acaip tasarrufludur kendisi öyleki başbakana anayasa fırlatarak milyonlarca insanın tasarruflarının bir günde buharlaşmasını sağlamıştır, o kadar mütavazidirki cumhurbaşkanlığı görevi bitince köşkün 20 personelini ömür boyu kendine hizmet için yanında götürmüş, yine makam arabalarından özellikle en yeni model olan 2 mercedeside almıştır, acaip alçak gönüllüdür, öyleki bir yabacı ülke başbakanı yanındayken kendi dışişleri bakanını azar çekecek kadar,çok vatansever olduğu 7 yıllık görevi sırasınsa suriye dışında hiçbir dış geziye gitmemesi ülkenin hiçbir ciddi meslesiyle ilgilenmemesiyle , başbakana ve diğer hükümet görevlilerine duyduğu nefreti ve kini kameraların önünde dahi suratına yansımasına engel olamamasıyla, hükümetin bütün atamalarını ve kanunlarını istisnasız veto etmesi, hükümeti ve ülke idaresini resmen sabote etmesiyle anlaşılmıştır.Çok ilginç atama kriterlei vardır; misal bir bürokrat atanacaksa o bürokratın oturduğu apartmanın kapıcısından bilgi alır ayakkabılarını kapının önündemi yoksa içerdemi çıkarıyorlar diye sorar, mesela üniversiteye rektör atanacaksa 123 oy almış adayı değil 6 oy almış adayı tercih eder.Ülke meselelerini konuşmak isteyen başbakana randevu vermez, misal 7 yıllık görev süresi boyunca başbakalığa ilk ve son ziyareti veda ziyereti olmuştur.Birde çok prensipli ve insan canlısıdır ,her vatandaşınına aynı derecede sevgi! duyar;görevdeki ilk iki yılında tüm milletvekillerini eşleriyle davet ederken, akparti iktidara gelince başbakanın ve diğer millet vekillerinin eşleriyle, başörtülü halkın makamına girmesini yasaklamıştır.
Nejdet sezer'in durumu tipik bir kaldıramama vakasıdır.Ömrü boyunca memurluk yapmış emekliliğini beklerken ummadık şekilde kendini cumhurbaşkanı olarak bulan memur nejdet efendi, bu yükün altından kalkamamış kendini padişah 4.ahmet zannetmeye başlamış ve ülkenin 7 yılını heba etmiştir.
"Görev süresi 16 Mayıs'ta dolan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, rektör atamalarında üniversite hocalarının seçimini göz ardı etmeyi sürdürüyor. 15 yeni üniversiteye rektör atayan Sezer, iki oy alan aday Bahri Gökçebay'ı Kastamonu Üniversitesi rektörlüğüne atadı. En fazla oy almasına rağmen rektör yapılmayan Prof. Dr. Mustafa Safran, Sezer'i ideolojik davranmakla suçladı"
"Yozgat Bozok Üniversitesi'ne 4 oy alan inci Varinli'yi atayan Sezer, toplam 50 oyun kullanıldığı Kastamonu Üniversitesi'ndeki seçimde 15 oyla en fazla oyu alan Mustafa Safran'ın yerine 2 oy alan Bahri Gökçebay'ı tercih etti. Safran, Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredat çalışmalarında tarih komisyonu başkanlığı yapmıştı."
kırmızı ışıkta durup, yeşilde geçen cumhurbaşkanı. bülent ersoy deyişiyle; vay anasını dünyaaaaa ''cumhur başkanı''. daha ne yapsın adam, kırmızı ışıkta duruyordu işte? toplumu laik,dindar diye ikiye bölen de babamdı. bir tane bilimsel yayını dahi olmadığı halde sırf herşeye laik(!) olduğu için vasıfız adamları rektör yapan da dayımdı. dayım çok kral adamdır bu arada, herşeye layıktır.
reis-i cumhurum benim. gözbebeğim. hep sevmek zorunda olduğum, her hareketine kayıtsız şartsız boyun eğdiğim. öss fullcülerinden galiba zatıalileri. ömründe herşeyin doğrusunu bilen, uygulayan. o yüzden, irdelenemez/sorgulanamaz bir insan. halktan bir adam işte, karısıyla gima'ya falan gidiyordu bir ara, o denli bizden. bizim seçtiklerimizin eşlerini sadece misafiri olduğu köşke almayan.
silik bir kişiliği olsa da çok tutumlu bir cumhurbaşkanımız. 5 sene daha kalsa onun yaptığı tasarruflarla bayağı işler yapılabilir bayağı borçlar ödenebilirdi ama neyse.
ekonomik krizin bir kitap atmakla cikacagini sanan insanlarin sevmedigi kisi. dogru tek sorunumuz oydu bizi hortumlayan felan yoktu. birde kac tane dunyada ekonomik kriz cikmis kitap atmakla ki bizde bu yuzden cikmis olsun. o sadece koyun halkimiza gosterilen nedendi.
* "türkler keşke islamı seçmeseydi, yanlış yapmışlardır", " gerekirse, yeniden kubilay oluruz!" vb.. gibi sözler sarf eden, 9 eylül rektörü, kendisi hıristiyan olan emin alıcıyı seçebilmek için, yök ün gönderdigi listede ismi olmamasından dolayı, iki kere listeyi yök e iade eden, 3. listede, 3. sırada olan emin alıcı yı rektör atayan, eski cumhurbaşkanıdır.
* 260 tane teröristi affederen, (hatta, çok kanlı bir çatışmada, bizim 5- 6 şehit verdigimiz, hatta bir tanede tegmenimizi şehit verdigimiz bir çatışmada o affedilen teröristlerin bir tanesinin leşi ele geçirilmiştir.).bunun yanın da, bir çok hastalıkla birlikte, vucudunda çok ciddi yanıklar olan bir hükümlünün, hizbullah davasından içerde oldugu için affetmeyen eski cumhurbaşkanıdır. o kişi, gazetelerde yazdıgı kadarı ile, bir ay sonra ölmüştür.
* hükümetle çatışan, devlet kurumlarının vekil başkanlarla idare edilmesine sebeb olan, hiç bir atamayı yapmayan, kanunları onaylamayan, kırmızı ışıkta durarak, yetişecek hiç bir işi olmadıgını gösteren, saat 5 te ofis ışıklarını kapatan, devlet memurlugundan gelşmiş, memur zihniyetli eski cumhurbaşkanımız.
onun sevgisi, turnusol kagıdı etkisindedir, yerli sever misin, yabancı sever misin, misyoner severmisin belli oldugu durumdur. türk milletinin ayagına, ancak 7 yıl pranga vurulabildiginin göstergesidir.
öncelikle kesinlikle iyi bir hukuk adamıydı.ama bu bir cumhurbaşkanlığı için yeterli değildir. liderlik vasıflarının bazıları olsada(kararlılık gibi) kesinlikle karizması yoktu. cumhuriyet değerlerini sonuna kadar savundu ama kriz yönetimlerinde aynı başarıyı pek gösteremedi. 2001 krizinde onu suçlayanlar ekonomilerin bir kitap atmakla bozulacağını zanneden insanlardır. göreve geldiğinden bıraktığı sürece kadar hep mütevaziydi. kimilerine göre cumhuriyetin son kalalerinden birini savunn kahramandı kimilerine göre gereksiz yere ayrımlaştırmalar yaptı.
türkiye'nin en iyi 2. cumhurbaşkanı,görev süresi boyunca ne çocukları krallara layık düğün yapmıştır,nede şirket kurmuştur,herkes 3 çocuğu olduğunu görev süresi dolduktan sonra öğrenmiştir,onun gidişi ile türkiye cumhuriyetinin siyasi mercilerinde, görev içinde bulunanlar arasında atatürk ilke ve inkilaplarına sahip çıkan hiç kimse kalmamıştır.
abdullah gül'ün oy kullanmak için gittiği kayseri'de havaalanı çevresi araç trafiğine kapatıldı,uçağa yetişmek isteyenler yaklaşık,1 kilometre yürümek zorunda kaldı.
yıl :2002 yer: yenikapı sahil yolu
evinden çıkıp okuluna doğru yürüyen bir öğrenci, sahil yolundan karşıya geçmek için caddeye yaklaşır,tam yanında bir polis durmaktadır,az sonra ileriden bir makam aracı gözükür,polis esas duruşa geçer,çocuk anlam veremez kim bu gelen,araba yaklaşır arka koltukta düşünceli gözlerle dışarıyı seyreden ahmet necdet sezer gözükür,çocukta esas duruşa geçer, arabadaki oturduğu yerden bir selam çakar,işte türkiyenin cumhurbaşkanıdır o.
önüne gelen tasarıları zaman zaman veto etmesinden dolayı en azından incelediğini anladığımız eski değerli cumhurbaşkanımız. şimdi ise veto olmadığı gibi anında servis söz konusudur.
çalıştığı süre içersinde ilkelere fazla sadık kalarak şimdiye değin görülmeyen bir portre çizmiş olmasından çoğu örümcek beyinlileri ağlarına yapıştırmış sabit fikirlilerin hedefi olmuş güzel insan.