vicdanı kurumuş piçlere ali ismailin annesini gösterin, babasının olduğunu söyleyin. olmadı ölmeden önceki fotoğrafını gösterin. biliyorum tüm bunlar vicdansızlara yetmez, siz ki var oldukça "büyümez ölü çocuklar"
devlet eliyle öldürülen. 19 yaşındaki çocuk. devletin hayallerini bile kaldıramadığı dünya hakkında bir düşüncesi olan bunu dile getirebilen bir adamdı. ne diyeyim öldürdüğümüz insanların kanında boğulun.
Birileri polise taş atarken öldü, olsun demiş. Devlet devlet değil ki vatandaşı vatandaş olsun. işine gelmeyeni öldürür, paralelleştirir, sürer. işte böyle bir devlet bizimkisi.
bomboş bir sokaktan tek başına geçerken, elinde sopalarla bekleyen korkak, şerefsiz, ciğeri beş para etmez muhafazakar kılıklı haysiyetsizlerce darp edilerek öldürülmüştür.
işte muhafazakar vicdanı ve ahlakı böyle bir şey. tek başına sokakta yürüyen (kendisine saldırmayan, eylem yapmayan, slogan atmayan) 19 yaşında bir çocuğa elinde sopalarla 5-6 kişi saldırıp öldürene kadar dövmek, sonra da "ohh iyi olmuş zaten inançsızmış" diye sevinmek bunların ahlakı!
mısır'da da aynı bok, suriye'de de, türkiye'de de, israil'de ve abd'de de. bu yavşak muhafazakar pislikler yer yüzünden silinip atılmadığı sürece dünya yaşanır bir yer olamayacak.
kendi analarının, babalarının, kardeşlerinin başına aynı şey gelirse bir gün, bir kaç şerefsiz toplanıp bunları darpederse ne hale gelecekler, o pis dinci suratları ne hale gelecek merak ediyorum. bunlara beddua etmek bile gereksiz, allah belalarını vermiş zaten...
19 yaşında hayata veda etmek zorunda bırakılmış bir fidan. insan ne ile yaşar? umut ile, düş ile, merhamet ile, vicdan ile yaşar. bu çocuk benim vicdanım. belki yaşlarımız yakın diye, belki başka bir sebepten. içim sızlıyor alim. yüzüne baktıkça, abinin yazdıklarını okudukça içim kanıyor. insan tanımadığı bir insana bu denli ağlar mı? gözlerimizin önünde katlettiler seni alim. gözlerimizin önünde katillerin elini kolunu sallayarak dolaştı. sen gözlerimizin önünde yitip gittin. sen bizim vicdanımızsın. sen bizim bitmeyecek olan türkümüzsün. sen bizim özgürlüğümüzsün. bugün keşke senin için adalet istemek yerine bizzat seni isteyebilseydik. bir kez olsun karşımızda dursaydın. o güzel bakışlarınla yüreğimize işleseydin canım kardeşim. insan tanımadığı birine kardeşim der mi? der alim der. biliyorum ki zamanı gelecek senin ruhunla özgürlük türküleri söyleyeceğiz meydanlarda. rahat uyu kardeşim, bari yattığın yerde rahat uyu. vicdanımız, özgürlüğümüz, alimiz, kardeşimiz, sevdalımız. rahat uyu. kardeşlerin, yoldaşların hep burada. belki başka bir yerde, başka bir zamanda karşılaşırız be alim. rahat uyu.
kardeşim, öldürüldün ve ne zaman bir resmine baksam tüylerim diken diken oluyor gözlerim yaşarıyor.
arkandan hakaret edenler var, o kadar çok seviniyorum ki okudukça yazdıklarını. bunlar gibi orospu evlatları umarım hiçbir zaman senin hakkında süper adam yazmazlar. umarım hiç bir zaman bunların iyi olarak bahsedeceği bir adam olmam.
sen korkmadın, onlar korkuyorlar, allahlarından tayyiplerinden ama en çok da insanlıktan barıştan kardeşlikten sevgiden korkuyorlar. hem de it gibi korkuyorlar. ondan güçlünün yanında memeye koşan enikler gibi vikvik ederek bekleşiyorlar.
korkusuz, gururlu ve cani insanlarca katledilmiş kardeşimizdir. Bu şiir sana kardeşim:
Kömürden elmasa varmak için çıktığım yolda
elmastan yola çıktığımı unutmadım:
Yangınsa sonumda yazılan,
orada yazacağım an gelmeli de.
Birer kıvılcım olsun harflerim,
her kelimemi yalım dili taşısın - öyle bir ateş ki
içinde içimde tutuşmuş bir karanlıktan kana kanaya içsin herkes istedim.
gezi'nin buruk yüzüdür. hani diyorlar ya 10 yıl sonra gezi hatırlanmayacak diye, 30 yıl sonra bile kendisinin fotosuna bakınca duygulanacak milyonlarca insan var işte bu ülkede.
bugün güvenlik nedeniyle kayseri'de davası görülen, yaklaşık 2 bin polis, 2 TOMA ve bir polis helikopterinin görevlendirildiği, 19 yaşında devlet elinde ölen, davasında sanık avukatlarından birinin uyuduğu, ülkemizde adaletin mışıl mışıl uyuduğunu bir kez daha gözümüze sokmalarını sağlayan genç.
bu topraklardan nice yiğitler, onurlu insanlar, devrimciler geçti... ama senin gidişin en çok koyan oldu bana. neden bilmiyorum... o kalleşçe vurulduğun güne kadar adını da duymamıştım.
şimdi ne zaman insanın taaa şurasına işleyen gözlerini görsem, burnumun direği sızlar. seninle ilgili haberleri, yazıları okuyamaz oldum.
"hesabını soracağız..!!" gibi hamasi laflar etmek istemiyorum. soramıyoruz çünkü... bu yüzden mutsuzuz sürekli. deniz'in, erdal'ın, hrant'ın da hesabını soramadık. ama unutmadıkta. sana veripte tutabileceğim tek söz şu olur sadece:
ne diyeyim ali sana, dövülerek oldurulmek pisi pisine serefsizler alcaklar. provakotorlerin hayalperest solcularin da a.ina koyayim. polisle catismak ne amina koyim devletle catismak ne. bu cocuklarin kanina iktidar ne kadar girdiyse bu serefsizlerde o kadar girdi. ben yaptigi pisligi el ele verip toplayan gencleri istiyorum. tarihten okudugu devrimlerin hayalleriyle hukumeti dusurebilecegini sanan salaklari hainleri degil. bizi dinimize milliyetimize takimimiza gore param parca ettikleri su gundenlerde kardes olabilmistik. demegoji yapan sagcilari siktiret sabit fikirli onlar sen anla beni esitlikci kardesim siddetten siyril siyril ki halkta arkanda durabilsin. su militanlari atin aranizdan artik.