Bugün itibariyle Kara kuvvetleri komutanlığında görev değişikliği yapılırken yaptığı konuşmada "Lübnana asker gönderilmesine karşıyım, önce iç güvenlik sorunlarımız halledilsin daha sonra başkalarının güvenliğini korumaya çalışırız.
Bize sorulmadığı halde lübnana asker göndermeyi direkt olarak kabul etmek yanlış bir karardır" diyerek vatanını, askerini koruduğunu gösteren cumhurbaşkanımızdır.
Lübnana asker gönderimi konusunda sergilediği tutumla ülke politikasında bölünmyeye yol açan kişi.Hiç gereği yokken ve asker gönderecemizi bile bile sırf hükümete muhalefet olmak için sergilediği anlamsız tutum bugün görevini tamamlayan Hilmi Özkök Paşa tarafından da oldukça olumsuz karşılandı.
Bu şekilde güçler çatışması yaratmak ülke menfaatine uygun değil.Kaldı ki biz de orta doğudaki gelişmelere kayıtsız kalamayız.Bunu Genelkurmay dahi söylerken Sezer'in çıkıp laf olsun diye ortamı germesi hiç hoş değildi.Sonuçta seçimle başa gelmiş bir hükümetle ve Genelkurmayla koordineli çalışmak zorundasın.Köstek değil destek olmalısın.
yaptıklarını söylediklerini hükümete muhalefet olmak için değil ülke adına muhalefet olması gerektiği için yapan söyleyen cumhuriyet tarihinin en iyi cumhurbaşkanlarından biri. saygı duyulası insan.
fırsat bulduğu her konuşmasına 'laiklik elden gidiyor, tutun yakalayın' 'irtica,mürteci,türban' yaftalarını katmayı görev edinmiş cumhurbaşkanı. ülkede zaten 'ben müs' diyen irticacı,gerici oluyor. olması da doğal zaten. her fırsatta kışkırtıcı açıklamalar, şakşakçı eller var ülkemizde. Allah'a küfretmek hoş, efendim laiklik şöyle algılan... hössst seni irticacı şeriatçı köpek.
dogma ve boş inanç derken neyi kastettiği muamma olan cumhurbaşkanımız. dogma ve boş inançtan benim anladığım şu; ali kalkancı, müslüm hoca gibilerin kendilerince doğru olan ama, akıl ve mantıkla bağdaşmayan öğretilerdir. mesela cinler saatte 200 km hızla yolculuk yapabiliyorlarmış. peki bunların minik dimağlara zerkedilmemesini istemek ne derece yanlış harekettir. bu lafdan alınanlar, gerçekten alınmaları gereken kişilerdir benim şahsi kanaatim. yoksa kimsenin islama laf etmeye öğretilerine söz söylemeye hakkı yoktur. haddi değildir. koca cumhurbaşkanı da haddini bilecek kadar kafası çalışmayan bir adam değildir.
bu yüzden lafları çarpıtıp da, neden eksi oylanıyorum ajitasyonuna gitmek, demagojinin dik alasıdır. insanlar tamamen doğru konuşup, çok yanlış bir bilgiyi aktarabilirler...
ulkede ınsanı umutlandıran cok az polıtıkacıdan biri .hakında o kadar yıpratma politikaları uygulandıgı halde turkıyenın demokratık ve ozgurlukcu tarafından ona duyulan saygı hic azalmamıstır.seref ve ongoru sahıbı bır politikacıdır
türkiye'de oturduğu koltuğu en çok hakeden kişi. eli öpülesi insan. etrafında şakşakçıları olmadan ve kimsenin kendisi için propaganda yapmadığı, ona rağmen halkının sevgisini ve saygısını kazanan gerçek türk büyüğü.
cumhurbaşkanlığı görevinin; kasımpaşa ağzıyla konuşan, etrafa hakaretler yağdıran, basiretsiz, dış mihrakların güdümünden çıkamayan, toplumun tüm sosyal tarafları ile çatışma halinde olan biri **tarafından değil de, siyasi prosedüre hakim, hukuk kökenli, tarafsızlığını koruyabilen, gerektiğinde sesini yükseltebilen, adam gibi bir adam tarafından yürütülmesi gerektiğinin canlı kanıtıdır. onu karalamaya, çamur atmaya çalışanlara inat, helal olsundur, iyi ki bu memleketin başına böyle bir devlet adamı gelmiştir.
aldığı maaşı 18bin500 ytl değil, yıllık ortalama maaşı 14bin150 ytl olan saygı değer cumhurbaşkanımız. *
diğer yandan rte'nin maaşı ile kıyaslanırsa da rte'nin maaşı da 6500 ytl değil, yıllık ortalama 7.690 ytl dir. *
ayrıca kanunlar da cumhurbaşkanı konumunda birisinin elinde ki yetkilerle rüşvet alamıyacağını bildiğinden dolayı maaşını yüksek tutmuştur. malum diğer makamlarda ki adamların yolsuzluk davaları bile daha devam etmektedir.
en azından hakkında rüşvet ile ile ilgili davaları yoktur. eğer adı zararsa devlete açtığı zarar(!) sadece ve sadece aylık 14.150 ytl'dir. ki bu da şahsım adına tarafımdan helal olsundur.
hakkında yolsuzluk davası olan, yapan ve yeltenenlere de haram zıkkım olsundur.
seni seviyorum sayın cumhurbaşkanımız ahmet necdet sezer..
anayasa mahkemesi başkanı iken yaptığı konuşmalarla şu anda yaptığı konuşmalar arasında fark olan cumhurbaşkanı'mızdır. öncelikle hukuk adamı olarak kendisine güveniyoruz ancak geçmişte özgürlükleri savunurken bugün kişisel hak ve özgürlüklerin sınırlanabileceğini söylemesi şık değil, üstelik meclis'in açılış konuşmasında. bununla birlikte kamusal alan adı altında türkiye'de çok tartışılan ve bana göre hiçbir temeli olmayan kaypak bir tanımı ortaya çıkardığı için de kendisine kızmıyor değilim, şimdi yök başkanı erdoğan tezic polisin olduğu yer kamusal alandır diyor, al başına sıkıntı. kendisinin dinsiz, ateist, vs. şeklinde nitelendirilmesi hoş değil, bu ülkenin yararına çalıştığına inanıyorum ancak halkı karşısına alarak, bu ülkeyi kuran insanları tehdit olarak görerek, üç-beş siyasetçi yüzünden büyük bir kesimi rencide ederek yanlış yaptığını düşünüyorum. son olarak dogma ve boş inanç şeklinde ucu açık bir ifade kullanan sayın cumhurbaşkanımız üstü kapalı olarak yarası olan gocunsun demiştir, yani bunun karşılığında bir hükümet görevlisi çıkıp bazıları haddini aşan laflar ediyor dese sonrasında ise biz yahu sen sayın sezer'i mi kastediyorsun desek yok canım diyecektir, o zaman ucu açık söz söylemek özellikle o mevkideki bir kişinin en son yapması gereken şeydir, herkes dogma ve boş inanç konusunda sezer'in kimleri hedef gösterdiğini anlayamayabilir, hele 70 milyona hitap ediyorsanız muhakak bir yanlış anlama olur. dogma ve boş inanç konusunda bazı yazılar: http://www.zaman.com.tr/?...rh=20060919&hn=350735 http://www.zaman.com.tr/?...rh=20060919&hn=350735
özellikle laik insan dini hayatının günlük yaşantısına etki etmesine izin vermeyen insandır sözü var ki sezer gibi bir kişinin söylediğine inanmak için bir kaç kez okumam gerekmiştir. din hafta sonları ya da geceleri yapılan yoga vs. değildir ki, aksine tüm yaşantımızı düzenler, yeme içme alışkanlığımızdan nefes alıp vermemize kadar, bu şartlarda sayın cumhurbaşkanımızın "tanımına" göre laik insan dinsiz insan oluyor ki bunun laiklikle alakası yoktur.
eşi türbanlı olan milletvekillerini tespit edip eşsiz davetiye yollaması ise akıl dışıdır, bölücülüktür, bir insanın eşinin kapalı olup olmaması kimi ilgilendirir ki, irtica dediğiniz şey insanların inancı mıdır, asıl gericilik insanları inancına göre yargılamak değil midir, niyet okumaya mı başladık, cumhurbaşkanı'nın bu davranışı halk nazarında büyük tepki çekmiştir ki, kimsenin cumhurbaşkanının ramazanda oruç tutup tutmamasıyla ilgilendiği yoktur, eşi kapalı olanları ötekileştirirsen bu ülkede ciddi bir kesimi karşına almış olursun, hedef gösterirsin, devletin başı herkesi kucaklamalıdır, eğer bu ülkenin seçtiği insanları yine seçenlerin kısmı gibi giyindikleri için resmi toplantıya davet etmeme gibi bir sansür uygularsan bu aslında din üzerinden siyaset yapanlara değil doğrudan halka hakaret olarak algılanır.
dürüst, efendi bir kişiye benziyor, ama yetmiyor, bu ülkenin binlerce yıllık değerlerini karşısına alarak laikliği savunuyorum demek hoş değil, laikliği esas isteyenler inancı yüzünden resmi toplantıya çağrılmaya layıp görülmeyenlerdir, halk bunu unutmaz, geçmiş dönemlerdeki sağcı partileri bir kalemde silip attığı gibi gerekirse recep tayyip erdoğanı da siler, cumhurbaşkanını da. hukuku bilmek değil uygulamak önemlidir.
bir beyin sahibi oldugu ve o beyni kullanabildigi icin bazilari tarafindan sevilmeyen ..cagin adami olup cagin getirdiklerini yerine getiren keske ulke boyle politikaci ve insanlarla dolu olsa dedirten yobaz ve cehalet dusmani iyi yurekli suana kadar hicbir yanlisini gormedigimiz cumhurbaskani
bu milletin bir kisminin yetersiz egitimden dolayi 1000 yilik cehaletine dur demeye calistigi icin milletin degerlerine karsi oldugu soylenen iq sahibi politikaci
Belki de atatürkten sonra gelmiş en güven duyulan, oturduğu koltuğu dolduran devlet adamı..Keşke bir yedi sene daha başımızda durabilseydi..ama şimdi değil asıl görevi devrettikten sonra çok arayacağız reisi cumhurumuzu...ya çok seveni var yada kızanı ki onlarında hangi idelojiye sahip oldukları, laik demokratik cumhuriyetten ne kadar rahatsız oldukları belli, o yüzden sözlük yazarları olumsuz bişeyler yazanları dikkate bile almamalıdır...özellikle kişisel hak ve özgürlükler üzerine söylediklerini hedef almışlar ki bu ülke cübbeli, sarıklı hocalarla, imamlarla yönetileceğine,sekularizm sekteye uğrayacaksa varsın olsun özgürlükler kısıtlansın ki, kısıtlanacak bişey de yok o söz gideceği yere gitti zaten..(anlayana..)
"sabredin az kaldı gidecek "zihniyeti bu ülkenin daha ne ahmet necdet sezerler çıkaracağını anlayamayan ,mustafa kemaller ölmez lafını hiç duymamış örümcek ağı bağlamış idolojinin ötesine geçemez...
atatürk ten sonra o koltuğu en fazla hakederek oturmuş insan. cumhuriyet'iN EN ÖNEmli kalesinin yılmaz savunucusu. ömrünün sonuna kadar cumhurbaşkanı olması gereken kişi.
bütün söylediklerini bi yerlerden okuyan; görev süresi boyunca bir açıkoturumda göremediğimiz; teke-tek gibi herhangi bir programda mülakat vermeyen; dolayısıyla hayati konularda fikri tam olarak öğrenilemeyen; -laik, demokratik, hukuk devleti- kalıbıyla 7 seneyi dolduracağını kestirmekte güçlük çekilmeyen; anayasa mahkemesi başkanı sıfatını bir türlü üzerinden atamayan; politikada yönlendirici olamayan; bütün bu olumsuz özelliklerine rağmen, denge adamı olabilmiş; cumhurbaşkanı.
siyasi karizması * oldukça fazla olan, hatiplikte usta, ekonomik kriz yaratanlara ve dış açığı ozon deliği kadar * büyütenlere haddini bildiren, rejimin altını oymaya çalışan, anayasa'ya ** aykırı yasaları -görevi gereği- son derece haklı olarak veto eden ve evet ayar vermeyi fazlasıyla iyi beceren cumhurbaşkanımızdır.
ha bir de; yaptıkları, ettikleri batar ** birilerine ister istemez. onlara da yapacak pek fazla bir şeyi yoktur tabi..
hala daha insanların aklında, ismi ilk çığrıldığında "ekonomik krizin baş aktorü" diyerek, ekonomik krizin neyden dolayı oluşabileceğini, dalgalı ekonominin bu tarz şeylerle yıkılamayacağını, asıl 2000 ekonomik krizinin baş aktörünün depremden sonraki "olağanüstü hal yapmalı mıyız" sorunsalı ve "piaysamızın dalgalı kur olması ve kaynağı belirsiz bir sürü para olması"'nı olduğunu bilemeyecek insanlarmızın, ne kadar çok bilemediğini belli eden, ve hatta "bir üniversite öğrencisi bile hatta ve hatta hayatı boyunca iktisat okumuş biri bile... ya yok artık ya!" dedirtecek kadar çok öğrencilerimizinde varlığını hatırlatan durumun sujesi. peki bu insanlar neden hala sayın ahmet necdet sezer'in ismini çığırıyor ki diye sorduğumuz ve cevabını ivedi olarak "çünkü abd'nin ortadoğu'dan ab ülkelerini çıkarıp kendini koyma planında ona en büyük yardımcı olacak arkadaşımızın(!!!)*, stratejik ortağımızın*(!!!!) karşısında durarak kendisine köstek olacak olan bu adamın kötülenmesi isteğinin, her ekonomik sorunda hükümetini düşüren türk halkının gözü önünde kendisini ekonomiyi bozan adam diye tanıtarak yapalım diyen zihniyetler yüzünden" diyerekten verebileceğimiz durumun da sujesidir ayrıca.
depremden sonra ki olağanüstü hal sorunsalı nedir?
Kocaeli kişi başıma düşen milli gelir seviyesi en yüksek şehirimiz olduğundan devletin olağanüstü hal uygulayıp oradan 4-5 yıl boyunca vergi alamayarak devletin en büyük gelir kaynağının kesilmesinin ve türkiye petrolünün %30 u gibi büyük müktarını karşılayan tüpraşın da çalışma performansını düşürmek ihtimalini göze alamayarak bütün kaynakları deprem bölgesine aktarıp devletin ilerideki 1-2 senelik krize yol açmasını fakat sonra kurtulabileceğimizi düşünmesinin ve 4 senelik krizden daha da rasyonel olduğunu düşünememesinden sonra içine girdiği sorunsaldır.
piaysamızın dalgalı kur olması ve mensei belirsiz bir sürü para olması nedir?
devletin uyguladığı dalgalı kurun zaten ottan b.tan etkilenmesinde sebep olduğu bilinir; fakat dalgalı kurun bu sistemi japonyadaki binaların yıkılmamak için sallanmasına benzer ki hiç bir zaman krize sebep olamaması düşünüldüğünden uygulanmaktadır.
fakat ne yazık ki şu da bir gerçektir ki, döviz rezervlerimizin %60 ının kökü belli değildir.
(bkz: isviçre bankası)
(bkz: abd)
(bkz: soroslasakta mı yapsak soroslamasakta mı yapsak)
bu sorunsal da hepsinin anında çekilmesi halinde de ülkeyi "ne oluyoruz lan, ne oldu bu dövize" dedirtecek durumda olmasıdır.
(bkz: komplo teorisi nedir?)