iyi ki yazacaklarım karşısında eksi oylattıracaksın bu entry'yi.
iyi ki fenerbahçeli dediğim oyun kurucu.
iyi ki biz her maç onu heyecanla izlerken, rakip takım taraftarları onun ayaklarına korkuyla bakıyor.
iyi ki bazı kesim taraftarları, medyayı ve fenerbahçe düşmanlarını dinlemeyip, hiç bir yere gitmiyorum dedi.
iyi ki fenerbahçe'nin türkiye ligi'ndeki tüm rakiplerinin, onun mevkiinde oynayan bir futbolcu transfer ettiklerinde "alex'ten iyisini aldık" *** sözlerini bize duyurabiliyor.
iyi ki fenerbahçe'yi seviyor, bizden biri gibi davranıyor takımı için.
seviyorum lan ben bu adamı.
ilk geldiği sezon daha çok topla oynamayı seven,şık çalımlar atan bir oyun sergilerken ilerleyen sezonlarda türkiye liginin, klas futbolculara ilişkin gerçeği öğrenmiş (tekme,sakatlamaya yönelik fauller...vs)ve artık çalımdan çok verkaçlarla adam eksiltme yoluna giden kaptanımız.fenerbahçe oyun sisteminin en önemli futbolcusu.
maç içerisinde neredeyse sadece skor değiştiğinde adını duyabildiğiniz futbolcu. brezilya'da bu özelliği nedeniyle kendisine uyurgezer dahi takma adı verilmiştir.
oyun tarzı itibariyle "çakal" futbolculardan, golün adeta kokusunu alıyor. kişisel fikrim, fenerbahçenin çok çok uzun yıllardır yaptığı tek iyi transferdir.
ayrıca o kadar karakter sahibi bir çocuktur ki, tuncay ayrıldıktan sonra boşta kalan 10 numaralı formayı, anasının ak sütü gibi haketmesine rağmen ''benim 20 numaralı formamı satın alan insanlar var'' diyerek giymemiştir.
futbolu her geçen gün daha da olgunlaşan, kaptanlığın gereklerini harfiyen yerine getiren, hayatı güzelleştiren adamlardan. bir türk takımında bir brezilyalı olarak kaptanlık görevini yapmakta buna karşılık takım arkadaşlarının hepsine eşit mesafede yaklaşmaktadır. takımdaki en iyi arkadaşı semih şentürk'tür. hatta brezilya da bir klübe semih'i önermişti. inkar edilemez ki takımına yaptığı katkı açısından avrupa'nın en başarılı futbolcularından birisidir. brezilya milli takımında ise en büyük şanssızlığı mevkisinde kaka ve ronaldinho gibi dünyanın en büyük iki futbolcusunun olmasıdır. zaten rıdvan dilmen'de onun için ''eğer alex'in fizik gücü biraz daha yüksek olsaydı onu lig tv de değil ntv de seyredebilirdik'' demiştir.
fenerbahçe forması giyen kaliteli futbolcu. ince bilekleriyle futbolu yürekten sevenlere şov sunan brezilyalı. şuursuzca futbolu sevmeyen, futbola gerçekten gönül verenlerin zevkle izlediği isim.
sürekli hagi ile kıyaslanıyor. hagi, galatasaray forması giydiği dönemde galatasaray' ın iki avrupa kupasını müzesine getirmesinde büyük rol oynadı. alex ise henüz aynı başarıyı gösteremedi. ağzından tükürükler saçarak futbol tartışmalarına girmeyen her türk, alex de souza' nın sevilla ağlarına bırakacağı golleri bekliyor, fenerbahçe' nin avrupa başarısında artık alex' in sazı eline almasını istiyor.
inşallah alex gollerini avrupa arenasında atar, mateja kezman ve semih şentürk' e yapacağı asistlerle aynı hagi gibi, bir türk takımının avrupa kupalarında zirveye yol almasını sağlar. önce bir türk, ardından bir galatasaraylı olarak çok sevinirim.
fatih altayli'nin kendisi hakkinda turkiye'ye gelmeden once 'kandirmayin fenerbahcelileri alex turkiye'ye gelmez' temali yazisina $u linkten goz atilabilir;
gelen her yeni transferin onunla karşılaştırılmasından bile bu adamın türkiyedeki hakimiyetini görebiliriz. fenerbahçenin, takımım* üzerindeki son yıllardaki ezici üstünlüğünün baş sorumlusu.
ille de karalanmaya çalışan türkiye'nin en iyi ortasaha ve gole dönük oyuncusu. ulan adama kornerden asist olmaz zarttır zurttur diye bok atmaya çalışacağınıza, geçen senenin gol kralı kim olmuş açıp da bakıverin bi diyorum. hassiktir unutmuşum, gollerinden 9'unu kornerden attığına göre gol kralı da başka bir futbolcu olmalıydı!
bu adamla ilk cm'de tanışmıştım. amlc oynayan, genelde sol kanatta kullandığım bir topçuydu. her sene mutlaka 15 gol-25 asist ortalamasını tutturdu. sonra ilk defa 2003 yılındaki konfederasyonlar kupası'nda türkiye-brezilya maçında çıplak gözle seyrettim. 2-2 biten bu maçta brezilya'nın 2. golünü atmıştı. hakkaten cm'nin dediği kadar varmış demiştim. sonra fenerbahçe'ye transfer olduğu söylendi. inanamadım. "yok lan olur mu öyle şey?" dedim. ama olmuştu ve fenerbahçe belki de son 20 yılda yaptığı en iyi transferi gerçekleştirmişti.
bu adamı hala küçümseyenler var bir de. yahu alex'in yaptığı işin yarısını yapan bir adamı hangi takım istemez? sakatlık nedir bilmez, bencillik nedir bilmez, efendidir, takımı toparlar, macera aramaz, yalnız ama yalnız işini yapar. beşiktaşlıyım ama bu adamı türkiye'ye getiren fenerbahçe yönetimini(başta nefret ettiğim aziz yıldırım olmak üzere) tebrik ediyorum. bu adam hagi sonrası türkiye'ye gelmiş en faydalı, en verimli transferdir. kabul etmek gerekir. zira rakamlar ortadadır.
31 maçta 14 gol 26 asist yapabilmiş bir futbolcu. 26'sı kornerden olsa bile saygı sebebi. alex abartılmasında amigo rambo mu abartılsın. dünya futbolunun hagi ile beraber türkiye liglerine bir lütfudur alex. türkiye liglerinde 106 maç oynayıp 62 gol 57 asist yapmış başka bir futbolcu yok. yani bu denli domine etmiş bir futbolcu yok. buna hagi'de dahil. avrupa'da yaptığı işleri istatistik olarak yazmıyorum çünkü cska maçında takımı tek başına ipten alışıyla istatistik kavramınında anlamsız olduğunu gösterdi.
çok iyi asistler yapabilen bir futbolcu. ama ülkemizde kornerlerin bile asist sayıldığını düşünürsek çok fazla asist yapan bir futbolcu değildir. ama çok iyi ve fazla sayıda asist yaptığı doğrudur. dünyanın en bilinmeyen yerlerinde bile kornerler asist olarak değer kazanmaz. ama alex türkiye nin en iyi kornerner atan oyuncusu olduğundan (ki dünyanın en iyilerinden biridir bana kalırsa) fenerbahçe medyası tarafından kornerleri de asist olarak saymaya başladık. hayırlı olsun diyorum dünya futbolu adına.
abartmayı seven bir ülke olarak başarılar diliyorum spor medyamıza.
yıllardır bunu söyleyenlere itiraz etmeme rağmen kabul etmeliyim ki "tartışmasız türkiyenin en iyi ofansif ortasaha oyuncusu" olan fenerbahçeli futbolcu.
alex'e yöneltilen eleştirilere bir beşiktaşlı gözüyle cevap vermek istiyorum müsadenizle;
1. alex büyük maçlarda oynayamıyor: türkiye'de sadece ligi baz alırsak büyük bir takım toplam 6 tane büyük maç oynuyor. yani derbiler ve yılın süpriz takımıyla yapılan maçlar. geriye 28 maç kalır. bunları kazandıran futbolcu 28x3=84 puan kazandırır takımına ki bu da şampiyon olmaya yeter. bana uyar şahsen, derbileri kaybedelim ama şampiyon olalım. ayrıca bu sezon alex şampiyonlar ligi'nde oynadığı futbolla büyük maçlarda da oynayabileceğini gösterdi.
2.alex'i ayakta tutan aurelio'nun iyi oyunu: evet aurelio mükemmel bir ön libero ve hatta türkiye standartlarının üzerinde. ancak onun işi bu. yani ortasahayı rahatlatıp takımın yaratıcı oyuncularına alan yaratmak ve hatta zaman zaman atakları başlatmak. eğer alex'i bu şekilde eleştiriyorsanız o zaman kaka'yı ayakta tutan pirlo, rosicky'yi ayakta tutan fabregas, raul'u ayakta tutan da gago gibi saçma bir paradigma ortaya çıkar.
3.alex istikrarsız: yuh yani yuh. bir ortasaha oyuncusu hem gol hem de asist krallığında ortalığı dağıtabiliyorsa nasıl istikrarsız olur?
bunlar benim aklıma gelenler. bugüne kadar alex hakkında iyi konuşmamamın sebebi de onu kıskanıyor olmamdır ayrıca.
