bizim gibi o da yapabileceği tek şeyi yapmış, gülümsemiştir. artık yetişkin, çocuk fark etmiyor gülüp geçiyoruz. tabi yaştan dolayı oluşan tek fark bizim huzurla değil sinirle gülüyor olmamız.
ileride sosyal hayata kazandırılması gerekecek bir çocuk olacağı kesindir.
mevcut huzurlu ak parti gülümseyenleri genelde elinden tutulmadan bir yere gelemedikleri için, çocukta
o yaşta öğrenmiş dünyayı şimdiden "ağlamayana mama yok" uygulamasını devreye sokmuş.
geçenlerde bende gördüm böyle bir olay. hemen anlatayım.
beşiktaş iskelede oturuyorum. cebimden 30 liraya yakın bir para denize düştü. sonra bir baktım teker teker
çocuklar denize atlamaya başlamış. aslında ben öyle sanmışım. ak parti seçim bürosuna çocuklarıyla gelen koca koca
adamlar, 30 lirayı alabilmek için çocuklarını denize atıyor, bu yetmezmiş gibi üstlerine bahis oynuyorlardı. çocuklar feryad figan
ağızlarıyla paraları almaya çalışıyorlardı. çocuklarına bağıran ak babaların ağızlarından tükürükler çıkıyordu.
sonunda bir şekilde parayı bir çocuk aldı.
sonra ben bütün çocukları yanıma çağırdım. ellerine birer onluk tutuşturdum ve babacan bir tavırla "hadi hadi" dedim.
nasıl huzurlu ve salaklardı bilemezsiniz. bir çocuğu sevindirmenin değeri paha biçilemez. ancak bir salak çocuk için beş on lira
yeterlidir.
neyin ne olduğunu anlamadan gülümseyen miniktir doğal bir durumdur. muhtemelen kalabalığın çoşkusu ve gülen insanlar dolayısıyla o da gülmüştür.
şimdi o miniği alıp chp miting, mhp mitingine götür orada yine gülecektir o. çünkü miniktir... çünkü orada da kalabalık ve coşku olacaktır.
bu minik üzerinden bu tarz bir rant sağlayanlar da çocuk istismarcısıdır.
ve unutmamak gerekirki "çocuk istismarı" sadece cinsel bir durumla alakalı değildir.
ak parti, yani camilerimizden sonraki en mübarek, güvenli, ahlaklı insanların bulunduğu yer olan ak parti il, ilçe binası önünden geçerken hissedilen güveni bilirsiniz. asılı olan tayyip erdoğan posterine gülümseyerek umutla bakan, yarınlarımızın ak parti sayesinde nasıl güzelleşeceğini erdoğan'ın gül cemaline baktıkça anlayan minik.
kalbi allah aşkı ile dolmuş olup, kahramanlık destanı yazan ak partili bakanlar ve silah arkadaşlarını gözlerinden, ellerinden öpmek isteyen geleceğin tayyip erdoğan yürekli, uysal fakat bir o kadar da kahraman mücahid evladı.
onu gördüm,
7-8 yaşlarındaydı, sağ eli babasının avcunun içinde kayboluyordu. babası evladının elini yeni üttüğü misketi saklayan çocuk gibi tutuyordu sanki. her zaman geçtikleri oyuncakçının önünden geçerken en çok istediği oyuncağı babası yine almamıştı. arkalarından yürüdüğüm için olaylar an be an şahit oluyordum.
ak parti binasına yaklaşıyorduk bu arada, müslüman adımlarımı hızlandırmıştım. dindoş kalbim üç fanlı katalitik gibi yanıyordu adeta. kalbime biri balyozla güp güp vuruyordu sanki. etraf yemyeşil nurla dolmuş, tüm ak partili esnaf kapılara çıkmış müşteri memnuniyetleri yüzlerinden okunuyordu. az ilerde ise türk ve kürt kol kola girmiş halaylar çekiyor, bu kardeşlik bozulmasın hey hey diye halaylar çekiyorlardı.
çocuk ağlayarak ilerlemeye devam ediyordu. ak parti binası önüne gelmiştik tam da o sırada. çocuğun ağlamaları feryada dönüşmüş, hal ve tavırlarından izmirli olduğunu düşündüğüm gaddar ve vicdansız babası ağzına ağzına şaplak fırlatıyordu elinin tersiyle. sus amına kodumun evladı diyordu evladına, acımasızca, tüm izmirliliğiyle.
bir anda ak partililer döküldü sokağa ak parti binasından hızlıca çıktılar. çocuğun feryad figanını duyar duymaz koştular ve babasını döveceklerdi. hemen araya girdim ve bu a.ına kodumun evladı sabahtan beri çocuğu dövüyor ak partili abilerim dedim ve kaldırımlardan zıplayıp zıplayıp kafaları patlattım.
ak partili esnaf beni sakinleştirdi bu kez ve çocuğu kucağına alarak oyuncakçıya gittiler. çocuğun istediği oyuncağı aldılar ve ağlaması kesildi.
sonra ak parti binası önüne geldiler tekrardan müslüman adımlarıyla. çocuk gökyüzüne doğru bakarak umutla gülümsüyordu.