ayıp ulan. bu adam takımın tüm kötü gününde yanında değil miydi? aziz yıldırım hapisteyken yanında değil miydi? takımın tek yürek olmasında payı yok muydu? hepsini geçtik, insanlığıyla hepimize ders verecek kadar bu ülkeyi sahiplenmiş, bizden birisi olmuş bir kişi... sadece biz değil, tüm rakiplerin sevdiği, saydığı çok az sayıdaki adam, adam gibi adam...
yazıklar olsun aziz yıldırım. alex'e yapılan bu aleni haksızlık ve hatta terbiyesizlikle taraftarları küstürdün. alex, fenerden büyük değil ama senden çok daha büyük. bugün o giderken sen küçüldün, küçüldün, gözlerden ve gönüllerden kayboldun gittin...
bari iki hafta önce dikilen heykelinin hatrına ara transfer dönemine kadar takımda kalsaydı dediğim adam. ne salak bir yönetimdir lan bu. günah keçisi olarak bu adamı seçtiler.
not: koyu bursasporluyum.
not 2:bu gün bu başlığa entry girmeyenleri sikiyorlarmış.
Sen gitmeseydin de şampiyonluk, kupa yüzü görmeseydik. Çocuklarını bizim için öp büyük kaptan onlara hala Türkiye'de bir evlerinin olduğunu hep hatırlat.
15 yılda futboldan soğutulmuş milyonlarca taraftar. yazıklar olsun. böyle olmamalıydı, defalarca kez ağlamıştır bu taraftar ama bu kez olmadı, sadece boğazda bir yumruk var, diğer taraftarların bile yutkunamadığı, kabullenemediği.
sana yazdığım 10. entry'm bu alex. 10 numara sensin benim için, biliyorum bu orospu çocukları senin forma numaranı hemen devre arasında birisine verecekler.
seninle tekrar buluşmadan değil bu başlığa entry yazmak, uğramayacağım bile.
teşekkürler büyük kaptan, bu ülkeye kazandırdıkların için, insanlığın, adamlığın için. yolun açık olsun, elbet bir gün tekrar kesişecek o yol...
1 adam vardı 10 numara giyerdi 12 numara onu cok severdi 01.10.12 Yolun açık olsun büyük Kaptan 10 numara artık öksüz ve yetim... seni unutmayacağız...
bu kez golleriyle değil de gidişiyle ağlatandır. bu konuyla ilgili düşüncelerimi belirtmek, içimi dökmek istedim. haliyle duygu yoğunluğu yüksek bir yazı oldu.
Fatih Altaylı "Kandırmayın Fenerbahçelileri" başlığıyla yazısını yazdığında tanımıyordum onu çok fazla ama bu yazıyı okuyunca 'tamam' dedim, 'bu sefer tamam'. Yıllar geçti, benim gibi düşünenler hiç yanılmadı. Zaten aksini düşünenler de pek çıkmadıya neyse. Bugüne bakıyorum da; "Kandırmayın Fenerbahçelileri"den nerelere geldik? Bütün stadyum Alex'i yuhlarken taraftarı karşısına alarak Alex'i ayakta alkışlayan ve bizleri utandıran Aziz Yıldırım, başkanlığının belki de en kolay ve kısa kontrat görüşmesini yaptı ve Alex kulüpten ayrıldı.
Kaptan bir tweet attı, sonrasında taraftara güvendi ve hatasından dönmedi ve iş bu noktaya vardı. Kendisinden beklenen ve sürekli gördüğümüz olgunluğun yarısını bile gösteremedi ve tabir-i caizse 'kendi kendini' kadro dışı bıraktı. Oysa sadece yetkisini kullanarak maçlarda tercihini Alex'ten yana kullanmayan -hatalıdır değildir, ayrı mesele- ve bu nedenle çok eleştirilen Aykut Kocaman heykel açılışına giderek çok büyük bir adım atmıştı. Biz 'olay kapandı' derken iş nerelere geldi? Neyse, amacım suçlu aramak değil. Suçlu aramak ve bulmak çok kolay. Hangisini tutsan diğerine sövmek de kolay.
Alex'in gidişi bizler için çok ani olsa da anlaşılan Alex cephesinde durum hiç de öyle değilmiş. Yeni kontrat isteyince ve bu olmayınca çocuklarının okul kayıtlarını yarı yıla kadar yaptırmış. Zaten gereğinden fazla futbolu bırakmak istediği takımı söylediğini de, teklifler aldığını ve görüştüğünü de kendisinden biliyoruz. Yani anlıyoruz ki bu ayrılık onun planları arasında, ihtimalleri dahilindeymiş aslında. Bana kalırsa büyük oranda gitmek istedi ve gitti. Kriz büyüdükçe başkanın söylemlerinden de bu ayrılığın yaklaştığı anlaşılıyordu da söylemesi zor geliyordu işte. Zaten Fenerbahçe değil midir hep fırtınalardan kurtulup meltemlerde savrulan?
Taraftar olarak "ne yardan geçeriz ne serden" dedik ama bazılarımız yardan bazılarımız serden çok kolay geçtik. Zaten en acı olanı da iki efsane arasında seçim yapmak zorunda kalmak, sanki başka bir ihtimal yokmuş gibi. Hangisine kızacak olsam diğeri daha suçlu, hangisini haklı bulacak olsam diğeri daha haklı. Bir yerde de cezaevinde kısıtlı şartlar altında hazırlanan yönetim listesinin sıkıntıları bunlar. Umarım ucu Aziz Yıldırım'a ve Aykut Kocaman'a gitmez; giderse de sanırım çoğumuzu üzmez bu kadar.
Türk futbolunun her takımının efsanelerle ayrılıkları hep problemli, hep üzücü olmuştur. Nouma, Hooijdonk, Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Tuncay... Ama Alex'in gidişi üzücü falan değildir; kahredicidir, sayfalarca yazı da yazsan kelime bulunamayan cümle kurulamayandır. Az Alkmaar maçında Alex'i yuhlayan bir pespaye olarak o an ne kadar utandıysam ve kahrolduysam, stadyumda bulunarak iki şampiyonluk kaybettiğimizde de en az o kadar kahroldum. Ama onlar bile bu kadar kahretmemişti. Şimdi sistem, taktik, puanlar kimlere lazımsa onların olsun. Kızgınlığımdan ve desteklemediğimden değil; sadece futbol denen bu oyunu artık bu kadar önemsemek içimden gelmez. En azından bir süre.
Aykut Kocaman sudan sebeplerle bu takımdan gönderildiğinde benim yaşım sekizdi ve çocuk aklımla babamın göz yaşlarına pek anlam verememiştim. Sonrasındaysa Fenerbahçe için her ağlayışımda babamı anlayabildiğimi düşünmüştüm. Hayır ama daha yeni anlıyorum babamı, göz yaşı bile farklı akıyor sanki.
1 yaşındaki yeğenime 'amca'dan önce 'Alex' dedirtmeye çalıştığım şu günlerde hep de hayal kuruyorum; "ilerde bir oğlum olsa da maçlara gitsek, ona Fenerbahçe'yi anlatsam diye". Oğlum olursa ve bana yıllar sonra sorarsa "Baba Alex Kim?" diye, ancak bugüne kadar olan kısmı anlatabilirim. Gerisi çıkmaz ağzımdan, boğazım düğümlenir. Çünkü hiçbir gün ve hiçbir günün 19:07'si bu kadar acıtmadı ve acıtamaz.
Kulübe de nacizane önerim; 'Alex'in Köşesi'nin adı resmiyette de 'Alex Tribünü' olsun. Gerçi olsa ne olmasa ne bu saatten sonra. Heykel meselesini de popülizmle daha fazla bu konuyla bağdaştırmamak lazım. Heykeli taraftar tamamen kendi girişimleriyle yaptırdı ve zaten yönetimin çok da dahil olmadığı ve onaylamadığı bir süreçti. Ayrıca 3 ayın değil, 8 yılın simgesiydi.
Neyse...
Hani televizyon programlarının bir klişesi vardır ya: "Arkadaşları alkışlarla yerlerine uğurluyoruz" şeklinde. işte şimdi tam zamanı, tam yeri: "Arkadaşı alkışlarla yerine uğurlayalım."
Alex De Souza türk futbol tarihine giren bir efsanedir. artık ne olursa olsun önemli değil. bizim için Aykut Kocaman'dan, Aziz Yıldırım'dan daha çok önemlidir bunu söylemeye gerek yok. Söylemek istediğim tek şey var o da Alex De souza'ya yapılanlar ile kendi çapında eğlenen rakip takım ergenlerine söylenecek söz yok.
gidişi bana lavinia şiirini hatırlatan adamdır. ama artık yaşlanmıştı kendisi de yedek kalmayı kabullenmeliydi bu del piero'ya da oldu başka oyunculara da denebilir yine de böyle gitmemeliydi. Kendisini ben en çok süper final son maçında ağlarken fatih terim'in yanaklarını tutup teselli ettiği sahneyle hatırlayacağım(galatasaraylıyım).
ne diyebilirim ki diyecek çok şey var yapacak bir şey yok. ben her şeyden önce vefaya inanırım bir insanda vefa yoksa hayvandan farkıda yoktur. bana göre adam öldürmek en büyük günah değildir anlık şeytan beynine girer ve yaparsın, bana göre en büyük günah nankörlüktür. bende ağladım elbette kolumuzun altında sakladığımız bir jokerdi o bizim için. yenildiğimiz dakikalarda, zamanın biteceği anlarda hep beklentimiz vardı alexten başka kimden olabilirdi ki. ya o türk insanından daha beyefendi kişiliği, spor ahlakı, aile yaşamına ne demeli. bu adam 3000.ci golu sonrası ona verilen primi mehmetçik vakfına bağışlayacak kadar yüreklidir. içimizden biridir o brezilyalı falan değildir. zaten o yüzden herkes tarafından sevilir ki rakip takımların canını yakmasına rağmen. kazanmayı bilir ama daha önemlisi kaybetmeyide bilecek kadar olgundur, tebrik eder rakibini, kötüydük olmadı der..
içimde büyük bir yangın var. uğurlamaya bende gideceğim vefalı fenerbahçeliler gibi. fenerbahçenin ise bu egoist iki isimden kurtulması için yenilmesini isteyeceğim her maçında. fenerbahçeliliğim sorgulanmaz ancak bu kadar kötü ahlaklı, kişiliksiz bir yönetim tarafından idare ediliyorsak protesto zamanı gelmiştir. umarım içeri tıkarlar azizi umarım ali koç olur başkan.
güle güle büyük kaptan. sen hep yaşayacaksın gönlümüzde hep lafın açılacak her fenerbahçe deyişimizde. bekleyeceğiz muhteşem dönüşünü. uğurlar olsun..
--spoiler--
biraz sonra uçağa bineceğim. o dakikadan sonra, brezilya size uzak, türkiye bana yakın olacak. evet, birazdan peronda yavaş adımlarla yürüyeceğim. önce arkama bakmak istemeyeceğim, gözlerimle savaşacağım. çok kısa sürecek. ilk adımda yenileceğim. başımı arkaya çevirdiğimde milyonları görmek, milyonlarca sevgiyi bırakıp gitmek zor olacak, olmalı.
dianneya sesleneceğim çok kısık sesle. bak diyeceğim, bak neleri bırakıyoruz diannea gülümseyecek bana. sıcak bir öpücük kondurabilir o anda, belki hiçbir şey yapmaz. öylece beklerim ben yine. bu aşkı ona söylemezsem, buradan nasıl giderim. sonra kızlarımı kucağıma alacağım, bavulumu bırakıp. onlar ağlayacaklar. seviyorlarsa babamı bu kadar, neden gidiyoruz? diyecekler susacağız eşimle. cevap veremeyeceğiz. kızacağız kendimize.
bir el yükselecek başımdan yukarı. hüzün kokacak baştan sonra. o el hiç inmek istemeyecek. hep veda sürsün, gitmek anlamını yitirsin ve unutalım bu terkedişi dileyecek. arkamı o bayrağa dönmek olacak en zoru. eli yere indirdiğimde, hızlıca hareket etmeliyim. birkaç saniye daha beklersem, önce kızlarımı salacağım geriye. sonra biz yürüyeceğiz fenerbahçeye içimden sayacağım tek tek. ve o an da ayaklarımı çok şık bir hareketle uçağa doğru çevireceğim. dayanamacağım. çökmek isteyecek dizlerim. karıma tutunacağım, kızlarıma dua edeceğim
arkadaki şarkıları bırakmak en zoru, en acı vereni bu olacak. duymak isteyip, bekleyemeyeceğim mesela. her haftasonu sevemeyeceğim tekrardan. şükrü saraçoğlunda gol sevinci yaşamaktan öte, bir taraftarı dünyanın en mutlu insanı yapamayacağım üzülüyorum. kapılar açılacak birazdan. beklemekte fayda var az daha.
birkaç sene kaldı bu sahneyi yaşatmaya size. duygularımı tahmin edemezsin büyük fenerbahçe taraftarı. sizden ayrılmayı düşünmek, aile fertlerinden birini kaybetmek gibi olacak, olmalı.
ama daha var, o şık hareketi yapmaya daha süre, o ellerin kaldıracağı kupalar var.
Sessiz sedasız uçup gitti alex de souza!.. Ardında koca bir boşluk bırakarak.. Boşluk diyorum çünkü bizim toplumda iyi bir örneği çoğaltma, büyütme geleneği yoktur.. aksine iyi örneği ne kadar bozarsak, yozlaştırırsak o kadar rahat ederiz . . . Bu da bizim ulvi bir amacımız!..
Türkiye'de, özellikle fenerbahçede kaptan alex olmak zor iştir..
Ortalama 300 bilemedin 400 kelime ile konuşup anlaşabilen bir topluma "sevgi, saygı, şefkat, iyilik" gibi soyut kavramlarla ulaşmak zordur!..
bundandır ki hayatımız siyah ve beyaza göre tasarlanmıştır Gri tonların dişe dokunur bir değeri yoktur, çünkü ya siyah ya da beyazdır.
Ve bir devir kapandı..
üç kez sözleşme uzattı.. iki kez gol kralı oldu.. üç lig şampiyonluğu gördü.. bu takım öyle veya böle alexsiz oynamaya alışmalı, dünyada böle bir takım düzeni yok!.. ama 8 sene emek vermiş bir yıldızın gidişi böyle olmamalıydı..
Faydalı mı?.. zararlı mı?.. tartışılır!.. ama iddia ediyorum; messi de gelse sorun çözülmez!.. en azından bu teknik heyetle...
futbol garip bir oyundur. hele türkiye gibi garip insanlar ülkesinde daha da gariptir.
şahsi fikrimce hakan şükür, alex vb adamlar ''aga sıkıldım artık bırakayım'' diyene kadar futbol oynamalıdır, takımları da ''eyvallah'' demelidir. niye mi? çünkü bu adamlar efsanedir kim ne derse desin. hakan şükür bu ülkenin en büyük golcüsüdür, alex ise son dönem fenerbahçe başarılarının en büyük mimarıdır, türkiye'nin gördüğü en iyi yabancıdır hagi ile birlikte. ryan giggs'e kim ''git artık'' diyor? paul scholes 37 yaşında ''sen bize lazımsın'' denildiği için futbola geri dönmedi mi? paolo maldini kovalandığı için mi futbolu bıraktı 40 yaşında? nedir bu türkiye'de ''35 yaşına geldin bırak futbolu'' geyiği. karşında mustafa sarp, selçuk şahin yok lan, alex var, hakan şükür var.
peki n'oldu bu adamlara. ikisi de ''oynamak istiyorum'' diye isyan ettiği için kovuldu. lan amk oynamak isteyen adamdan ne zarar gelir. adam 35 yaşında ama hala futbol oynayabilmek için çırpınıyor. sense bu adamları kovuyosun. bu kadar saçma bir şey olabilir mi aga?
bu adamların tabii ki maddi bir getirisi de var, oynasalar bedavaya oynamayacaklar ama bu mudur dert? senin takımında semih şentürk adında 10 senede 15 maç oynamış bir futbolcu var. kaç para kazanıyor bu herif? en az 1.500.000 euro. alex bu adamdan daha mı az hak ediyor kazanacağı paraları? bu adam henri bienvenu'nün bile yedeği, düşün lan artık.
alex 4 senedir fenerbahçe'nin en çok gol atan oyuncusu, ki her sene santrafor transferine milyon eurolar harcanmasına rağmen. bu adam mı battı size, şişkin egolarınıza, beceriksiz yönetiminize?
bu adama yapılanları unutan, üstünü örtmeye çalışan Fenerbahçeli değildir, net.
bu adamın gidişi böyle mi olacaktı ?
bu adamı bu şekilde gönderenler, buna en ufak dahi katkısı olanlar Fenerbahçe Taraftarı sizi asla hiç bir zaman affetmeyip unutmayacak ve hesabını soracaktır.
başarılarından çok gönderilme şekli ile hatırlanacak, yapılan ayıbın fenerbahçe tarihinde kara bir leke olarak hatırlanacağı büyük futbolcu.
efsanedir değildir tartışmalarına girmeye gerek yok. tartışmasız çok iyi futbolcuydu. oyunda olduğu sürece takımın performansının arttığı, oyunda olmadığı zamanlarda takımın performansının azaldığı istatistiklerle ortadadır.
heykelinin dikilmesi taraftarın gönlündeki yerinin simgesidir. bu adam fenerbahçe ile özdeşleşmiştir. takımdan gönderilme şekli aziz yıldırım ile aykut kocaman ın ayıbıdır, fenerbahçe nin değil.
alex siz maç kazanılamaması eğer büyük bir sorunsa alırsın yerine onun gibi bir futbolcuyu, adam takıma alışana kadar kulübede oturtursun. bu kadar sevilen bir oyuncuyu ne sebepten olursa olsun sezon ortasında göndermek yerine sezon bitiminde gönderilmesi daha yakışık alırdı. bu işin böyle yapılmasının sebebini çok düşünmeye gerek yok. aziz başkan kendini fenerbahçeden de, taraftardan da, taraftarın gönlündeki futbolcudan da üstün görüyor. fenerbahçe cumhuriyeti diyor ya fenerbahçeli arkadaşlar, o işte aziz başkan cumhuriyeti olmuş haberiniz yok. bu adamı hala savunanlar ve sevenler var ya anlamıyorum.
geç alınmış bir kararla gönderilmiş futbolcu. ki karakterli diye sayıklayanlar aykut'a "kıskanç" dedikten ve bu haber yapıldıktan sonra ben öyle demedim deyip basına bok atan bu adamı övüyorlar. ha takımdaysa oynamalıdır çünkü yerine koyabileceğin daha iyi oyuncun yok ama takımda en başta düşünmüyorsan göndermelisin.