olum ne kadar ilginç insanlar var lan. adamların kendi tuttuğu takım aksaray'a çıkıp etek öpmüş, gelip yazdığı şeye bak. yüzü kızarır lan insanın biraz.
iki kurum... biri yıllar yılı hakemlerin taraflılığından dem vurarak yaygara edebiyatının kralı olmuş, diğeri siyasetin hukuki manada hakimlerine küskün, küskün olduğu kadar da bıçkın, cüretli, gizliden gizliye yönlendiren...
dün akşam fenerbahçe efes basketbol maçını izlerken yeniden canlandı bu olay zihnimde. hakem son saniyede yeni kurallar gereği top oyuna girmeden faul olduğu için centilmenlik dışı faul çaldı. o anda mağdur edebiyatının değişmez mazlumu, çileden çıkmış fener camiyası (taraftarıyla, oyuncusuyla, yönetimiyle) çıktı sahaya... sahaya pet şişe yağıyor, hakemler soyunma odasına kaçıyor.. neden? çünkü fener mağdur oldu, kural kuraldır ama fener bu da be ya! yazıktır lan kansızlar! nasıl basket bu? aziz başkan ''ya bu ne yaa'' diye şeref tribününden nice poz attıktan bir süre sonra ortamı sakinleştirmeye, ''bırakın büyüklük bizde kalsın'' deminde hareketler yapmaya pek sonraları karar verdi...
muhalefetin her hareketine kızgın, ama kızgın olduğu kadar da mağdur tablo çizmekteki bu mahirliğiyle her daim benzetmişimdir ben bu iki kavramı, bu iki kuruluşu...
ikisinin de rakipleri kendileriyle başa çıkabilmek için birleşirler.
hadi futbol neyse da yılların sağcısıyla solcusu mhpyle chp nasıl birleşir arkadaş. biri bana anlatsın.
ikisinin sempatizanları da, kendilerini kimsenin sevmediğini düşünürler.
halbuki yanlıştır. ikisi de benim görüşlerime ve takımıma terste olsa hiç bir zaman "anti" bir duruş sergilememişimdir mesela.