ilk çıktığı zamanlarda sinir olduğum, nefret ettiğim, şu sıralarda özellikle youtubetaki bazı videolar yüzünden kızamadığım makina mühendisi. diss adı altında söylenmeyen kalmamıştır kendisine.
(bkz: diss)
zamanında arayıp "ben sezen aksu. sizinle bir çalışma yapmak istiyorum" şeklinde bıraktığımız mesaja sms ile "çok memnun olurum sezen hanım" diye cevap verince acıyıp uğraşmayı bıraktığımız insan evladı. umarım orda burda "sezen aksu beni aradı" diye dolaşmıyordur. yazık yahu.
aklından zoru olduğu tescilli bir tuhaf yaratıktır. ortada çikita muz ve nane nane eserlerim var görmezden gelemezsiniz derken gerçekten ciddi mi inanamıyorum.
(bkz: şaka gibi tipler)
şimdi evlatlarım, bu ajdar son derece basiretli bir genç, bakınız, ben kendisini bir süredir yakından takip ediyor ve eserlerinden gerçekten fevkalade keyif alıyorum. bakınız, çikita muz şarkısındaki espriyi ne yazık ki genç arkadaşlarımız yeterince çözemediler. buradan izah edeyim; sevgili tonton başkanımız turgut özal, 1983 seçimlerinde iktidara geldiği vakit serbestinin hakim olduğu bir piyasa ekonomisi canlandırmak istemişti. işte bu süreçte ilk ithal edilen meyve de çikita muz idi. hatta o zamanlar çok kıyamet kopmuştu hatırlarım. nitekim, semt pazarlarında yerli muzun yüzüne bakan kalmamıştı.
işte ajdar kardeşimiz, bu sürecin toplumumuzda yarattığı tahribatı gözler önüne sermek için çikita muz isimli besteyi yaptığında kendisini gözlerinden öperek kutlamak istedim. ama maalesef bi yerde karşılaşmak nasip olmadı. bakınız, şimdi de turp gibiyim, grup olalım grup isimli eseri ile aynı sürecin turp, enginar ve maydanoz gibi sebzelerimizde de yaşanmaması için gereken uyarıyı yapıyor. aferin, bu basiretli arkadaşı öpmiyim de kimi öpiyim? söleyin evlatlarım, kimi öpiyim, hülya avşar'ı mı? olmaz evladım, olmaz!
bakınız, bahsi açılmışken hande yener'e olan özel sevgimi bilen bilir. kısmet oldu da bi kere karşılaştıydık, ben de öptüm tabi kendisini. hatta çevreden arkadaşların "vaooovvv" diye görgüsüzce bağırmalarına da biraz ifrit oldum açıkcası. yani evladım, hoş bi hareket mi, siz bi kızcağızı kucaklamış öpüyorsunuz, öteden "vaooovv" diye bir höykürüş. olmuyor böyle evladım, hoş diil yani...
Kendisi Kadıköy Sahrayıcedid civarında oturmaktadır. Zira Kadıköy-Pendik minibüslerinde birkaç defa denk gelme şerefine nail olmuşluğum var. kafasında bir bere muhakkak takılıdır (malum tanınmamak ve halkın yoğun ilgisine maruz kalmamak lazım). iki cep telefonu taşır. eğer birgün uzaylılar dünyaya ayak basarlarsa dünyadan sorumlu insan olarak seçmelerini kuvvetle arzuladığım, sanatın doruklarına çıkıp çıkıp inen ve tekrar çıkan ve inen, kah zirvede, kah yaylada görebileceğimiz, elastik, yaratıcı bir şey işte.
bir zamanlar ülkemizin sanal gündeminin yegane sabun köpüğü ünlüsü olan bu arkadaşımız mı bizlerle dalga geçti yoksa biz mi onla dalga geçtik henüz kesin bir çıkarım yapmamız mümkün değildir. lakin ajdar ekranlardan gitmesine rağmen gündemdeki laleler hala bitmemiştir. sistem bozuk olduğu için ister istemez kendi ekran lalesini üretecektir. ajdar ın kendi yaptıkları müziği ile bütünlük içindedir en azından. jazz söylemeye kalkışan fantezi müzik şarkıcılarının yada işadamı aşığı meşrep ünlülerin aile programı yapıp bizlerle dalga geçmelerini sağlamaları nedir peki şeklinde düşündürür adama.
tırtta olsa kendince söz yazan şahsiyet..millete paralar döküp şarkı satın alıp, bilgisayarla sesini düzeltip sonra da kendisine sanatçı diyenlere selam olsun.. (bkz: hülya avşar), (bkz: gülben ergen), (bkz: petek dinçöz) ve hatta (bkz: yeni türkü)