ehliyet yenilemek için sağlık raporu almak gerekiyormuş ve bu raporu aile hekimimden alabileceğimi öğrendim. aile hekimim, bir karar aldıklarını ve bu raporu veremeyeceğini söyledi. nasıl bir karar olduğunu sorduğumda ise;
''kendisinin uzman olmadığını kalp, tansiyon, şeker gibi hastalıklar yönünden bir uzman doktor tarafından değerlendirilmem gerektiğini söyledi. arkadaşları ile ortak aldıkları karar ise şöyle; ''bu sorumluluğun asla aile hekimlerine yıkılmaması gerektiği!'' aynı hekim bana daha önce, yüzme kursu için almam gereken rapor ile alakalı tam teşekküllü bir hastanede hepatitlerime baktırmam gerektiğini söylemişti. sonra öğrendim ki aynı testler -ki sadece bunlardan birisi o da, hepatit b- asm'de yapılıyormuş.
şayet ben direksiyonun başında kalp krizi geçirirsem aile hekimim mi sorgulanıyor hiçbir şekilde bunu anlayamayacak olmam gibi ben, devletin tüm resmi organlarınca, tüm bu resmi raporlar için aile hekimime yönlendiriliyorken bu kurumun görev tanımını aile hekimlerinin kendileri dahil tam anlamıyla bilen kimseyi göremedim çevremde.
ben tüm bunları yaşarken ise pansuman için gelen bir hastaya, ''burada yapılmıyor devlet onun için bize malzeme vermiyor.'' denildiğini işittim. şimdi bu hastanın acile mi, yoksa ancak iki ay sonrasına randevu alabileceği polikliniğe mi yahut, özel bir hastaneye mi gitmesi gerektiğini ise kimse bilmiyor ve görev tanımlamasında kimsenin de bilmesi/ bildirmesi gerekmiyor öyle sanıyorum ki.
bugün bana küçük çaplı bir isyan yaşattıran tüm bu olanları düşündükçe ne mesleki etik ve ahlaktan ne de doğruluktan veya insanlıktan dem vuracak merci değilim elbette. fakat aile hekiminin görev tanımını veya yapılan ödeneklerinin kapsamını bilmiyor olsam da; hala yaptıkları işe büyük saygı duyduğum şefkat ve merhameti en çok yakıştırdığım doktorluk mesleğinin kutsal hipokrat yeminini en azından kendi aile hekimime hatırlatmak adına şuraya iliştireceğim.
gebe takibi, yeni doğmuş çocukların aşı takibi, bitmiş ama kullanmaya devam etmeniz gereken ilaçların reçete edilmesi. tüberküloz gibi hastalıklarda ilaçları alıp almadığınızın takibi, gezici Hekimlik hizmeti sayesinde evde bakılan yaşlı yatalak engelli hastaların evlerinde kontrolleri, düzenli kontrol gerektiren kan tetkiklerinin yapılması ve kontrol edilmesi, sigara gibi kötü alışkanlıkların bırakılması için takibi, üsye, kabızlık, ishal, gibi 1. basamak tedavi gerektiren hastalıkların tedavisi(acile bunlar için gidip acil doktorları bir işe yaramıyor diyen cahillere şiddetle tavsiye edilir. burun akıntısı acil değildir, kimse senin burun akıntını acilde tedavi etmek durumunda değil.), yara bakımı ve pansumanı, gerekli durumlarda primer suturasyon, çevre temizliği, obezite vb. konularda halkı bilinçlendirmek... diye uzar gider.
türkiye cumhuriyeti'ndeki sağlık sistemini ayakta tutmaya yarıyorlar.
tüm türkiye'de sadece 1 hafta bütün aile hekimlikleri kapalı olsun bak nasıl bir kriz ortaya çıkıyor.
hükümet bile düşer.
aile hekimi ne işe yarıyor diye sorarken sen önce kendi mesleğin veya kendin ne işe yarıyorsun onu bir açıkla da delikanlı mısın yoksa amcık ağızlı mısın herkes bilsin.
ekonomiye can vermektedirler. aile hekimleri olmasa ilaç sektörü bitme noktasına gelirdi. hep 3 eczaneden 2 si kepenk indirirdi. ben hiç ilaç yazdırmadım ama anam yazdırıyor gidip. gittiği zamanlarda akşam eve bir gidiyoruz 1 poşet ilaç var. çocukken şeker gofret poşeti görünce sevinirdik ya yaş 30 lara gelince ilaç poşetine seviniyoruz aceba hangisini yutsam yeşili mi sarıyı mı ımmmm diye *
ilaçların israf edilmesine yarıyor. gidip kullanmadan tarihinin geçip çöpe atılacak milyonlarca antibiyotik, ağrı kesici, kas gevşetici falan yazdırmaya yarıyor.
Yatıyordur. Boş beleş iştir esasında. Bir de her mahalleye kurar devlet ki daha çok kişi poposunu yaya yaya oturup yatsın. Birinci basamak sağlık hekimliği falan fasa fiso. Yatmaktan başka bir iş yapmazlar. Görüldükleri yerde hemen kovalayıp mahalleden uzaklaştırmak lazımdır böyle boş insanları