şu sıralar antalya'nın alanya ilçesinde yaşanmakta olan, akp ile devlet kavramlarının birbirine girmesiyle vuku bulan, büyük bir mağduriyet ve zulüm olayıdır. olay, aynı zamanda yerel medya tarafından "kaymakam krizi" olarak da adlandırılmıştır ve hala çözülememiştir. efendim: her şey alanya'ya 2012 eylülünde atanan kaymakam erhan özdemir'in, 2 yıl görev yaptıktan sonra apar topar izmire sürgün edilmesiyle başlamıştır. yerine ise 1. sınıf bir ilçe olan alanyaya rütbe olarak 3. sınıf bir ilçenin kaymakamı olan hasan tanrıseven atandı. bilenler bilir, kaymakamlıklarda ilçelerin rütbeleri vardır ve 3. sınıf kaymakamın öncelikle 2ye, oradan 1e atanması beklenir. alanya ise 1ler arasında en iyilerdendir belki de en iyisidir. bu işin nasıl olduğu tartışıladursun, hasan tanrısevenin, alanyalı olan ve belirli aralıklarla alanyaya gelen dışişleri bakanı mevlüt çavuşoğlu'nun kardeşinin sınıf arkadaşı olduğu ortaya çıktı.
kanunen 5 yıl görev yapması gereken 1. sınıf ilçe kaymakamı özdemir ise, 2. yılın ardından vali yardımcısı olarak durduk ve suçsuz yere sürgün edildikten sonra kimsenin tahmin edemeyeceği bir şey yaptı ve idari mahkemeye başvurarak içişleri bakanlığına dava açtı. özdemir mahkeme tarafından haklı bulununca içişleri bakanlığı itiraz hakkını kullandı ve davayı üst mahkemeye taşıdı. üst mahkeme ise itirazı reddederek özdemir'i ikinci defa alanya kaymakamlığına iade etmiş ve ülkede hukukun üstünlüğü ile yargı bağımsızlığının önemini herkese göstermiştir.
özdemir göreve döndüğünde ilginç bir takım olaylarla karşılaştı. kendisine facebook'ta fan club kurduran ve özdemirin geri dönmesiyle birlikte geçici olarak antalya vali yardımcılığına atanan hasan tanrısevenin, bu fan club'ın yönetilmesi için milli eğitim müdürlüğünden kaymakamlığa personel talep ettiği ve sırf kaymakam tanrısevenin sosyal medya fan club'ını yönetmek için görevi başında 8 kadar bilgisayardan anlayan öğretmene kaymakamlıkta sabahtan akşama kadar sanal alem mühendisliği yaptırıldığına şahit oldu. göreve geldiğinde ilk iş bu öğretmenleri görevlerine iade etti ve gazetelere "devletin reklama ihtiyacı yoktur" açıklamasında bulundu.
"Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: "Devletin gücü ve siyasi iradeye herkes saygılı olacak. Demokrasi budur"
Alanya'da yaşanan kaymakam krizi konusunda Sayın bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun Haber Alanya Gazetesi'nden Rıza Yanık Bey'e verdiği iddia edilen demeci gerçekten doğruysa çok vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Demokratik bir devletin olmasa olmazı onun hukukun üstünlüğünü esas alan temel insan hak ve hürriyetlerine dayalı anayasa ile yönetiliyor olmasıdır.
Devlet en üst kurumlarıyla başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay'la vatandaşlarının hukukunu koruma görevini yerine getirir. Bunlardan Danıştay ve onun alt kurumları devlet memurlarının ve bürokrasinin hukuk arayışları için organize edilmiştir.
Haksızlığa uğradığı kanaatinde olan bir memur ya da yüksek bürokratın idare mahkemelerine baş vurusu onun en öncelikli demokratik hakkıdır.
Devletin gücü ve siyasi irade hukuku ayakta tutmak için vardır. Hukuku hiçe sayan hatta hukuka başvuruyu devlete başkaldırı siyasi iradeyi yok sayma gibi görme düşüncesi tamamıyla totaliter hukuk tanımaz baskıcı yönetimlerin işidir.
Saın Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu uzun yıllar Avrupa Parlementosu'nda en üst seviyede Türkiye Cuhmuriyeti Devleti'ni temsil etmiş arkasından Avrupa Birli Bakanlığı görevini yürütmüş nihayetinde ise Dışişleri Bakanlığı görevini uhdesine almış tecrübeli bir siyasetçi ve devlet adamımızdır. Sayın Mevlüt Çavuşoğlu hem yurtiçinde hem de yurtdışında gösterdiği başarılara karşın konu lokal bir konu olduğunda demokratik hukuk devleti ilkelerini baskıcı bir şekilde yorumlumakla kendi kariyeriyle bağdaşmayan bir tutum sergilemiş olmaktadır.
"Sen nasıl olur da mahkeme kararıyla tekrar görevine dönersin, bunu yapmakla hem devlete hem de siyasi iradeye saygısızlık yaptın öyleyse bir müfettiş kararıyla başka bir ile görevlendirilirsin" demeye getirilen yukarıdaki demeç sonuçta Sayın Kaymakam Erhan Özdemir Bey'in görevlendirilmesini de tartışılır hale getirmektedir.
Demokratik devlet, hukuk devletidir ve bütün vatandaşlar gibi bir kaymakamın da yargıya başvuru hakkı vardır. Devlete ve siyasilere düşen hukukun işlemesini sağlamak ve hukuksal süreçlerin sonucuna saygı duymaktır."
Kaymakam ve valilerin ihale,tören ve kaşe bürokratı olduğu bi ülkede karşılaşılması olağan bir skaldaldır. Hatta aynı ülke arsızlığa o kadar alışmıştır ki bu gibi haberler bir televizyon yarışması kadar değer bulmaz. Alışmak hiç iyi değildir, böyle şeylere.
sevgili fakirpislik yazarın yorumuna ithafen: hiçkimsenin tahmin edemeyeceği ifadesinden kasıt bunun öngörülemez olması değil, kendisini gönderen bakanı karşısına alma pahasına gemileri yakarak dönmüş olmasıdır. kimsenin ihtimal vermediği nokta burasıdır. asıl mevzu zaten kaymakam değil, hatta ona yapılan haksızlıklar da değil, ona haksızlık yapan zihniyet ve uzantılarıdır. olayın devamını okuayacak olursanız ne söylenmek istendiğini anlayacağınızdan şüphem yok. yine de teşekkür ederim yorumunuz için.
bakan çavuşoğlunun canının istediği kişiyi istediği gibi istediği yere sürgün etmesinden sonraki yaptığı "devletin gücü ve siyasi iradeye herkes saygılı olacak. demokrasi budur" açıklamasının üzerine kaymakam özdemir'in konuya ilişkin yazdığı tweetler:
arakdaşlar biraz uzun bir olay ancak eğer samimi ve duyarlı bir türk vatandaşıyım diyorsanız sonuna kadar okumanızı tavsiye ve rica ediyorum. yazının uzun görünmemesi ve başlığın güncel kalması için yazıyı parça parça yazacağım. hepinize şimdiden teşekkür ederim.
tanım: ak partinin alanyada herkesin gözleri önünde alenen yaptığı haksızlık ve insanların siyasi irade korkusundan seslerini çıkaramamasıyla ilgili trajikomik ve şu an yaşanmakta olan olaya yakıştırdığım isimdir.
özdemirin göreve iadesi ile alanya kamuoyu çalkalanmaya ve 40 ilden daha büyük bir şehir olan alanya, işçisiyle çiftçisiyle memuruyla sosyetesiyle kazan gibi kaynamaya başladı. az uz bir olay değildi bu; bugüne kadar alanyaya dava açarak dönen kaymakam olmamıştı ki kaymakam özdemir sadece dava açarak dönmemiş, "kendisini gönderen dışişleri bakanına rağmen" geri dönmüştü. bu durum, erhan özdemirin kendisini gönderenleri madara etmesi olarak yorumlansa da, kaymakam erhan özdemir sadece hakkını aradığını ve haklılığının mahkeme tarafından tescil edildiğini belirtmekle yetindi.
şimdi özdemirin, başta içişleri bakanlığı olmak üzere bazı bakanlara, müsteşara ve valiye tazminat davası açacağı konuşuluyor. şu durumda kaymakama destek için olayı medyaya taşımak veya başbakanlığa mail yazmak faydalı olabilir. bir türk vatandaşı olarak meseleyi önemseyenlere ve en azından bu yazıları okuyarak bile duyarsız kalmayan herkese teşekkür ederim.