çakma solcuların bir kere daha morarmasına neden olan hadise.
içeri girince => kötü yargı
dışarı salınınca => süper yargı.
ne hoş ne güzel...
suçu yoksa salınır demiştik. her zaman ki gibi dinlemediler. sonuç ortada... mor ve ötesi.
13 sanıklı odatv davasının 11. oturumunda fikret ilkiz'in savunmasıyla başlayan davanın; nedim şener, ahmet şık, coşkun musluk ve sait çakır tahliyesiyle sona ermesidir.
türkiye'de ileri demokrasi denen bir dönemde bu tarz olayların yaşanması elbette alnımıza kara leke sürüyor. içeride daha soner yalçın, barış terkoğlu, mustafa balbay gibi bir çok gazetecimiz var. tabii doğru söyleyenin ayağının kaydırıldığı günümüz türkiyesi'nde böyle durumlara artık çok kolay rastlayabiliyoruz fakat neyse ki bu gün yüzümüzü güldüren bir haber aldık. içerde, yazdıkları yazı ve kitaplarla haksız yere sorgulanan bütün gazetecilerin ve yine olmayan suçlarla yargılanan askerlerimizin de çıkmasını umut ediyorum.
olması gerekendir olmuştur. içeri atıldıklarında suçları ispatlanmadan masumiyet karinesinden bihaber olanların suçlu ilan ettikleri insanların, bu cahillerin gözünde tek temize çıkma şartıdır tahliye olmak.
tecavüzcü oldular, soyguncu oldular. onları tanımayan, yazdıklarını okumayanlar bu senaryonun basit bir figuranı oldular sadece. onlar şimdi özgür ancak 103 gazeteci hala tutsak, sivas davası yarın zamanaşımına uğrayabilir. temennim bu umudun bir sürekli mücadeleye dönüşmeşi ve ahmet şık ile nedim şener'in bir an önce tekrar yazmaya başlamaları.
akp ve cemaat karşıtı binlerce kitap var? neden onları yazanlar tutuklanmadı da bu adamlar tutuklandı? sabah masalarına gelen belgelerle haber yapan adamlar...
geç gelen adaletin adalet olmadığı gerçeğini yüzümüze vurması gereken tahliyelerdir. darısı içerideki tüm fikir suçlularının başına. üniversite öğrencileri ve gazeteciler gibi niceleri.