bedenen veya ruhen yapılan iğrenç eylem.
acıyı aldatılanın çektiği, aldatan karaktersizin hiç bir şey hissetmeme durumudur.
adaletsizdir. hayat gibi acımasız ve adaletsiz...
eden bulur dostlar acınızı çekin ve asla arkaya bakmayın.
aldatan insan geçmişte kalmayı hak etmiştir.
ve ilerde hatırladıkça 'kötü bir tecrübe' denilip başkalarının size acımasını engellemeniz gerekmektedir.
onların yaptıkları sizin gururunuz yanınıza kar kalsın.
sevgilisine ** saygısı olmayanlar yapar bunu fakat asıl aldatan kişinin kendine saygısı yoktur ki karşısındakine olsun. kendisine öyle bir şerefsizliği yakıştırdıysa zaten yapacak bir şey kalmamıştır.
kesinlikle etik olamayacak "kahpe"liktir. insanların duygularıyla oynayıp hem de onları aptal yerine koymanın hiçbir haklı sebebi olamaz, olmamalı. aldatan ise zavallı ve acınılası bir canlıdır.
kişinin kendisini kandırmasıdır. insan ne yaparsa yapsın unutmamalıdırki yalnızca kendini aldatır. her nekadar karşısındakini kandırdığını sanırsa bile aslında o sadece kendini aldatır. yani kendisini kandırır.
-ben eşimi hiç aldatmadım.
-ya bırak sende aldatmadıysan. geçen yaz sevgilinle 15 gün denize gitmedin mi?
-gittim ama eşime söylemiştim.
-ya manyak mısın nasıl söyledin, tepki vermedi mi?
-inanmadı ki.
aldatana eksi vermeyi sevenler; verin bakalım eksilerinizi. ben aldatmadım ama aldatmış muamelesi görüyorum.
eksiklikten açığa çıkan eylemdir. eğer kadın kocasını mutlu edemiyorsa ya da başka bir şey o çiftlerin arasında tabikide de biz konumuza dönelim siktir et şimdi milleti.
yıllar öncesinde dışardan bakıldığında değişik ama içerden sıradan olan bir aldatma gördü bu bünye.
bir arkadaşımızın cemaat yurdundan arkadaş olduğu bir kızla yakınlaştığını gördüm. arkadaşlar eğleniyor tenefüslerde, kakara kikiri güzel. izliyorum gençleri bu durum ilerde ne olacak diye. izlemek güzeldir aslında.
velhasıl bu iki kardeşimiz zaman içinde sevgili oldular. el ele diz dize değiller ama en azından yakınlar birbirlerine.
gel zaman git zaman bu arkadaş ile beraber hoca bize proje verdi ortak olduk elemanla.
kanka olduk kız ile sadece okulda buluşuyorlar ama ben kıllandım açıkçası. bu kızı araştırmak istedim bir şeyler var hocam bu işte hissedersin ya öyle işte.
sordurdum bir kaç cemaatten arkadaşa ama bu kız cemaatte kalmıyormuş. allah allah nasıl iştir lan bu?
neyse biz projeyi bi yapalım bugün yarın söylerim elemana diyerekten bir diğer arkadaşın ** kaldığı eve projede hangi yerde ve nelerimizin eksik olduğunu sormak adına bi rahatsız ettik arkadaşı.
......
içeri girdik salonda oturuyoruz diğer odadan kakara kikiri bi kahka sesi. kız sesi ama belli.
o ara eleman dediki;
+ya şu bizim arkadaşın takıldığı bir kız var, kızın sevgilisi varmış hocam.
l-ee aga.
+eesi bu eleman kızın yurtta kaldığını sanıyormuş.
(ulan kıllanmaya başladım, o ara bizim arkadaşta internette bir şeylere bakıyor)
bi anda bizim arkadaştan bir ses çıktı;
++kanka be ben bi sevgilimi arıyayımda sesini duyayım sonra başlarız.
l-iyi üstadım nasıl istersen.
bizim oğlan telefonu arıyor ama açan yok. tesadüf aynı odada bir telefon daha çalıyor.
bizimki kapattı o da sustu.
o sırada kız artık telefonun sesini mi duydu bilinmez birden bizim elemanın sevgilisi girdi içeri.
hayda...
++sevgi.
--hakan. *
"aşık oldugun adamla sevişmenın tadı hiçbirseyde yoktur, bunu yaşayan bunun esiri olur... hem ruh hem beden ayini.." demiş yazar... işte bu cümlenin kabul görmez halidir aldatmak...
Karimi 1998'in sonbaharinda kaybettim... Yedi senelik evliligimizin iki
senesini kanser tedavisi için
hastanelerde geçirmistik. Karim, her evlilik yildönümümüzde ikimizin
fotografini çerçeveler, "Bunlar bizim hayatimizin gölgeleri"
derdi.Öldügünde,yedi tane resmimiz vardi. 97'in bir gecesinde onu
aldattim. Oysa ona sürekli onu ne kadar çoksevdigimi ve sonsuza kadar
sadik kalacagimi söylerdim.
Ölmeden iki hafta önce yine ayni seyi tekrarladim. Tuhaf bir gülümsemeyle
bakti bana ve sadece: "Biliyorum"dedi. Izmir'e kar yagdigi gün,yani bir
ay önce, evdeydim.Fotograflarimiza bakiyordum yine... Her çerçevenin
altinda bir harf oldugunu ilk kez o gün fark ettim.
A.
R.
K.
A.
S.
I.
N.
Gerisi için yillari yetmemisti. Ama sanirim "Arkasina bak" yazmaya filan
niyetlenmisti. Hemen çerçevelerin arkasina baktim. Hiçbir şey yoktu.
sonra birsey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm. Inanabiliyormusunuz, her
birinin arkasindan bir mektup çikti! Geçirdigimiz her sene için sevgi
dolu sözler yazmisti. 1997'deki resmimizin içinden çikan zarf ise
simsiyahti.Ve içinden şu sözler çikti:
'14 Mart 1997/Gözlerin bana baska birine dokunmus gibi bakti/Söylemene
gerek yok,biliyorum..."
2002'deyiz. Onu kaybedeli 4,aldatali 5 yil oluyor. Içim aciyor
şimdi.Çünkü kadinlar biliyor, hissediyor...
Sadece paylasmak istedim. seni seviyorum diyenin sevgisinden süpheet,
çünkü; ask sessiz,sevgi dilsizdir.
insanın kendisine yaptığı en büyük ihanettir. zira aldatan insan, aldattığı insandan çok daha büyük yaralar alır. sırtına hiç yoktan bir suçluluk duygusu yükler, için de taşımak zorunda kalacağı ve kimse ile paylaşamayacağı bir onursuzluğun utancını ruhunun derinliklerine gömmeye ve bununla yaşamaya çalışır. sorarım size bir insanın kendisini böyle duygulara sokması kendine olan ihaneti değil de nedir? tabi ki tüm bunlar insan olan için geçerli.
genelde erkeklerle bağdaştırılır bu olay ama kadınlar da aldatır.hatta şöyle bişey de söylenebilir aldatılan kadınsa aldatan da kadındır.çünkü kız arkadaşı olan veya evli olan bir erkeğn ilişki yaşadığı insanda bir kadındır.kadın bilir veya bilmez,öğrendikten sonra devam eder veya etmez ama sonuçta o da aldatıyodur.
ayrıca ahmet altan ın bu kitabının konusu alışılmışın aksine erkeğin aldatmasını değil kadının aldatmasını anlatır.düzgün bir hayatı,güzel bir kızı ve iyi maaş aldığı bir işi olan kadın hiç tahmin edemediği şekilde kocasını aldatır.bu bir ihtiyaç değil bir heyecan tutkusuna dönüşür.
+ hatun... ben çok hastayım... artık ölüyorum. ben seni çok kadınlarla aldattım. ölmeden bunu söylemeliyim...
- lan adi herif... ben seni keyif için mi zehirledim sanıyorsun.