akp yalanları

entry296 galeri9
    70.
  1. tcmb rezervleri bunlardan biridir!

    imf'ye borçların bitmesi palavrası gibi (birine biten borç fazlasıyla diğerinden alındığı gibi) tcmb rezervlerinde de aynı çarpıtma kullanılır.

    eskiden mitinglerde ekonomik başarılardan bahseden rte işsizlik, cari açık, ithalat, büyüme konularında söylenecek yalanları kalmayınca bu aralar tcmb rezervlerine saıldı. her mitingde sallıyor!

    hadi şunun bi doğrusunu öğrenelim.

    bakalım konuyla ilgili ne demiş güngör uras (10.04.2013)

    --- alıntı ----
    ancak rezerv hesabındaki altınların ve dövizlerin tamamı tc merkez bankası'nın varlığı değil. büyük bölümü bankaların zorunlu karşılık olarak merkez bankası’na devrettikleri altınlar ve dövizlerden oluşuyor.

    zorunlu karşılıklardaki birikim, bankaların mevduat hesaplarının belli bir bölümünü merkez bankası'na aktarmaları ile oluşur. bankalar kendilerine emanet edilen paranın bir bölümünü (örneğin mevduat hesabına yatırılan her 100 tl.nın 10 tl.sını) merkez bankası'na zorunlu karşılık olarak devrederler.

    merkez bankası'ndan yapılan son açıklamalara göre bankalar merkez bankası'na 30,4 milyar dolar dövizi zorunlu karşılık olarak devrettiler. buna ek olarak 13,5 milyar dolar değerinde 267,7 ton altın verdiler. demek ki, merkez bankası'nın altın+döviz olarak toplam döviz rezervinin yaklaşık 44 milyar doları bankaların devrettikleri dövizler ile altınlardan oluşuyor.

    --- alıntı ----

    http://www.cnbce.com/yoru...ar-dovizler-nasil-artiyor

    şükrü kızılot da 20.05.2013'te bu konuya değinmiş.
    --- alıntı ----

    tc merkez bankası'nın mart 2013 sonundaki toplam rezervinin dağılımı aşağıdaki gibi:
    64.5 milyar dolar bankaların zorunlu karşılığı, (116.2 milyar tl'lik)
    6.7 milyar dolar yurt dışındaki türklerin vd. döviz tevdiat hesabı,
    21.0 milyar dolarlık altın,+ 34.5 milyar dolar merkez bankası’na ait dolar
    ----
    126.7 milyar dolar tc merkez bankası'nın toplam döviz rezervi.
    --- alıntı ----

    zorunlu karşılık ne mi güzel kardeşim. vatandaşın bankalara yatırdığı paranın bir kısmının (vadelere göre değişmekle birlikte kabaca %10 diyelim) merkez bankasında tutulması.

    bununla birlikte merkez bankasının rezerv opsiyon katsayısı uygulamasını da ekledik mi? merkez bankasının rezervlerinin artış sebebi anlaşılabilir.

    -------
    özetle
    --------
    vatandaşın cebindeki parayı bankalar aracılığı ile merkez bankasında tutan rte mitinglerde bununla övünüor!
    sizin paranızla size hava atıyor yani!

    gayrisafi milli hasıla da 3,5 kat artmıştı değil mi ak kardeşim?
    (bkz: akp yalanları/#20116982)

    10 yılda milli gelirimiz de uçmuştu değil mi?
    türkiye ekonomisi büyüklükte dünya 17.'si olmuştu değil mi?
    imf ye borcu sıfırlayınca borçsuz ülke olmuştuk değil mi?
    (bkz: akp yalanları/#20153222)
    (bkz: akp yalanları/#20652426)

    hülooooooggggg unuz yarım kaldı bu da yapılır mı beaaaa!
    napsanız acaba yalanlarınızı ortaya çıkaran iktisatçıları, köşe yazarlarını toplayıp silivri ileri demokrasi kamplarına mı gönderseniz?

    edit: her ne şekilde olursa olsun merkez bankasının döviz rezervlerinin artması iyi bir şeydir. daha döviz kıtlığı nedeni ile yaşadığımız krizler unutulmadı. akp döneminde arttı diye kötüleyecek değiliz. ama ak kardeşlerim siz de övgünün bokunu çıkarmadan önce bi araştırın olur mu?
    2 ...
  2. 69.
  3. 2001 Genel Seçimi öncesinde Tayyip Erdoğan; "iktidara gelirsek dokunulmazlıklar kaldırılacak" dedi.
    http://www.yurtgazetesi.c...ust-olun-makale,6457.html

    sene olmuş 2013 hala atılan bir adım yok.

    aaa tabi askeri anayasa yüzünden kaldırılmıyor değil mi? hatta bazı ak'ların pişkin pişkin dedikleri gibi "biz getirmedik ki biz kaldıralım" değil mi?

    hatta ne demişti rte: "Milletvekili dokunulmazlığı önceki hedefimiz değil. Oyuna gelmeyiz"! ne oyunu!
    ihale yolsuzluğu yapan, rüşvet alan milletvekillerini "yedirmeyiz" oyunu mu?
    0 ...
  4. 68.
  5. bazen gerçekleri çarpıtma ve aptalı oynama taktiği ile yapılır.

    emre uslu haberi:

    --- alıntı ----
    'Güneydoğuda görev yapan askerler ve polisler savaş suçlusu olarak yargılanacak'
    Başlıktaki ifade bir öngörü değil, analiz değil, bana ait bir değerlendirme de değil. Bu ifade MiT krizini tetikleyen belgelerin içindeki, MiT-PKK mutabakatlarında yer alan, devlet kayıtlarına girmiş bir ifade.

    Başbakan'ın kefil olduğu kurumun PKK'ya verdiği taviz metinlerinde yer alan bir ifade bu.

    Erdoğan, MiT krizine ilişkin yaptığı değerlendirmede "MiT müsteşarına talimatı veren benim, alacaksanız beni alın" diye savcılara medyan okudu.

    Erdoğan ayrıca "MiT-PKK görüşmelerinde yazılı bir belge verme, taviz verme sözkonusu değil" diyor. Bunu açıklarken "MiT-PKK arasındaki mutabakat metinlerinde altına imza atılmış bir belge yoktur" diyor.

    Ya Erdoğan yanıltılıyor ya da kendisi yanıltıyor. Zira üçüncü bir devletin arabuluculuk yaptığı bu tip durumlarda zaten belgelerin altına taraflar imza koymaz. imzayı hakem devlet koyar ve belgeyi kendi arşivine kaldırır.

    MiT-PKK mutabakatında da öyle olmuş. O mutabakat metninin 9. maddesinde bu husus açıkça belirtiliyor: Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011-Haziran ayının ikinci yarısında biraraya gelmeyi kararlaştırmışlardır. Üç paragraflık giriş ve dokuz maddeden oluşan iş bu mutabakat metni, taraflar arasında arabuluculuk yapan HD (Hakem Devlet) temsilcileri tarafından, taraflar adına imza altına alınmış ve aslı HD merkezinde arşive alınmıştır.

    Mutabakat metninde açıkça yazılı olduğu halde Erdoğan hala "Benim müsteşarım kimseye taviz vermedi" diyor ama belge ortada. O mutabakat metinlerinin altında MiT yetkililerinin ve Erdoğan'ın özel temsilcisi Hakan Fidan'ın onayıyla arabulucu devletin imzası var. O devletin arşivinde saklanıyor bu belge.

    Bu imza Türk hükümetini sorumluluktan kurtarmıyor. Erdoğan mert adamsa doğruyu söylesin. Böyle numaralarla bizi çocuk yerine koymasın.

    Sayın Başbakan? Çocuk mu kandırıyorsunuz, adam mı oynatıyorsunuz? Biraz ciddiyet lütfen...

    --- alıntı ----
    http://www.taraf.com.tr/e...-askerler-ve-polisler.htm

    edit:
    arslan bulut yazısı:

    PKK adına konuşan Zübeyir Aydar: "Biz üçüncü bir tarafın, bir devletin hakemliğini istiyoruz. Çünkü bunun sıkıntısı yaşanıyor. Oslo'da üçüncü taraf vardı. Aracı kurum kimdi. Yani birileri işte..." diye konuştu.

    Üçüncü taraftan kasıtları, Türkiye’ye müdahale etmek için ABD, ingiltere veya onların öngöreceği şekilde BM heyeti oluşturulmasıdır.

    Prof. Dr. Halil inalcık, 2007 yılında "Bugün Türkiye için büyük tehlike şudur: Kürt liderler davayı Birleşmiş Milletler'e götürmeye çalışıyor. Barzani şimdiden BM ile temastadır. PKK, işte bu planın uygulanmasına hizmet etmektedir. PKK'nın asıl hedefi sınırda kalmayıp Türkiye içinde kanlı bir çatışma çıkarmaktır. Türkiye'de bir etnik çatışma çıkması ve Batı kontrolünde Birleşmiş Milletler'in, dünya barışı için bunu bir tehdit sayarak müdahalesi gerçek amaçlarıdır" demişti.

    http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=29053
    1 ...
  6. 67.
  7. dersanalerin kapatılması gündemde (ve bunun gülen cemaatine karşı bir operasyon olduğu konuşulurken) iken rte'nin dersanelerle ilgili rakamları çarpıttığının ortaya çıkması buna güzel bir örnektir.

    Başbakan Erdoğan ın dershanelerle ilgili açıkladığı rakamlarla gerçek rakamlar örtüşmedi. Erdoğan a verilen rakamların bir kısmının 1 den 12 nci sınıfa, bir kısmının da 5 ten 12 nci sınıfa kadar tüm öğrenciler içinde dershaneye gidenlerin oranlarından olduğu anlaşıldı.

    --- alıntı ----

    istanbul için Başbakan a verilen rakam yüzde 9. Oysa istanbul da 12 nci sınıf öğrencileri arasında dershaneye gitme oranı yüzde 70 iken bu oran 9-12 nci sınıflar baz alındığında yüzde 25.1 olarak gerçekleşiyor. Arada yüzde 16.1 lik bir fark var.

    Ankara için Başbakan a verilen rakam yüzde 14.5. Ancak başkentte 12 nci sınıf öğrencileri arasında dershaneye gitme oranı yüzde 55. Bu oran 9-12 nci sınıflar yani liseler baz alındığında yüzde 22.1 olarak gerçekleşiyor. Arada 7.5 puan fark var.

    Antalya için Başbakan a verilen rakam yüzde 16.5. Ancak Antalya da 12 nci sınıf öğrencileri arasında dershaneye gitme oranı yüzde 63. Bu oran 9-12 nci sınıflar baz alındığında yüzde 24.7 oluyor. Aradaki fark yüzde 8 i buluyor.

    Diyarbakır için Başbakan a verilen rakam yüzde 6.5. Ancak Diyarbakır da sadece 12 nci sınıflar arasında dershaneye gitme oranı yüzde 47 iken 9-12 nci sınıflar baz alınarak oranlandığında bu rakam yüzde 18,5 olarak çıkıyor. Aradaki fark yüzde 12 yi buluyor.

    Hakkâri için Başbakan a verilen rakam yüzde 6.5. Bu ilde 12 nci sınıflar arasında dershaneye gitme oranı yüzde 24 iken bu oran 9-12 nci sınıflar baz alındığında yüzde 7.6 olarak gerçekleşiyor. Arada yüzde 1 fark var.

    Van için Başbakan a verilen rakam yüzde 5.5. Ancak bu ilde 12 nci sınıf öğrencileri arasında dershaneye gitme oranı yüzde 41 iken bu oran 9-12 nci sınıflar arasında yüzde 12,5 olarak gerçekleşiyor. Arada yüzde 7 lik fark var.

    Ve nihayetinde Türkiye geneli için Başbakan'a verilen rakam yüzde 15. Ancak ülke genelinde 12'nci sınıf öğrencileri arasında dershaneye gitme oranı yüzde 60.9. Bu oran 9-12'nci sınıflar ölçü alındığında yüzde 25 olarak şekilleniyor. Arada 10 puanlık bir fark var.
    --- alıntı ----

    http://gundem.bugun.com.t...ek-rakamlar-haberi/875885
    0 ...
  8. 66.
  9. Gaziantep'te yerel gazetelerin de gündeme getirdiği ve Sanica Boru Elazığspor Kulüp Başkanı Selçuk Öztürk'ün de kamuoyuyla paylaştığı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin danışmanlarıyla, milletvekilleriyle devre arasında soyunma odasına giriyor. 500 bin lira prim veriliyor. Gaziantepspor diriliyor" iddiasına yönelik bakanlık açıklama yapmış:

    23.11.2013 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Gaziantepsporun, Sanica Boru Elazığsporla yaptığı maçı izlemek için Kamil Ocak Stadyumu'na gitmiştir. Sayın Bakan maç arasında bekleme salonuna geçmiştir. Ne iddia edildiği gibi soyunma odasına girmiş nede futbolcular ile bir araya gelerek 500 bin liralık pirim sözü vermiştir. Bu iddia çirkin, asılsız ve gerçek dışı olduğu kadar aynı zamanda da ahlak sınırlarını aşmıştır. Bir siyasetçinin seçildiği ile ve bölgeye gitmesi kadar doğal bir durum yoktur. Bu eleştiri Sayın Bakan'ın çalışma temposuna yetişemeyen bir zihniyetin ürünüdür. Seçim sürecine giren ülkemizde halkımız bundan önce olduğu gibi bundan sonra da ‘çamur at izi kalsın’ anlayışına asla prim vermedi, vermeyecektir.

    http://haberciniz.biz/bak...yalcin-girdi-2430938h.htm

    Yaşanan bu tartışmaların ardından Gaziantepspor'un yeni çalıştırıcısı Sergen Yalçın fatma şahin'in soyunma odasına geldiğini hayırlı olsun dediğini belirtmiş.

    dahası bakan fatma şahin'in soyunma odasına girdiğinin görüntleri ortaya çıktı!
    http://www.cumhuriyet.com...aflar_ortaya_cikti_.html#

    göz göre göre yalan söylemeyin. çok komik oluyorsunuz!

    prim iddiası doğru olsa bile gaziantepspor'dan kimsenin doğrulayacağını sanmıyorum.
    1 ...
  10. 65.
  11. rte (30.10.2013): cumhuriyetimizin ilk yıllarında uluslararası sermayeye kapı aralandığını, yabancıların mülk edinmesinin önünün cumhuriyetimizin ilk yıllarında açıldığını bizzat gazi mustafa kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını özellikle vurgulamak isterim.

    demiş zat-ı şahaneleri!

    bakalım Allah korkusu olan bayram çoşkun doğruları nasıl anlatmış.

    --- alıntı ----
    Tarih: 1868...
    Yabancıya toprak satışı ile ilgili ilk düzenleme yapılıyor.
    Batı dayatması ile Osmanlı topraklarında büyük bir istila başlar.
    Özellikle Filistin toprakları karış karış israil'in eline geçer.
    Anadolu'da da büyük satışlar yapılır.
    Örneğin Ege Bölgesi'nde tarım toprakları hızla yabancıların eline geçer.
    Bölgede yaklaşık altı milyon dönüm tarım arazisi Türk köylüsünün elinden çıkar.
    1890-1900 yıllarında zamanın ingiliz Büyükelçisi'nin beyanı ile izmir'in yüzde 85'inin tapusu, yabancıların eline geçmiştir.

    Ve tarih 18 Mart 1924...
    Atatürk'ün talimatıyla çıkarılan yasayla yabancıya toprak satışı yasaklanır.
    18.03.1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu'nun 87. Maddesi'ne konulan "T.C tabiiyetinde bulunmayan gerek şahısların, gerekse şahıs hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin köylerde arazi ve emlak almaları memnudur." hükmüyle yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerden toprak almaları yasaklanır.
    29 Ekim 1923'de kurulan Cumhuriyet'in ilk icraatlarından biri, kuruluşundan yaklaşık 5 ay sonra yabancıya toprak satışını durdurmak olur.
    Atatürk sonrasında zaman zaman mütekabiliyet esasına bağlı olarak son derece kısıtlı satışlar yapılmasına izin verilir.

    Ve tarih 2003...
    Tek başına Türkiye'yi devralan AKP hükümetinin ilk icraatı yabancıya toprak satışına onay vermek olur.
    Yargı defalarca ulusal güvenlik tehdit ettiği gerekçesiyle hükümetin satış düzenlemelerini iptal etse de hükümet ne yapar eder bir yolunu bulur ve toprakların yabancıya satılmasının önünü açar.
    Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın verdiği bilgilere göre AKP döneminde yabancılara yapılan satış Cumhuriyet tarihinin tam 10 katı.
    29 Ekim 1923'ten 3.7.2003'e kadar yani Cumhuriyetin ilanından AKP iktidarının başlangıcına kadar yabancıya 11 milyon 422 bin 901 metrekarelik 19 bin 809 taşınmaz satışı yapıldı.
    AKP iktidarının başladığı 3.7.2003'ten, 2012'nin ilk 6 ayına kadar ise yabancılara 105 milyon 981 bin 830 metrekare büyüklüğünde 120 bin 467 taşınmaz satışı gerçekleştirildi.
    Tablo ortada. AKP tek başına 80 yılda satılan toprağın 10 katını sattı. Başka bir ifadeyle toplam satışın % 85'ini AKP tek başına yaptı.

    Ve tarih: 2013...
    Başbaşkan Erdoğan izmir'de konuşuyor ve yabancıya toprak satışına Atatürk'ü referansı gösteriyor.
    Erdoğan aynen şöyle söylüyor, "Cumhuriyetimizin ilk yıllarında uluslararası sermayeye kapı aralandığını, yabancıların mülk edinmesinin önünün cumhuriyetimizin ilk yıllarında açıldığını bizzat Gazi Mustafa Kemal döneminde yabancılara toprak satıldığını özellikle vurgulamak isterim."
    Üstelik bu konuşmayı ilki 1923 yılında bizzat Atatürk tarafından yaptırılan o tarihi iktisat kongresinin güya devamı olan 5. iktisat kongresinde yapıyor.
    O kongrede alınan kararlardan biri "Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır." şeklindeydi.
    Üstelik de son kongrenin ana teması "Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi" şeklindeydi.
    90 yıl önce yapılan ve sonuna kadar milli olan kongrenin bugün getirildiği nokta küreselleşme. Yani Kapitalizm, sömürü düzeninin bir oyunu. Her halde o kongreyi düzenleyenlerin kemikleri sızlıyordur.

    Neyse dönelim asıl konumuza yani yabancıya toprak satışına.
    Evet, tablo yukarıda anlattığımız gibi.
    Bir yanda Osmanlı'dan gelen ve imparatorluğun yıkılmasında önemli bir rol oynayan yabancıya toprak satışına dur diyen Atatürk ve bir yanda da ulusal güvenliği tehdit eder boyutlara gelen satışlarına Atatürk'ü referans gösteren bir başbakan.
    Nereden nereye!
    Düşmanı vatan topraklarından söküp atan bir lider 90 yıl sonra yabancıya toprak satışına referans gösteriliyor.
    Bakalım daha neler göreceğiz!

    --- alıntı ----
    http://www.yenimesaj.com....k-referansi/bayram-coskun
    1 ...
  12. 64.
  13. sözde
    rte 27.09.2013: Bizim sorunlarımızı dışarıdan gelen birileri değil, bizzat biz, kendimiz hep birlikte çözebiliriz ve zaten bunu yapıyoruz. Eğer dışarıdan birileri gelirse şunu iyi bilelim, inanın sadece karıştırmak için gelir. Sadece nifak için gelir ki bunu zaten yaşadık, gördük ve görüyoruz. Buna izin vermemeliyiz.

    http://www.ilk-kursun.com/haber/158055

    bazıları kaynak beğenmez şimdi buyrun bu da yandaş kaynak
    http://www.sabah.com.tr/G...ozleri-hayata-gecirecegiz

    uygulamada
    pkk ile yapılan oslo görüşmelerinde koordinatör ülke yani ABD temsilcisi (bazılarına göre ingiltere gizli servisinden temsilci de vardı) ) bulunmaktadır ve "Sizi buraya biz topladık. Abdullah Öcalan'ın talepleri Meclis'te görüşülecektir" dayatmasında bulunmuştur.

    http://www.ilk-kursun.com/haber/158055
    2 ...
  14. 63.
  15. 62.
  16. rte: Herkesin kalemini sattığı ya da kiraladığı bir ortamda, bu dönemde de var ya, Necip Fazıl kalemini titretmiyordu.

    ve gerçekler (Necip Fazıl'ın döneminin iktidarına yazdığı mektuplardan):
    - Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. ilk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım?" 26 Aralık 1956.

    - "Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir." 14 Ocak 1958

    - "Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir." 14 Haziran 1958

    - Zannedilmesin ki büyük şair sadece Menderes hükümetinden para almıştı. 1936'da CHP'den yüklüce para alıp Atatürk güzellemeleri döktürmüşlüğü de var.

    http://www.radikal.com.tr...dogan_neden_hakli-1152568

    (bkz: recep tayyip erdoğan/#21412282)
    1 ...
  17. 61.
  18. isminden cismine yalan olan taraf.
    0 ...
  19. 60.
  20. ahmet davutoğlu: "Kimse bir daha Türkiye'nin sınırlarını ihlal etme cüretini gösteremeyecektir. Bu konuda her türlü tedbir alınmıştır."
    http://haber.gazetevatan....remeyecek/569499/1/gundem

    suriye sınırı elek.
    el kaide elini kolunu sallayarak girip çıkıyor.
    hatta türkiye'yi suriye ile savaşa sokmak için bombalı eylem yapıyor.

    mülteciler desen o kadar geldiler ki artık istanbulda bile binlercesi görülüyor.

    pkk için zaten her şey serbest. bülent arınç bile girdikleri gibi çekilirler diyebiliyor.

    kaçakçılık desen almış başını yürümüş.

    sonra neeeeemiş efenim sınırların ihlal edilmemesi için her türlü tedbir alınmışmış!
    gülüyorum ağlanacak halimize!
    1 ...
  21. 59.
  22. sevgili başkbakanımın harikulade yorumları buna örnektir.
    ibret alınması icap eder.
    ''Tüm teşkilatımıza tekrar hatırlatmak istiyorum. Biz bu yola 'her ne olursa olsun ikdidar bizim olsun' anlayışıyla çıkmadık. 'Her yol mübah' demedik. 'Her yol meşrudur' demedik. Biz zafere giden yola inanmış bir kadroyuz. Menzile varmak allahın takdiridir.''
    kadrolaşacak tek bir boş alan bile bırakmayınca, buna rağmen bi sorun çıkıyorsa, bundan sonrası allah'ın takdiri tabi. ehi.
    1 ...
  23. 58.
  24. 57.
  25. deveye sormuşlar neren eğri, nerem doğru ki hesabı cevap vermiş.
    allah birdir dedikleri dışında ettikleri hemen her laf bu kategoriye girer.
    sürekli sevgili allah'ımın adını ağızlarına alarak yalanların en büyüğünü söylerler.
    cehennemde acı içerisinde yanacaklardır.
    1 ...
  26. 56.
  27. ana muhalefet ve diğerlerinin toplam doğrularına denk yalanlardır...
    0 ...
  28. 55.
  29. kemalistlerin yalanlarının yanında neredeyse olmayan yalanlardır.

    (bkz: 48 saat daha direnirsek hükümet düşecek)
    1 ...
  30. 54.
  31. (bkz: şaban dişli)

    sanıyorum ki en bombası da budur.

    kayıp trilyon ile ilgili hadise açığa çıkınca önce başbakanın açıklaması geliyor "tanırım şaban'ı, yapmaz öyle şeyler" diye ve aradan 2 saat geçince istifası geliyor şaban'ımın.

    ne gülmüştüm lan oluşan duruma. he ak parti'nin yalanı-dolanı çoktur da bunun gibisi çıkmaz lan daha...
    2 ...
  32. 53.
  33. inananı çok olan yalanlardır.
    0 ...
  34. 52.
  35. demiryolları konusu bunlardan biridir.

    ----- alıntı -------
    Başbakan Erdoğan 10. yıl marşıyla alay ederek, "Nereyi ördü, hiç bir şey örmüş falan değil... Demir ağıyla Türkiye'yi şimdi biz örüyoruz" demektedir. Oysa AKP'nin 10 yıllık dönemde yaptığı demir yolu 1085 kilometre, hızlı tren hattı ise 888 kilometre olmak üzere toplam 1973 kilometredir.

    1923-1940 yıllarında bir yandan bu demir yolları (4559 kilometre uzunluğunda almanya, fransa, ingiltere tarafından imtiyaz karşılığı yapılan) paraları ödenerek birer birer millileştirilirken, diğer yandan da bu 17 yılda, 4078 kilometre yeni demir yolu yapılmıştır. Bu demir yollarının 2.182 kilometresi ise 1929-1939 yıllarında yapılmıştır. Ayrıca 17 yılda 12.000 kilometre yeni kara yolu yapılmıştır.

    ----- alıntı -------
    http://www.odatv.com/n.ph...nonuye-turkiye-2907131200

    bazılarının kendilerini savaştan çıkmış, küllerinden doğmuş bir ülkeyle kıyaslaması trajik.
    Bu kıyaslamayı yaparken verileri ve tarihi çarpıtması, üstelik kıyaslamada geri kalmasına rağmen ileride olduğunu iddia etmesi trajikomik!

    edit: yılmaz özdil ekleri

    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21299526.asp
    http://www.tcdd.gov.tr/home/detail/?id=1866
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21320766.asp
    0 ...
  36. 51.
  37. benim polisimi öldürdüler,halbuki kendisinin malı olarak gördüğü aziz şehidimiz direnişçileri kovalarken alt geçit inşaatına düşerek ölmüştür,hem de uykusuz bir şekilde.nedense diğer ölen 4 şehidin adı bile yok.neyse ne dediler faiz lobisi. arkadaş eğer suç faiz lobisinin ise senin akil adamlarının içinde niye uluslarası faizciler var,hem sen değil miydin uluslarası ünü artmış uyuşturucu tüccarına kefil olan.yok canım sen kefil olmadın,ben yanlış biliyorum.ama bari söyldiğin yalanlara allahı ve islamı karıştırma arkadaş.hwerkes biliyor bu arada emperyalistlerle işbirliği olduğunu benden söylemesi.aa bu da mı dedikodu,merak etme ben iftira atanları bulurum sayın sivil diktam
    2 ...
  38. 50.
  39. ekonomi verileri çarpıtılmak suretiyle sıklıkla yapılandır.

    rte: Şu anda her 100 liranın, o hesaptan hareketle söylüyorum, 43 lirası dış borç. Bitmedi. Yani özel sektör dahil brüt dış borç stoğunu yüzde 56'dan yüzde 43'e düşürdük.
    http://www.akparti.org.tr...-bedeller-odettiler/45062

    Prof. Dr. Hurşit Güneş: Gerçi hükümet yetkilileri dış borcun milli gelire oranının bu dönemde artmadığını, hatta 2002 yılı sonunda dış borcun milli gelire oranı yüzde 56'dan bugün yüzde 43'e düştüğünü savunuyor ama milli gelirde kur düzeltmesi yapıldığında bunun da doğru olmadığı ortaya çıkar.
    http://gundem.milliyet.co...detay/1741772/default.htm
    1 ...
  40. 49.
  41. gezi parkı olaylarında rte nin "esnafı yağmaladılar" sözlerine ilişkin emin çölaşan'ın iddiasıdır.

    ---- alıntı -----
    rte (iftar sofrasında): "Sokakların terörize edilmesi sonucunda esnafımızın işleri bozuldu. Bazı yerlerde dükkanlara saldırıldı, dükkanlar yağmalandı. Esnafımız tehdit edildi, hakarete uğradı..."

    çölaşan: Hop dedik, burada bir dakika duralım!
    Bu olaylarda bir tek dükkan veya işyerinin yağmalandığını gördünüz veya duydunuz mu?
    Böyle bir şey olmadı. Eğer olsaydı yandaş medya bu olayı dibine kadar sömürür, günlerce manşetlerden düşürmezdi.
    Yağmalanan malların çekimi yapılır, yağmacılar açıklanırdı.
    Hayır, bir tek dükkan ve işyeri bile yağmalanmadı.
    Tayyip yalan söylüyor.
    Eğer böyle yerler varsa adres versin.
    ---- alıntı -----
    http://www.ilk-kursun.com/haber/153048

    çölaşan yandaş basına da Lozan nedeni ile tepkilidir.

    ---- alıntı -----
    AKP iktidarına yandaşlık yapan şeriatçı bir gazete var! Dün sadece onun sayfalarında Lozan'ı okudum!
    Aynen dünkü yazımda belirttiğim gibi, yine hiç utanmadan yalan yazıyorlardı.
    Haberin başlığı şöyle: "Hezimetin 90. yılı."
    Şimdi ötesini okuyalım:
    "Kemalistler Lozan'ı zafer olarak savunurken, göstergeler anlaşmanın hezimet olduğunu gözler önüne seriyor. Kurtuluş Savaşından galip ayrılmamıza rağmen ismet inönü
    başkanlığındaki heyetin diplomasi hataları ve verilen tavizler nedeniyle stratejik topraklar
    kaybedilirken, ekonomimizin ağır yara aldığı belirtiliyor. Bunlar Lozan'ın Türkiye için büyük bir yenilgi olduğunu gösteriyor..."
    Yalanlar ve cahillik daha sonra şöyle sürdürülüyor:
    "Lozan anlaşması çerçevesinde Musul, Kerkük ve Süleymaniye ingilizlere, Hatay ise Fransızlara bırakıldı.
    Bunun yanında 12 ada italyanlara, bütün Ege adaları Yunanistan'a, 1571'den beri Türklere ait olan Kıbrıs ise ingiltere'ye verildi..."
    işte görüyorsunuz, dünkü yazımda vurguladığım yalanları aynen ve bir kez daha tekrar ediyorlar.
    Bunlar ya hiç tarih bilmiyor, ya da kasıtlı olarak yalan söylüyor.
    Musul, Kerkük ve Süleymaniye (Irak'ın kuzeyindeki beldeler) Birinci Dünya Savaşında ingiltere tarafından ele geçirilmişti.
    Hatay bölgesi yine Birinci Dünya Savaşında ingiltere tarafından işgal edilmiş, sonra aralarındaki uzlaşma nedeniyle, Suriye'nin tamamı gibi Fransızlara verilmişti. Hatay,
    Atatürk'ün ölümünden önce başlattığı siyasi çabalar sonucunda 1939 yılında Türk toprağı oldu.
    Ege adalarına gelince... Bu adaların tümü 1912 yılında patlayan Balkan Savaşı sırasında italya ve Yunanistan tarafından işgal edildi.
    1571 yılından beri Türklere ait olan (!) Kıbrıs adasına gelince... Kıbrıs'ı bunların taptığı yaratık olan Abdülhamit, kendi elleriyle ingiltere'ye bağışlamıştı!
    Bu yalan haberde sıralanan yerlerin hiçbiri Türkiye'nin elinde olan yerler değildi.
    Lozan anlaşmasıyla bir karış toprak bile vermedik.
    Tarihin gerçekleri ortada, anlaşma metni ortada.
    Yalanın ve cehaletin bu kadarı ancak Tayyip'in yandaş basınından fışkırabilir!

    ---- alıntı ----
    http://www.ilk-kursun.com/haber/153048

    lozan ile ilgili acı bir dipnotu yine bu yazıdan öğreniyoruz.

    ---- alıntı ----

    Çünkü yedi düvelle yapılan ve kıran kırana geçen Lozan pazarlıklarını isviçre'de Dışişleri Bakanı ismet Paşa, Ankara'dan ise Gazi Mustafa Kemal Paşa yönetmişti.
    Lozan'la Ankara arasındaki telgraf haberleşmesi binbir güçlükle Köstence üzerinden yapılıyordu.
    ismet Paşa Ankara'dan talimat isterken telgraflar gecikiyor, Mustafa Kemal Paşa Lozan'a talimat gönderirken yine büyük gecikmeler yaşanıyor ve iki taraf da sıkıntıdan bunalım geçiriyordu.
    Yıllar sonra öğrenildi ki Köstence telgraf hattını ingilizler ele geçirmiş, üstelik bizim şifreleri çözmeyi başarmışlardı.
    Çekilen her telgrafı önce onlar okuyup bilgi sahibi oluyorlardı.
    Lozan böyle bir maceradır, binbir güçlükle ve akla hayale gelmeyecek sıkıntılarla başlamış ve sonuçlanmıştır.

    ---- alıntı ----
    2 ...
  42. 48.
  43. tek tip askerlik konusu ve askerliğin 3 ay azaltılması. takiyyecilikte nirvanaya ulaştın amına şaplak atayım!
    1 ...
  44. 47.
  45. https://galeri.uludagsozluk.com/r/474921/+

    saymakla bitmeyen yalanlardır.

    -la hani ankara'ya bi hastane yapıyodunuz dünyanın en büyük hastanelerinden biriydi ne oldu ona?
    0 ...
  46. 46.
  47. ileri demokrasi, artan özgürlükler, büyüyen ekonomi, oyların %50'sini alması, Pkk ile görüştüğümüzü iddia edenler ispatlamazlarsa alçaktırlar, namussuzdurlar deyip, ertesi hafta devlet görüşmüş olabilir demesi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük