halkı alışveriş merkezindekilerden ibaret sanan çoluk çocuk saçmasıdır. enflasyondan da haberi yoktur bu gencimiz ayrıca. tekel işçilerinin hali ortada. bir gün o kavanoz yalayıcıların olduğu marketten, alışveriş merkezinden çıkta, varoş diye tabir edilen mahallelere git. evinde yakacak kömürü olmayan mı, yiyecek bulguru olmayan mı, kırık penceresini tamir ettiremeyen mi, hasta çocuğuna ilaç alamayan mı ararsın o sana kalmış artık... ülkenin çok küçük bir kısmının orta kesimi oluşturduğunu öğren önce... ya zengin var, onlarda senin savundukların gibi çalıp çırpıp zengin oluyor ya da fakir var yiyecek iki kuru ekmeğe muhtaç...
her sene bilmem kaç milyon işsizlik olmaması için aylık 700.000 kişiyi işe başlatılması gereken bu ülkede türk halkı toktur açtır muhabbeti yapmak gerçekten saçmadır. dolu gördüğünüz alışveriş merkezlerindeki mağazalara girip işler nası diye sormayan sonrada ak parti halkı aç bırakıyor safsatası ile ilgili atıp tutan arkadaşlar ise ayrı sorunsaldır. yakın zamanda izmirin avm lerinin bir çoğuna girip çıkıyorum her gittiğimde farklı dükkan görüyorum aynı yerlerde. siftah yapmadan kapatan saatçiler kuyumcular şekerleme satanlar o kadar çok ki. satış yapan sadece burger king ile kfc var sanarsınız. böyle atıp tutmak yerine gerçekçi verilerle başlık açmakta fayda var.
asgari ücret alan bir kimsenin en iyi şartlarda 500 lira kira verip 100 elektirik su ödeyip çoluğuna çocuğunu okula göndermesi yemesi içmesi iletişim masraflarının olması işe bedava gelip gitmediği gerçeği vb durumlar yok zaten bu ülkede oralara girmiyorum.
haftada en az 3-4 kere cevahir alışveriş merkezine, 1 yıl öncesine kadar da her gün Profilo alışveriş merkezine uğrayan biri olarak Cevahir teknosa'ya açıldığından beri bıraktığım para 65 lira, 5 yıl içerisinde Profilo teknosaya veya darty e 0 lira ha dur bir mağazadan 50 dolara klavye maus almıştım, Profilodaki herhangi bir giyim mağazasına bıraktığım para 2 gömlek bir kazak parası , cevahire de açıldığından beri bıraktığım para da iki gömlek, birkaç tşört bir de pantolondan ibaret. 15 milyonluk bir şehirde Herkes en fazla benim kadar alışveriş yapsa giyim ve elektroniğe o mağazaların cirosu zaten alıp başını gider ki benim kadar alışveriş yapamayan 10 milyonu aşkın insan vardır. 15 milyonluk şehirde insanımızın bir kısmının arada bir dışarıda yemek yemesi de zenginlik göstergesi olmayı versin, Ha bir de markete gidiyorlarmış Tayyip sağolsun, marketten üç-beş bir şey alabiliyoruz da bir türlü kafaya takmadan haftada bir de olsa bir aileyi doyuracak kadar et alamadık gitti.
ayrıca Kredi kartı borçlarını da düşünmeyenlere selam olsun buradan.
Daha da ötesi Türkiye'yi levent, şişli, etiler ekseninde tanıtmak da bir alem. çok değil şöyle leventten, 4 leventten büyükderenin karşı tarafından aşağılara doğru 300-500 metre uzansak yeter.
ha bir de gerizekalıya ek: Plazma diye bir teknoloji kalmayalı çok oldu koç, Milletin aldıkları LCD ekran televizyon.
Marketlerin de ucuz olduğunu söyleyeni allah çarpar. Hayatında hiç deterjan almamış ergen çalışan birinin 10 kiloluk bir deterjana 3-5 lira daha az para verebilmek için nasıl dört döndüğünü bilmez ki adam haklı deterjan fiyatları ebesininki kadar olmuştur.
(#7321820) tekstil sektörünün halinden haberi olmayan yandaşların söyleyeceği söylem dir. çok değil bundan 5 sene önce dünyada tekstil denince 2. numara olan türkiye de tekstil ölmüş durumda. o işsizliğin sayısı neden arttı sanılıyor ki. tekstil sahası türkiyede 6 ila 7 milyon işçi üzerinden 15 milyon kişiyi istihdam ediyordu. ama teğet geçen kriz 5 milyon tekstil işcisini aç bıraktı. 2005 yılında çin kotaları kaldırdığında türk hükümeti bunu iyi idare edebilseydi üzerine giydiğimiz her tişörtte '' made in prc'' yerine made in türkiye yazacaktı. fanatiklik heryerde var ama vicdanınıza sirayet etmesin bari. vicdanı olan böyle konuşamaz nitekim.
mehmet barlas' ın bile yapmaktan çekineceği espri. burada sadece akp' ye yüklenipte önermenin sahibine ve fikirdaşlarına kendilerini savunma şansı vermek istemem. olaya bir de şu açıdan baksınlar; diğer hükümet olmuş partiler de zamanında çok iyi yönetmediler Türkiye' yi belki hiç birisinin zamanında özelleştirme rekoru kırılmadı ama içlerinden halkı düşünen de yoktu. çünkü hepsi düzen partisiydi. ne demek düzen partisi? benim anladığım anlamıyla, sermayenin "tıkır tıkır" işlerini yürütebilmesinin, maksimum kar edebilmesinin mümkün olduğu koşulların oluşturulduğu ekonomik ve siyasi ortama "düzen" , bu ortamıda canhıraş sağlama çabasında olan partilere de düzen partisi denebilir. burada sinir katsayınız arttıkça "düzen" kelimesi argoda ki anlamına ulaşacaktır.
pek sevgili akpliler siz akpyi farklı mı sanmıştınız. akpnin tek derdi vardı, sermaye değişimi. eskiden beyaz türklerin olan sermaye hakimiyetini; yeşilimsi, versace şallarla örtünen ve şehvani bakışlardan korunmaları için ciplere binen karılara sahip sözde müslümanların eline vermekti. halk onlar için çalışan, vergi ödeyen, gerektiğinde şehit olan saf insanlar yığınından başka bir şey değildir.
istanbulda nereden baksanız minimum 100 alışveriş merkezi olduğunu varsayalım.
100 alışveriş merkezinin günlük ziyaretçi sayısının 1000 olduğunu varsayalım.
100 alışverişmerkezine ortalama 100 bin kişi aktif ziyaretçi dersek aya vurduğumuzda 3 milyon kişi yapar.
3 milyon kişiden %10 u aynı kişiler dersek geriye 2,7 milyon kişi kalır.
2,7 milyon kişiden %40 ı dolaşmak, bişeyler yemek için geliyor desek geriye 1,6 milyon kişi kalır.
bunlardan % 25 i zengin diye tabir edilen aç sayılmayan kesim olsa bu rakam 400 bin yapar.
istanbulun nüfusunun 25 milyon olduğunu varsayarsak 400 bin kişilik alışveriş yapıp lüks arabalara binip alışveriş merkezine her gittiğinde yüzlerce tllik alışveriş yaptığını varsaydığımızda bu grubun 25 milyonun %1,6 sını oluşturduğunu görürürüz.
alışveriş merkezine giden her insan zengin, lüks içinde yaşıyor ve her gittiğinde alışveriş yapıyor dersek hesaplamamıza en baştan başladığımızda
3 milyon kişi bu gruba dahil olursa 25 milyonun %12 si olur bu.
%12 veya %1,6 rakamlarına bakıp bunu halk aç değil bunun sebebi de akp derseniz ben de gelin size biraz sayılarla alakalı ders vereyim derim.
en basitinden hayatın avmlerden ibaret olmadığı, açlık sınırının avm ler ile belirlenmediğini de öğretirim bonus olarak.
kriz yeme oranını bankaların ne kadar kar ettikleriyle bağdaştıran insanların anlayamayacağı olaydır. kapanan ve kapanacak olan işletmeler listesinde türkiye en ön sıralarda yer almaktadır. fakat ülkenin çoğunluğu açken alışveriş merkezlerinde para saçan bir kesim varsa da bu eşitsiz kesim de akp desteklediği için vardır. öyle teşvik var böyle süper şeyler var diyenler de öncelikle hiç birisinin o kadar kolay olmadığını, cebinde doğru düzgün parası olmayan sıradan bir insanın o teşviklerle bir işletme kuramayacağını bilsinler ve bütün gün çalışmak zorunda olmayıp da iş saati içinde sözlükte entry girebilen insanlar para kazanmanın kolaylığı veya zorluğu hakkında yorum yapmasınlar. bildiğini zannetmekle, yaşayıp görmek çok farklı şeyler.
basit bir formül ile açıklanacak "safsata"dır. 2010 yılı için net 576,57 tl olan asgari ücret ile aşağıdaki tablo ile millet geçiniyor, alışveriş merkezlerinde para saçıyor demek insafsızlıktır.
kira: 150 tl (bodrum kat)
gıda: 180 tl (4 kişilik bir aile her öğün sadece 2 kuru ekmek yese)
su: 50 tl (musluk suyu içseler)
şu an 380 tl etti. daha hiçbir harcama eklemedim (elektrik, ısınma, yol masrafları, okul, temizlik malzemeleri vs.) haklısınız safsata bu. bu aile kalan 196 tl parasını alışveriş merkezlerinde saçıyor, starbucks'ta white moca içerek, ailece film izleyerek geçiriyorlar. ya da yukarıdaki önermede bir hata var.
körü körüne bağlanmayın bazı şeylere, at gözlüklerinizi çıkarıp etrafınıza bakın bakalım kim ne kadar aç? alışveriş merkezlerinde nabız tutmaya çalışacağınıza, akşamları pazaryerlerine gidin bakalım daha ucuz diye kaç kişi oradan çürük çarık sebze-meyve almaya gidiyor.