aklını kullanması fıtratından; kendine yakıştırdığı gerizekalılığı ise mütevaziliğinden ileri gelen yazar.
yazdıklarını okuduğumdan anladığım budur. sevgilisine sevgili olmak dileğiyle.
adamlık vasfını haiz, üslup sahibi, saygılı, kibar ve beyefendi yazar. üslub-u beyan, ki hakikaten aynıyla bir insan. düşünceleri benden çok farklı bir gül ağacı. fikren ayrıldığımız konular üzerinde kendisi ile konuştuğumuzda, bende bıraktığı izlenim böylesine etkiyeyici olmuştur.
adam olması, gönlünün akça pakçalığından kopardığı nezih duygularla insanlığından misal sunması beni bahtiyar etmiş, gelecek güneşli güzel günlere gülerek bakmama sebebiyet vermiştir.
açık söyliyeyim kendisi, benim gibi bu sözlük denilen olayın daha ziyade basit ve eğlence amaçlı yönlerinden istifade eden ve burada yazılarıyla bulunma nedeni bu doğrultuda olan, yazar lafının 3 numara büyük geldiğini düşündüğüm bir yazarı, onla aynı ortamda bulunmasıyla bile kendinden utandıran gerçek yazarlardandır..
her rastladığımda okurum entrylerini, bazı fikirlerine katılırım, bazılarına katılmam kendimce.. ama her ifade ettiği düşünce öyle ince bir üslup ve öyle güçlü bir anlatımla resmedilmiştir ki, dünya görüşümü değiştirip, o fikre de katılasım gelir..
normal tabiriyle kalemi, bu durumda ise klavyesi, çok güçlü bir yazardır..
attığı özel mesajlar bile ortalama dört tecahül-i arif, altı teşbih sanatı, iki kapalı istiare, bir dolu da insanı güldüren bildiğin normal espri barındırır..
bu gibi adamları bırakalım, herifler zihinlerini kapıştırsınlar sözlükte.. sonra işte bir-iki saati de biz yazarlık heveslisi gençlere açsınlar.. doğrusu budur bence..
sakarya caddesinde küçük bir barda oturuyordum. dördüncü arjantin 70'lik dolaylarındaydım, patlamı$ mısır bitmek tükenmek bilmiyordu, ama sigaram bitmi$ti. hesabı ödeyip le$ ve ke$ bir halde kalktım tahta masadan. sanki biri paçalarımdan tutarak biraz daha otur diyordu, ama ben yürüdüm. bi paket kısa winston aldım gürbüz bakkaldan, tiksinircesine baktı yine tipime, zoraki ve samimiyetsiz bir gülüşle iyi geceler diledi bana. metroya girdim. bahçelievlere gidecektim.
gi$eye yakla$tım jeton almak için, ama son bozuk paraları bah$i$ bırakmı$tım miniminnacık ufacık tefecik olan barda. i$te o anda ona ikinci kez rastlamı$ oldum. aynı anda telefonla konu$uyor, yürüyor, sakız çiğniyor ve cüzdanından bozuk para çıkarıyordu. utanmasa bir de kulağını karı$tıracaktı.
"pardon hocam, bi jetonluk bozuk paranız var mıydı yahu" dedim.
"tabii ki var, i$te buyrun." dedi. yine amele stili konu$mamdan iğrendim ve bu parlak yüzlü insana saygı duyarak baktım. yüzünden ve bakı$larından sanki ayetler fı$kırıyordu. heyecanlandım, ne diyeceğimi bilemedim. te$ekkür etmeyi denedim:
"e$ekkür tederim."
gülümsedi, bana e$lik etmeyi önerdi. bahçelievler'e kadar konu$tuk metroda, sarho$ olduğumun farkındaydı ama beni küçümsemedi, iyi davrandı. metro hala ilerliyordu.
bahçelievler'de indiğimde arkamdan el salladı, artık birbirimizde telefon numaralarımız vardı. sonradan farkettim ki, bahçelievler yönünde değil, çok farklı bir yerde oturuyormu$. yine de bana yardımcı olmu$tu, kalbinin en temiz odacığında minik ve sevimli bir yer açmı$tı bana.
otel odasına gittim ve rahat bir uyku çektim, ay sanki dostluğumuzu selamlıyordu...
--spoiler--
1000. entry'mi armağan ettiğim süper yazar, üstadım, karde$im, ablam, mahmut dayım, rıza eni$tem. seviyom lan seni.
--spoiler--
ulan bi türlü denk gelemiyoruz lan, dediğim yazardır. nooldu nerelere gitti ne yapıyor merak etmekteyiz.
ayrıca, zirve yapmayı planladığım bir 5. nesildir kendisi.
(bkz: 31 mart be$inci nesil kedi zirvesi)*
danke dediğim, iki gözünün orta yerinden öptüğüm, selam ettiğim, ich möchte eine köfte dediğimdir. islam hakkındaki bilgisini ayakta alkı$ladığım ve saygıyla kar$ıladığım, dostumdur.
(bkz: bir yazarla 500 entryle$mek)
basarili bir yazar. yazdiklarina baktim son derece guzel seyler. ayni yolun yolcusuyuz gibi geldi, sevindim. burada boyle insanlarin oldugunu bilmek benim acimdan sevindirici.