Cebini sonuna kadar dolduracak şekilde bir avucun istedigi düzeni kaldırmak.kurulu bir cunta düzenini yıkıp kendi cuntasını demokrasi kılıfı altında ortaya koymak.
- osmanlı'nın mükemmel bir imparatorluk olduğuna inanmak.
- Şeriat'in mantıklı olduğunu düşünmeye başlamak.
- yeni nesilden, seksten, alkolden, sigaradan nefret eden bir toplum.
- Duygu sömürüsü yaparak özellikle allah, din, kitap diyerek insani duygulardan faydalanıp emeline ulaşmak.
- insanların birbirlerini açık, kapalı kürt, türk diye sorgulamalarına sebebiyet vermek.
- Çok konuşup, az iş yapmak.
- Üretmeden tüketmek. ithal et, özelleştirme ayakları sayesinde...
- Yapmak yerine vaad etmek.
- inanılmaz bir baskı. AŞırı otokontrol mekanizmasını çalıştırmak her bireye.
- Bir yerde öpüşürken bin kere düşünmek.
- Sevdiğinle sokakta yürürken; bir serserinin laf atarken ki rahatlığı ve kafalarında 'haklıyım amk, giymesin daracık kot' gibi iğrenç bir düşünce.
- Kadının: toplumda arka planda olmasından çok 'türbanla kamu alanına girememesine' dert yanan kadınlar üretmek. Sonra bunları özgürlükçü demek.
atatürk sevgisini doruğa çıkarmıştır.
80 öncesi birbirlerine silah sıkanları neredeyse kardeş yapmıştır.
düne kadar yaşadığı ülkeye sövenleri en büyük vatansever yapmıştır.
siyasal islamın basit düzeyde olsa da eleştirilebilmesini sağlamıştır.
ve bence bu yaptıklarını onlardan başka kimse de başaramazdı.sadece bu bile "iyi ki iktidar olmuşlar" dedirtiyor insana. bir müsibet bin nasihatten iyidir misali..
sayelerinde *
- sabretmeyi öğrendik; alenen hakaret edildiğinde, işsizlik alıp başını yürüdüğünde, dış borçlarda hesap kitap sapıttığında, gözümüzün içine baka baka yalanlar söylendiğinde, resmen salak yerine koyulduğumuzda, sorulan hiç bir soruya çirkefleşmeden cevap veremediklerinde, hatta bazılarına hiç cevap veremediklerinde, ülkenin bir sürü şirketi satıldığında, sadece belli bir kesim cep doldurduğunda, çifte standartlar alenen yapıldığında, askerime bile söylenmeyen kalmadığında... Daha bir sürü konuda sabrı öğrettiler.
- susmayı öğrendik; koyun halkımda zaten default olarak gelen sessiz modu etkinleştirdiler ve insanlar sırf konuştukları için içeri atıldığında, atıldığı halde haklarında hala hiç bir suçlama yapılamadığında, sadece insanların midesini bulandırmak için, konuşan kesimi tü kaka göstermek için içeriye atılan insanlar uzun zaman boyunca tutulduğunda, telefonun, internetin, hatta arabalardaki konuşmalarının bile dinlendiği ortaya çıktığında, insanlar düşüncelerine göre, giyinişlerine göre, giyinmeyişlerine göre, gittiği cafeden tut, yaşadığı yere hatta okuduğu gazeteye kadar fişlendiğinde, sırf terör örgütü seviniyor diye şehit cenazelerinde analara "ağlamayın", etraftaki yakınlara "şehitler ölmez, vatan bölünmez" demeyin dendiğinde, konuşmak, derdini anlatmak için başbakanın yanına giden adama afedersiniz siktir çekildiğinde, büyük abimizden * gelen emirlere harfiyen uyduğumuzda ve ne yaptıklarına ne de söylediklerine tepki veremeyip sadece yavşakça sırıttığımızda, bölücü örgüt meclise girip ahkam kesmeye başladığında, ateşkes zamanı bile cayır cayır can aldığında tepki göstermesi gereken büyüklerimiz sustuğunda, millet meselelerine eğilmek dururken kendilerini "ak"lama çabalarına mecburen girdiklerinde, saolsunlar yaptıkları zamları ballandıra ballandıra anlatıktan birkaç gün sonra elektriğe, suya, doğalgaza, ete, benzine, toplu taşıma ücretlerine, ekmeğe çatır çatır zam yaptklarında, daha bir sürü şeyde susmayı, hesap sormamayı öğrendik.
- nefret etmeyi öğrendik; bin yıllardır koyun koyuna uyuyan kardeşler gibi olan diğer anadolu halkları kadar olamayıp, birbirimize düştük sayelerinde. açığı kapalısı, kürdü türkü, fakiri zengini, eğitimlisi eğitimsizi, siyahı beyazı, sıcağı soğuğu, gecesi gündüzü hep bir arada yaşarken, arada elbetteki her ailedeki gibi tartışmalar çıkarken, şimdi tahammülümüz kalmadı birbirimize duyduğumuz nefretten
- iyi bir seyirci olmayı öğrendik; zaman zaman uyutulduk dizilerle, tek gündemi bu oldu düşünmeyen, sorgulamayan eğitimsiz halkın, bazen de öyle bir gün geldi ki yok olan toplumsal değerlere seyirci kaldık, bi elimizde çekirdeğimiz eksikti.
daha çok şey öğrendik onlardan. öğrendik te, farketmemeyi de öğrendik etrafımızda yapılan hiç bir şeyi. sustuk, izledik ve kayıtsız kalarak destekledik. sırf daha fazlasını öğretsinler diye.
Bir anda yüzmeye başlayan gemicikler, malvarlıklarındaki hızlı yükseliş, evlatlara vergi kıyakları falan derken epeydir kıllanıyorduk ama tüm AKP cenahını tatmin eden ÖSYM-YGS sınavından sonra artık kesinlikle emin olduk ki Türkiye'ye kazandırdıkları en önemli değer kul hakkı yemektir.
gırtlağından keserek çocuğunu özel dershanelere gönderen bir ailenin Sabahlara kadar çalışan çocuklarının haklarını "sehven" yapılan bir "şifreleme" ile çatır çatır yemişlerdir...
Biz de bu adamları "dinine bağlı" bilirdik... Kendileri de bilsinler ki iki tane takunyalı veledi hukuk fakültesine sokup savcı yetiştirmek için yedikleri bu hakka kul hakkı denir...
bu yazıyı zamanında başka bir yerde yazmıştım ama değişen bir şey olmadığını görünce tekrar yazmakta bir sakınca görmedim.
1. si komik bakanlar, hergün beni güldüren güne neşeli başlamamı sağlayan bakanlar, örnek mi "et fiyatları refah seviyesinin artmasından dolayı yüksek"
2. si artık denizcilik konularında daha bilgili olmamı sağladı, gemi var gemicik var, zamanında bu ikisi arasındaki farkı bilmeyecek kadar cahil ve kandırılmıştım ama şimdi ışığı gördüm, akepe sayesinde
3. sü askerlik mesleğindekilerin ne kadar boş işlerle uğraşan, yan gelip yatan kişiler olduğunu öğrendim. askerde kelleleri giden 2 arkadaşımada artık o kadar üzülmüyorum. bazı kutsal kişilerin oğulları gidip yan yatacağına çalışmayı seçti. ama bir dakika aile ile ilgili konuşmayacaktık dimi,
4. sü artık ticaret yapmanın kurallarını öğrenmeye başladık akepe sayesinde. nasıl 700 milyon dolar kredi alınır dahada önemlisi 2-3 tane kıçı kırık teminatla nasıl alınır onu öğrendik. artık hepimiz işadamı olabiliriz.
5. si artık gençlerimiz çok aktif. gemicilikte, likit yumurta da, mısır ithalatında, bardakta mısır satışında, mobese ihalelerinde, devletin bilgisayar alımlarında yakında marketlerde satılacak ilaç işinde vesaire vesaire, avrupa kork bizden kafası çalışan, girişimci bir genç neslimiz var.
ve en önemlisi bunlara inanacak bir %60 ımız var.
işsizlik ve büyük sermayelerin her sektörde tekel olması.ekonomi alanında gelişme deniliyor.bir sürü nitelikli işsiz ya asgari ücretle işe girip hayatını orda geçirecek ya işsiz kalacak ya da parası varsa iş kuracak değil mi ? ancak, akp'nin şu an uyguladığı bu sistemde 3. şık yok ya ailenizin işi olup ona götürmeniz gerek ya da maaşlı bir iş (ki bu işteki maaş övündükleri milli gelir seviyesinde bile değil) olup böyle bir hayatı kabullenmek.yeni bir iş kurmak mümkün değil herkes köşesini kapmış gözüküyor en üstteki iktidar yanlıların başlattığı piramit en küçük devlet yetkilisine olan yakınlıkla son buluyor bu kişilere yakın olamayan iş yapamıyor yapsa da malesef kısa sürede firmasını kapatıyor.
kusurları tabi ki vardır ama gerçekten kazandırdıkları da vardır. itibarımızı gerçekten arttırmıştır, ekonomi için önemli adımlar atılmıştır, sanayi düzeltilmiştir, eğitime sıçılmıştır, toplumsal gruplar daha da belirginleşmiştir (bu kötü bir şey), millet devlete küstürülmüştür, pkk'nın götü büyütülmüştür vs.
demokratik açılım safsatı ile maskelenmiş bir ayrıştırılma projesi.
demokratik özerklik safsatı ile maskelenmiş bir bölünme senaryosu.
suçlusu olmayan soruşturmaların maduru olan bir ordu.
siyasi seks kasetleri furyasına kurban verilmiş siyaset etiği.
toplum olarak peşinden sürüklendiğimiz bir dinlenme izlenme ve bu süreci takip edecek taşlanma süreci fobisi.
muhafazakar ya da sosyalist maskesi takmış, özünde liberalist ve emperyalist, amerikancı yavşaklar güruhu.
bu liste uzar gider.
bu kadar kazanımın, bir devlete ve millete neler kaybettirdiğini ve kaybettireceğini anlamamız ve tüm kişisel kazancımıza rağmen bu gidişata dur diyebilmemiz dileğiyle.