paralellerin umut oran'la işbirliği halinde sümeyye'yi öldürmeyi planladıkları yalanının ortaya atılmasıyla başladı. ne ki sucukçu muhasebecisi kızının derdine düşmüşken y-chp seçimi alacakmış sözde!... lan sucukçu muhasebecisi mısır'da ölen rabia'nın cesedi üzerinden siyaset yaptı, maazallah kızı öldürülse neler yapar!... sanki tanımadığımız, tıynetini bilmediğimiz bir şahıs kendisi!... bu yalan tutmadı...
sonra sucukçu muhasebecisinin kabataş yalanını köpürtmesiyle devam etti. yine rezil oldular...
sonra savcı cinayeti işlendi. neymiş? cinayeti işleyenler sözde berkin elvan'ın katilini bulma derdindeymişler!.. bunun için de yöntem olarak berkin elvan cinayetini en sıkı soruşturan savcıyı hedef almışlar!... hadi onu da geçelim... şöyle düşünün, önemli bir kişiyi rehin aldınız, bir takım talepleriniz var, kiminle görüşmek istersiniz? devletin üst düzey yetkilileriyle, başbakanla veya iç işleri bakanıyla değil mi? peki sözde berkin elvan'ın kanını güden şerefsizler kiminle görüşmek istiyor? ümit kocasakal ve sezgin tanrıkulu ile! bak şu işe!... (bkz: verecek bir şeyimiz kalmadı bari korku verelim)
sonra kılıçdaroğlu şehit savcımızın ailesini ziyaret ederken bindirilmiş kıtalara yuhalatıldı... (bkz: hastalıklı zihniyet)
sonra birisi akp kartal ilçe teşkilatını basıp, üzerine "zülfikar kılıcı" motifi işlenmiş bayrak astı!.. bak şu işe!...
arada bunları ibrahim zübükzade'ye benzetiyorum ya... haksızlık ediyorum aslında... ibrahim zübükzade bile şu kahrolası hastalıklı zihniyetten daha temiz oynuyordu.
