyla delinebilecek yasadır.
alkolü sabahtan satın alıp, akşam içmek için akşama kadar rica ile bayiinin dükkanının buzdolabına saklayıp sonradan içerek çözülebilecek bir durumdur.
(edit: bu gün bizim oradaki tekel bayii'sine sordum olmaz dedi **)
dikta rejiminin bir uygulamasıdır. ne içeceğimize kadar karışan bir "şey" var başımızda. yakında saat 22 den sonra sidiğinde 50 promilden fazla alkol bulunan insanlara ceza ödetirlerse kimse şaşırmamalı.
kaçakçılara gün doğduran hede. sigaramız kaçaktı şimdi alkolümüz de kaçak oldu. sahtesi çok çıkıyormuş sıçtık yahu. neyse, kaçak malların dağdaki teröriste gittiğine dair söylentiler var. merak etmeyin, o teröristleri daha iyi doyuran masalar var, bizim boklu cebimize kalmadılar, henüz.