affedilmez ve insanı mutsuzluk kelimesinin en aşk acısı kıvamındaki karanlığıyla tanıştıran mutsuzluk nedeni.
sevdiğin güvendiğin insanın gerçekten nasıl bir insan olduğunu görmek.
hayal kırıklığı, tek kelimeyle mutsuzluk. fazlası değil esasında. mutsuzluk o kadar.
aşktan soğutur. yinede bir deneyimdir. yaşarsın ağlarsın ve unutursun sonunda.
aldatılmak denildimi akla gelen ilk şeylerden biridir aşk, sevginin ve saygının bittiği, aşkın son bulduğu yerde belirir. Halbuki aldatılmak sadece aşkla sınırlanmamalıdır.
ulan varya çıkıp yanıyorum diye bağirasım var,öğlen 2 den beri uyuyorum anca aydım,lan bunlar babadan oğla nesil herhalde amına kodum.. (bkz: doğuş) insanı feleğinden şaşırtır.
birine güvenirsiniz, onu deli gibi seversiniz hatta hayatınızı onunla geçirmeye hazırsınızdır ama birden bu lanet kelime ile karşı karşıya kalırsınız işte o an hayata bakışınız insanlara bakışınız değişir.
eğer gerçekten karşınızdaki kişi sevgiliniz ise, (sevgili sevmekten gelir yani sevgili olmak için sevmek gerekir günümüzdeki çıkar ilişkilerinden bahsemiyorum) sizi asla aldatmaz. sizi aldatıyorsa zaten sevgiliniz olmamıştır o kişi.
aldatıldığı gün sözlüğe kafa dağıtmak için giren yazarın o gün gördüğü başlıkların çoğunun aldatmayla ilgili olduğunu gören ben gelmişe geçmişe sövmek gibi bişey ya.
sevgiliyi terk etme sebeplerinden biri olduğu söylenmiş. meğer toplum ne kadar çağdaş, ne kadar anlayışlı, ne kadar naifmiş. bence direk cinayet sebebi, bağırsakları deşme, efendime söyleyeyim penisi küp küp doğrama sebebidir. hadi iyi günündesindir, en fazla canını bağışlayıp hayatını zindan edersin falan ama daha aşağısı kurtarmaz. yok olacak iş değil.
Aldatılan kişi ne yaparsa yapsın bunun önüne geçemiyormuş. Deli gibi çok seversin, dünyaları ona verirsin, yemezsin yedirirsin yine de aldatılmanın önüne geçemezsin. Aldatılmak sadece bedenen yapılan bir eylem değildir. Aklında, fikrinde, kalbinde neresinde olursa olsun aldatılmış sayılır.
hangi yaşta, kimin tarafından, kiminle ve en önemlisi hayatındaki değeriyle oranlandığında tepkimenin sonucu her daim değişir.
etkenler: e
tepkime : t
e:çok aşığım, 22 yaşındayım, bir rusla tatilde aldatıldım.
t : ayrılmam ama beynini ....
e:seviyorum 26 yaşındayım, itiraf etti.
t :neden olduğunu sorgularım.
e:30 yaşındayım sevgi var ama mantıkla başlamış aldatılmışım.
t : ona aşık olup olmadığını öğrenirim.
e: 35 yaşındayım hamileyim.
t : aldatılmamak için eve escort cağırabilirim.
e:40 yaşındayım çocuğumuz var aldatıldım.
t 1:boşanırım. özgüvenim yüksek.
t 2:boşanmam. ona dünyayı zehir ederim.
t:3:boşanamam. kendi başıma yaşayacak kadar yeterli değilim.
birde erkek gözüyle bakılırsa;
hangi yaşta olursa olsun tepki tektir. aldatan sevgilinin adı değil tabiri vardır. (bkz: orospu olmak). lakin davranış 2 tiptir.
birincisi; hiç kimse kendi hayatımdan değerli değil derse hikayenin kahramanı tabirle anlatılır.
ikincisinde; tepki öldürmektir. buda hikayenin kahramanını aldatandan alır aldatılan yapar.
aldatan kendi aldanır bıdısı bıdı diil aslında.. gerçek..
ben birine diyelim söz veriyorum diyorum ki , ben seni sevicem.. ömür boyu..
boktan bi laf.. yarın nolucağını bilmeden nası söz veriyosun ? en güzeli aktüel güncel duyguları söylemek.. misal seni şu an seviyorum.. ilerde de severmişim gibi geliyo gibi..
ama noluyo yetmiyo.. insan geleceği görürmüş gibi bi sürü laf sölüyo..
bi adam düşünelim , kıza seni seviyorum diyo.. beraberler sevgililer filan.. sonra gidiyo başkasıyla sikişiyo..
burda lafı söyleyen aktif olan taraf adam.. yaptığı hareketle kendi dediği lafı yalanlıyo.. yani kendi sözünün değerini azaltıyo.. bundan ötürü vicdan azabı çeker insan aldatınca..
aldatılınca otomatik bi nefret ve kzıgınlıkla belki acı kapanır.. çünkü 100 birim hissimiz varsa aldatılınca 70i kızgınlık olur 20si nefret 10u acı.. ama aldatınca.. yüzde 100 bi vicdan azabı..
karşndakini düşündüğünden filan deil.. öyle olsa aldatmazdı.. kendi lafını kendi yediği için..
bi insan kendi lafını kendi lafıyla yalanlarsa , kendine güveni kalmaz.. sonra bu ancak freudların hazerlerin anlayabildiği şemayla , aldatan insanlar farketmeden güvenlerini kaybederler..
ben bile aldattım.. ben bile yalancıyım.. başkası neden olmasın ? işte bu soruyla başlayan bilinçaltı prossesleri aldatan kişinin kendisine yabancılaşmasına kadar varır..
kendine yabancılaşmaya varana kadar , kimseye güvenmemek , ilişkilere inanmamak , doğru ve güzel olan yoktur diye pessimizmin dibine vurmak gibi yollardan geçen aldatan ; en sonunda kendi kendini aldatmış olduğunu anlar..
gene aldatılma tepkileri verir yüzde 70 kızgınlık yüzde 20 nefret yüzde 10 acı.. tek farklı nefret ettiği kendidir..
uzaktan çok futuristik gelen bi yapı.. genelde aldatanlar kendileriyle övünürler arkadaş sohbetlerinde skorlarını yarıştırırlar filan ya.. hani öyle geliyo ya bize.. hepsi külliyen yalan..
hayatında bi kere birini gerçekten aldatmış birine bakın.. edenin bulduğunu göreceksiniz..
bi de şu var , aldatma aldatan için aldatma olmalı.. aldatan , aldattığını düşünmeli yukarda saydklarımın olması için..
çok mantıklı şeyler söyledim de.. karışık oldu.. zaten benim de aklım karışık.. artık olduğu kadar..