askere giden bir aile ferdinin sehit düşmesi durumudur. tarif edilemeyecek derecede acı verici bir olaydır. onu öldürenlere karşı olan kin ve düşmanlığınız gün geçtikçe artar ve içinizi kemirir. unutmaya çalışırsınız, mümkün değildir..
ne oldugunu algılayamamaktır; daha dün omuzlarına alıp bır ton yolu yüreyen, güneşden teni yanmasın diye üstünü havlu ile kapatıp kendi yandıgı için hastanelik olan, seni canından ayırmayan adamın bir hiç uğruna yok olmasıdır; hiçtir..acıya kül olmaz, ceneze arabası geldiği kısmı daglar; üzülür etraftakiler, şeehitliğin mertebesini yüceltirler..ama bilirsin, o gidince son olmayacagını; son olsada baska yürekler kül olmasa dersin, ama o son hiç gelmez..
her gece omzunda seni tasıyan adamı o son hali ile, o zamanki gözlerinle görmek istersin; göremezsin.
dokunmak ister, dokunamazsın.
düşman bilirsin o zaman hepsini; bilmezsin asıl düşmanın kim oldugunu..
büyürsün..16yıl gecer, ama özlersin.
ve görürsün; senin gibi bi çok yerde yangın oldugunu.
elbette çok zor bir durumdur ama şehit ailelerini tenzih ederek söylüyorum ki anglosakson kökenli dünya cinayet şebekesinin oynadığı bir oyunda kürt ve türk milleti sadece figüranlık yaptığı sürece ölenlere şehit gözüyle bakamıyorum, maalesef kurban oluyorlar sadece...