bu adama sempati beslememek için verilebilecek tek geçerli neden dürüst olmasıdır. zaten karşıtlarının örnek verdikleri kişiler de görev sürelerince trilyonlar götürmüş, yakınlarında kim varsa holding sahibi etmiş, filocuklar kurdurmuş tiplerdir.
bir de getirilen en büyük eleştirilere bakalım.
1- gezilere çıkmaması: wallaa, yerime saçma sapan şeylere imza atmak için benim arkamda derviş mehmet'in torunu aportta beklesin ben köşkten çıkmam.
2- ingilizce bilmemesi: ben biliyorum. ben olayım cumhurbaşkanı? lan, manyaklar! bildiği tek ingilizce sözcük van minüt olan adamı yıllardır başbakan seçiyorsunuz. susun da bari salaklığınız ortaya çıkmasın.
ekleme: gerizekâlıya anlatır gibi anlattım, gene okumadan etmeden bikbik edenler var.
önce oku, sonra anla, sonra varsa bir yanıt yaz evladım. sonra gerizekâlıya anlatır gibi anlatılan şeyi bile anlamayınca gerizekâlı durumuna düşüyorsun. gerizekâlı deyince de "millete sövüyorlar böhhü böhüüüü" diye zırlıyorsun!
kendisini savunmaya çalışan bazı amigoların savundukça battığı kişidir. dostum gri her yerde gridir, istediğin kadar anlat. şöyle anlatayım.
1-gezilere çıkmayı israf sayan, vizyonsuz ulusalcı chpli tipler zaten bu gezi olaylarına hiç sıcak bakmazlar, bunların çoğu memur çocuklarıdır, veya kendileri de memurdur, öyle dış ticaretmiş, iş bağlamakmış filan akılları ermez, allahtan sağlık devletten aylık yeter bu tür canlılara.
2-ingilizce bilmemesi tek başına sorun değil, sorun olan dünya ile ilişkisinin olmaması, artık nasıl bir dünyası varsa, belki uhrevi alemlerde inönü ile filan konuşuyordur, inönüden bu tarafa gelememişti kendisi, başbakan ingilizce bilmiyordu ama fellik fellik yurtdışında geziyordu, dil bilen mesut yılmazlardan çillerlerden daha iyi diyalog kuruyordu ve hala kuruyor, ingilizce bilmesen de alırsın araya tercüman ilişkilerini kurarsın ama zatları yurtdışı fobisinden köşkten çıkamadı
3-Dürüst olmak iyi bişey tabi, kimse bişey diyemez de, sırf dürüst diye o makamları hak ediyor musun, ecevit de dürüsttü noldu, tek bir çivi çakamadan gitti, aklımızda 2001 krizi ve batan 16 banka kaldıkendi iktidarında.
Kendisini savunmak için gösterilen çabaya hayran kaldım, ama suya sabuna dokunmadan, halkın arasına karışmadan, milletle dertleşmeden buz gibi haliyle gelip gitmiş cumhurbaşkanıdır. ne kendisi ne fikirleri bir avuç ulusalcı dışında asla benimsenmemiştir. cumhurbaşkanı olduğu milletten o kadar kopuktur ki ramazan ayında koca bir bardak suyu kameralar önünde lıkır lıkır içebilmiştir. oruç tutmak zorunda değil ama halkın içinden gelse bu ülkenin insanı olsa içinde anne babadan kalma terbiye ile bir rahatsızlık duyardı gizli bir yerde içerdi ne içiyorsa. bildiğin cumhuriyetin yetiştirdiği halka tepeden bakan elitist bir şahsiyetti. ulusalcıların deyimiyle çağdaş, aydın filan.
salakça eleştirilen liderdir. bakın ben eksiklerini sayayım.
1- yurt dışı gezilerine gerekmedikçe çıkmamaktadır. şu an yurt dışı gezilerini iş bağlamak olarak algılayan ve her çıktıklarında ülkeyi peşkeş çeken ve yandaş holdinglerine iş bağlayan mahalli düzenbazlardan eksiktir.
2- ingilizce bilmemektedir. sadece yolsuzluk usülsüzlükle karşılaştığında fuck you diyerek bu eksiğini kapatmaya çalışmaktadır.
3- hiç çivi çakmadan gitmiştir. çok büyük eksik. keşke diğerleri gibi bir projeye başlayıp üzerinden 30 yıl 40 yıl yeseymiş. ya da o çiviyi birilerinin alnına çakmasaymış.
ülke ülke dolaşmak bir cumhurbaşkanının işi değildir. bu o kadar çok övünülecek şey de değildir. bunun için görevli dışişleri bakanınız vardır.
belli bir ideolojinin safında yer almamış olması cumhurbaşkanlığı kurumu için de aranılacak bir erdemdir. bunu layıkıyla başarmıştır. bu soğukluksa soğuktur.
yalnız görevini yapmış vazife adamıdır. popülist olmamıştır.
dürüstlüğü, insanlığı, alçakgönüllülüğü ile gönlümüzde taht kurmuş olan eski cumhurbaşkanımızdır. özellikle siyasetten dışından gelmiş olması ve hukuk kökenli olması çok büyük bir artıdır. Kendilerini her gün daha fazla özlüyoruz.
kendisi bütün mesaisini ak partiye icraat yaptırmamaya adamıştır. ak parti ile asla diyalog kurmamıştır, adeta ak partiyi gayri meşru bir yapılanma olarak görmüştür, haklı da olabilir, yani chp zihniyetli bi adamın ak partiyi benimsemesi zordur, biraz daha sağ ve sol görüşe aynı mesafeden bakabilen biri olsaydı herhalde kimse bişey demezdi, demirel bile yılların sağcı politikacısı olarak bilinir, ecevit gibi solcuya bile yakınlık göstermiştir.
son zamanların en iyi cumhurbaşkanı.
zaten orada hiçbir şey yapmasa bile, devletin parasını çarçur etmemesi bile ülkeye bir hizmet.
normalde bu bir hizmet değil elbette ama şu anki duruma bakınca bu bile bir hizmettir. şimdikilerin neler yaptığını biliyoruz.
bu halkın değil kemalistlerin cumhurbaşkanıydı. onlara müstehak bir idare sergiledi ve acil unutulacaklar listesine kafadan girerek tarihteki yerini aldı.
devletin parasını yememiştir.
bence bugünlerde yeterli bir özellik.
bu hale getirdiler bizi. gelen yedi, giden yedi...
bu adam yemedi evet. iyi işler yaptı mı yapmadı mı tartışmam bile. devletin parasını çalmadı bu adam.
ne kin kusuldu bu adama arkadaş, kılıçdaroğlu vasıfsız, ahmet necdet sezer kemalist...
vasıflı ve takdire şayan bir insan olmak için halkın parası ile duble yol yapıp 2 hafta sonra çökmesine izin vermek mi lazım illa? bildiğin treni kapasitesinin üzerinde zorlayıp yolcularına ölümlerden ölüm beğendirmek mi lazım? şark kurnazlığı ile e5'ten iki şeridi alıp bildiğin düz otobüslerin adının önüne "metro" kelimesi eklemek ve yeni bir icatmış gibi sunmak mı lazım? her daim böyle yaldızlı, popülist ve kandırmaca hareketler mi takdir görecek benim yalnız ve güzel ve cahil ülkemde?
görevde olduğu dönemde hükümet tarafından sık sık cumhurbaşkanlığı makamının yetkilerinin fazla olduğu ve yeniden ele alınması gerektiği, görev süresi dolduktan sonra ise tersine yeni reisin yetkilerinin artırılması tartışmalarını gördükten sonra neden sevilmediğini daha iyi anladığım onuncu reis.
oğlunun düğününün olduğu gün, köşkün o günkü elektrik faturasını ve giderlerini kendi cebinden karşılamış güzide bir kişilik, hukuku son derece iyi bilen, haklı şekilde anayasa kitabı fırlatmış kişiliktir. devlet soymadığı da bir gerçek.
yolsuzlukların üzerine gidilmediği için, kendi siyasi görüşüne yakın olan bülent ecevit'e kitapçık fırlatmış kişidir. "benden olana dokunmam" siyasetini benimsemediği için pek sevilmez malum kimseler tarafından. çünkü onlar alışmıştır "benden olan zengin olsun" demeye.
apartman yöneticisi tarzında bir ademoğluydu ahmet necdet sezer. bir kitap fırlatmasıyla 2 milyar dölarlık sermaye bir gecede (rakamla 1) uçup gitti. azılı bir kemalistti. halka rağmen halk içinci bir minval seçen bu yakışıklı abimiz, krizlerde ülkeyi iyi yönetmeyi boşverin krizi yaratan kişiydi. memnuniyetsiz, sovyet tarzı bir bakışı vardı bu abimizin. dinle imanla pek işi olmazdı. olanı da sevmezdi.
belki devletin en başında olduğundan kemalizm hastalığına neşter vuracak recep tayyip erdoğan babayiğidinin önlenemez yükselişine karşı memnuniyetsizdi ahmet necdet sezer. resmi olarak kemalizm ideolojisini son savunan kişiydi.
cumhurbaşkanı koltuğunda oturmaktaydı fakat sadece kodeste ki bölücülere başkanlık yapmaktaydı. onları sever, kollar, arada affederdi. onlara gösterdiği şefkati geri kalan yurdum insanına da gösterseydi iyi adamdı.