Bir kere yapmacık samimiyet var. Bugün seninle veya ailenle ilgili öğrendiklerini yarın başka bir akraba ziyaretinde ballandıra ballandıra anlatırlar. Gereksiz hareketlere girerler. Onları ilgilendirmeyen sorular sorarlar. erkek yada kadın fark etmeden yılış yılış tokalaşırlar. Bir sor ben sana dokunmak istiyor muyum? Yanağımda salya istiyor muyum? Sana hayattaki seçimlerimle ilgili hesap vermek zorunda mıyım? Samimiyetsiz insan mide bulandırır. Tahammül sınırlarını zorlar. Onların istediği gibi hareket edersen tatlı iyi oy ne uslu kız olursun. Etmezsen terbiyesiz görgüsüz soğuk insan olursun.
Akraba; normalde zor zamanlarda esamesi okunmayan ama birşey oldugu an 100 yıldır sizinle yaşamış gibi tak diye konuya dahil olabilen (burnunu sokan) insanlar bütünü.
Tabi ki içinde kendini bilenler var. Ama bir halam 40senedir ilk defa evimize 3 günlüğüne geldiğinde eşyaların yerini eleştirip değiştirmeye kalktı. Ben memlekette okudum aynı halam ve kuzenlerim bir kere yanıma gelmedi, aramadı. Hep Ben gittim. istanbul'a döndüğümde arkamdan gelip gitmedi demiş.
Benim orada 5 halam 7 kuzenim 1 amcam vardı. Bir kez ziyaretçim olmadı yada telefonum çalmadı.
Öncelikle hepsinden değil ama bazılardan hiç hoşlanmıyorum. Çünkü kendilerinde benim hayatıma karışabilme hakkını, boş boş konuşma hakkını, sanki kendi hayatları yokmuşcasına benim hayatımla, gezdiğim yerlerle, aldığım şeylerin hesabını tutmakla ilgilenmeleri. işlerine gelince yalayıp yutup, işine gelince bok atmalarını. Gereksiz şeyler işte.
her köfteye maydanoz olmaları kendi çocuklarına bakmadan sizi eleştirmeleri, yaralı parmağa idrar değil tuz basmaları. çıkarcı haset çekemez yapmacık olmaları. zaten görünce yolumu değiştirip görmezden geliyorum. yaşantınızda kısıtlanıyor ünlülerin magazincilerden kaçtığı gibi.
moral bozmaktan başka birşeye yaramıyorlar. bana verdikleri zararları kimse vermemistir, kale içten yıkılırmış hesabı. önceden koruyup kollardım hal hatır sorardım hepsinin oturma organları kakmış kendilerini beğenmişler. birde evliliğe acayip takmış durumdalar erkek olarak bu baskıya maruz kalıyorsam kızları düşünemiyorum.
sabaha kadar yazabilirim. destan yazarım bu konu hakkında. en başta boş dedikoduları. işlerini güçlerini bırakıp benim hakkımda konuşup annemi doldurmalarından tutun her hareketi mi taklit etmelerine kadar neler var neler. çoğu da şizofren. ama özellikle dedikoduları beni benden alıyor. ha bir de şey var hepsi birbirinin arkasından sallar ama bir araya gelince ne hikmetse hepsi can ciğer kuzu sarması. Allah Allah sanki dün arkasından sallayan benmişim gibi o ne rahatlık o ne iki yüzlülük öyle. unutmadan düğünden düğüne koşup kızlarını görücüye çıkaran akrabalarımı söylemeden geçemeyeceğim. son olarak onların samimiyetsiz ortamlarına görmediğim için ben huysuz ya da soğuk diye adlandırılıyorum, yüzsüz olsaydım her şey daha farklı olurdu tabi
Sizi önemsiyor gibi yapıp, Ayağınız kaysın diye beklerler. Yükselmenizi, iyi bir yerlere gelmenizi asla istemezler. Böylece sizi kontrol altında tutabilirler.
içten içe başınıza gelen kötü şeylere sevinirler.
Siz ağladıkça kendilerini daha şanslı ve güçlü hissederler.
Çıkarcı olmaları bir de bazıları acayip alaycı oluyorlar. Önemli bir resmi mesele için daireye gidiyoruz saçma sapan sorular sorup karşıdakilerle gülüyorlar. Akrabam olmazsa güzel bir fırçayı hak ediyorlar ama işte.