aslında hemen oracıkta, azıcık bile sorgulamadan, kuytularda empati kurmadan yargılanmaması hatta yadırganmaması gereken bayandır.
toplu taşıma araçlarına, sosyolojiye, şehirlerin alt yapılarına dair bir yazı döşenirim buraya beyninizin afedersiniz amına koyar patoz ederim. ama inan ne yeri ne de zamanı..
malum şehir hayatı bir kaos, şehir trafiği ise tam bir keşmekeş. arabayla istanbul trafiğine çıkmak en hafif tabiriyle cesaret. işte bundan yllar önce adamın biri, yanisi aslında atanın birisi, çıkıp demiş ki "aga niye böyle birer ikişer gidiyorsunuz. topluca benim minibüse binin, üçer beşer tokalayın ben sizi kadıköye atıverem. hem benzin yakma, hem sarışın karıyı sıkıştırıcam diye hayvanlaşma ve hem de yollardaki araba sayısı azalsın, ferahlayalım". çoğu tarafından kabul görmüş atanın savı. pek azı ise "hayır aga, sarışın şoför görüp taciz etmezsem ben o günden ve hayvanlığımdan bir şey anlamıyorum" diyerek kendi hususi vasıtasında sevk ve idareye devam etmiş.
konuyu nasıl karıştırmışım amına koyim işin yoksa topla! hayır altı üstü iki satır bir şey yaz di mi?
akbil de istanbulda, kamuoyunun yüksek malumu olduğu üzere, otobüs kullanımı sırasında gündeme gelen, 1'ler ve 0'lardan oluşan yazılımla çalışan bir cihaz. ama ne cihaaaz.
işte trafikte direksiyon sallamak yerine, toplu taşımayı kullanan bir hanım kızın günlerdir sanal alemde bu denli hakaret görmesi bence doğru değil. sonuçta kız akbil kullanmak istemiş.
haaa şu da var ki; davasında sonuna kadar da haksız bayandır! hiçbir hanım kız, basmalı masmalı, emmeli gömmeli ifadelerle, biz "soluk borusu" kelimelerinden bile azan beyleri tahrik edemez. oracıkta adam çıkıp bassa sana ne yapacaksın hanım kız? bas diyorsun basıyor sonra aauuww! kendine çeki düzen ver lütfen.
Hele bir de yaşlı bir kadın tarafından söyleniyorsa, insanın utanmasına yol açar. Geçen yaşlı kadının biri "yavrum bana da basar mısın, parasını veriyim ben" demişti. Kendimi jigolo gibi hissetmiştim.