teröre ödül sitesinin 3 te biri kendisine tahsis edilmiş devlet adamıdır.
sezer'in affettikleri, atadıkları bölümünde sezer'in affettiği eşkıyalar , eşkıyaların afdan sonra yaptıkları eylemler ve sezer'in kritik yerlere atadığı terörist yakınları hakkında onlarca yazı mevcuttur.
insanlar diyorlar ki; kendisi parlamenter demokrasinin gereği olarak cumhurbaşkanlığı'nın sembolik bir makam olduğunu biliyordu ve ona göre hareket ediyordu. aktif olmamasını buna bağlıyorlar. ayrıca diyorlar ki hükümet'in noterliğini yapmamış, gerekli yerde tavrını koymuştur.
zaten burada iki argüman kendi içerisinde çatışıyor, hadi bunu geçtim de esas önemli olan şu;
bugün abdullah gül'e ödül verdiler. chatham house verdi bu ödülü. chatham house sitesine girdim, ana sayfada kocaman abdullah gül resmi ve yanında başlık. başlıkta yazan "president gül". diyor ki; başkan gül.
yani yabancılar dışarıda bizim cumhurbaşkanlığını başkanlık benzeri görüyorlar ki zaten öyledir. nitekim cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır ve devletin en üst kademesindedir. devleti temsil eder, cumhurun reisidir. böyle bir makamda olan kişinin deaktif olmasını nasıl içine sindirebilirsin. dünyada olan olaylara bu kadar sessiz kalmasını nasıl hazmedebilirsin. yahu dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip, vizyonu ve ufku geniş bir ülkenin başındaki kişi nasıl olur da deaktif olur.
kendisi asker kökenli cumhurbaşkanlarından sonra ülkeyi en kötü yönetmiş kişidir.
postalı savunuyor diye kötülenen kişidir. demokrasi geliyor lan olaya bak.
vakti zamanında postalcıların çok sevdiği darbe provakatörlerinden sadece bir tanesi. tarih kendisini affetmeyecek...
laikliğin ne olmadığını söyleyeyim.
2-3 kişi (chp genel başkanı , başsavcı , kıytırık 1-2 derneğin başkanı) tehlikede olduğunu söyleyince tehlikeye düşen birşey değildir laiklik.
şimdilerde tv lerde boy gösteren şu "başörtüsü ile ilköğretime girmeye çalışan çocuğun babası" olacak şahsın söylediklerine bakarak "ordu göreve" havası estirilebilecek bir olayda değildir bu laiklik.
senaryo benzer... 1-2 tane tiyatrocu çıkar şeyh olurdu eskiden. şimdi ise birisi çıkıp "ben şeriat istiyorum" diyor. ve bu laikliğe tehtit oluyor. lan 2 sene evvel de ntv de birisi çıkıp "darbe istiyorum" demişti.
haşim kılıç'ın aksine hukukçu olarak anayasa mahkemesi başkanlığı yapmış bir şahıstır. ayrıca cumhuriyetin büyük savunucularındandır. cumhurbaşkanlığı dönemindeki eksiği ise siyasi olmamasıdır.
memlekete bir dirhem faydası olmamıştır. Kendisinde ters yobazlık fikirleri haizdir. görevde olduğu zaman türk tarihinin en talihsiz kesitlerinden biridir.
kemalist ilkelerle kurulmuş bir devlette cumhurbaşkanlığı döneminde kemalist ilkeleri savunmuş ve yine cumhurbaşkanlığı döneminde halka duyduğu saygıyı belli etmiş insandır.
klasik chp zihniyetinin aynasıydı kendisi, kendilerinden olmayan herkesi hor gören, yok sayan. işgal etti o koltuğu 7 sene, her kararı birbirinden zararlı oldu ülke için, çekti gitti sonra.
2001 krizinin tüm yükü üzerine yıkılmaya çalışılan adam gibi adam! neymiş? sezer, anayasa kitapçığını fırlattığı için kriz patlak vermişmiş. bu söylenene ancak madam gibi adamlar kanar. koskoca devlette her şey iyiydi de sezer kitapçık fırlatınca mı çarklar bozuldu?
insanlarla ilişki kurmak zorunda olmayan bir adam. bu adam cumhurbaşkanı. kimsenin oyuna filan ihtiyacı yok. * benim için tek kriter ülkem için yaptıklarıdır. bu kriterlere göre de onay makinesi gül'den milyon kat iyidir.
insanları küçümseyerek bakan, insanları hor gören, toplumun içinden gelmeyen, sıkıntı nedir bilmeyen, sadece hukuk ile ilgilenebilmiş, cumhurbaşkanlığı ağırlığını kaldıramamış, halka karışamamış, emekli general görünümünden kurtulamamış, siyaset nedir bilmeyen, poltikinın p'sinden anlamayan, tek işinin veto etmek olduğunu sanan zat-ı muhterem. şimdiki cumhurbaşkanımızın tırnağı bile olamaz.
abdnin tüm baskılarına karşın suriye ziyaretini gerçekleştirmiştir. ve amerikanın bu konudaki tutumunu dikkate almak bir yana, umursamayacak kadar cesur bir tavır izlemiştir. bu ülke tarihinde kaç tane böyle isim sayılabilir ki?