"Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazr!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! " *
afiyet olsundur efenim. yemeyenin malını yedikleri ve yiyecekleri gibi, "zehir zıkkım olsun, haram olsun, bulursam yakacağım çırasını, öbür dünyada görüşürüz, karşıda görüşürüz, sular kesikti gelemedim." gibi aptal bahanelerin ardına sığınan her insanoğlunun hakkının yenilmesi mubahtır hatta daha da ötesi sevaptır efenim. (bkz: hakkımı bulamıyorum sende mi kalmış)
hepsini kendi yediyse eğer oburlukta sınır tanımayan bir insan olarak saygılarımı gönderirim kendisine. şaka bi yana sadece pide, pasta, kuruyemiş ve çaya 162 bin tl harcayan bakanlık bizi nasıl kalkındıracak asıl onu merak ediyorum ben!