ülkemiz siyaset hayatında yıllardır gelenekselleşmiş olan ikiyüzlülük ve riyakarlık ekolünden nasibini almadığı için görev yaptığı süre içerisinde halktan kopuk gibi gösterilen, adam gibi adam eski cumhurbaşkanı.
7 yıl 3 ay 12 gün cankayada kalan cumhurbaskanı. kendisi gercekten cankaya'da kalmısır. kendisini dısarda gören hic olmadı. bir ara öldü mü acaba diye merak edip bakmıslar içeri neyseki yasıyomus.
sadece beni değil onu ugurlamaya gelen onlarca insanı hic bir kelime etmeden gozya$larina boğmayi başarmış, gidişindeki asalet ile " esen kalın, hoşçakalın" deyişiyle kalbimde ölümsüz bir yere sahip olmuş insan.
insan gibi insan.
aylar sonra gelen edit: 10. koyu bulamadigimdan gitmiyorum. kovsanizda burdayim. hala diyorum, o koltuga iki kisi yakisti bir atam, digeri sezer. sizin eksilemeniz benim dusuncemi degistirmeyecek, ama istiyorsaniz devam edin.
mütekait kimse olarak sırra kadem basacağı izlenimi veren, emel sayın'ın binbir nameyle söylediği çile bülbülüm şarkısının halka arz edilen bölümünde allah dememiş eski cumhurbaşkanıdır.
bir kişinin bile çıkıp, ülkeye şöyle şöyle hizmeti vardır diyemediği eski cumhurbaşkanı.
edit: aldığım özel mesajlardan anlaşıldığı kadarı ile ülkeye en büyük hizmeti işgal ettiği yerden gitmesiymiş, süresi dolmasa onuda yapmayacakdı ama neyse.
kırmızı ışıkta duruyormuş, lan nerden biliyorsunuz, adamı son 3 yıldır göreninizmi var?
terbiyesizlere, "birilerinin" dalkavuklarına hiç aldırış etmemesi gereken eski cumhurbaşkanımız.
zarif eşiyle birlikte köşkten ayrılırken kendisine hizmet veren herkesle tek tek vedalaşmış, hatta gazeteciler için bile arabasını durdurarak ayrıca teşekkürlerini sunmuştur.
asil bir insandır.
iyi ki yedi yıl boyunca görev yapmıştır, ülkenin uçuruma sürüklenişinin hızını az da olsa yavaşlatmıştır.
çok ama çok aranacaktır!
vaktiyle ondan iyisi yokken, geçen günkü devir teslim töreninden sonra söle bir gazete köşe yazılarını okuyunca bir anda insanların nasıl u dönüşü yapabileceklerini; hakkında vaktiyle Atatürkçülüğünü öven kanalların şimdi defteri atması yüzünden mali krizin baş suçlusu olarak gösterildiğini görünce anlıyorum. Hep böyle devam sevgili ülkemin sevgili düşünürleri, medyası. Başa kim geçerse onu övün işi biteni sizde bitirin. Ahmet Necdet Sezer gibi...
işte bitti dedirten namuslu ve değerlerinden ödün vermeyen kültürlü cumhurbaşkanı.. o halktandı şimdi gülümseyin yerine asdece soyadı gül olan yeni cumhurbaşkanımız geldi ahmet necdet sezer in soğukluğunu bile aramayız umarım.
namus, dürüstlük, alçak gönüllülük gibi kavramların bu ülke insanları için hiçbir şey ifade etmediğini kanıtlayan cumhurbaşkanımızdır. Hz. ömer adaletinden bahseden sahtekar dincilerin "şov yapıyor" diye niteledikleri erdemli insandır. Cumhurbaşkanının yasa ve reform yaptığını, ekonomiyi düzelttiğini, ülkeyi refaha çıkardığını vs. sanan cahil halkımın hiçbir icraatı yok dediği devlet adamıdır. Halkın yüzüne sahtekar gülümsemeler atmayan ve bu yüzden siyasetçi olamayandır.
Bu ülkenin bir kuruşunun bile çok değerli olduğunu bilen, halkının hakkına saygı duyan ve makamının zenginliklerinden faydalanmadığı gibi kimseyi de faydalandırtmayan tek cumhurbaşkanımızdır.
Kendisini pervasızca eleştirenler için okuma listesi:
- Anayasa - 1982 Anayasa Komisyonu
- Nutuk - Mustafa Kemal Atatürk
- Politika Bilimine Giriş - Münci Kapani
- Siyaset Bilimi - Ahmet Taner Kışlalı
- Kur'anı Kerim
ayrılırken iç parçalatan devlet adamı. hayallerimizde görmek istediğimiz türkiyeyi gördük sezer'in koltuğu devrettiği gün çankaya'da. halk ağlıyordu. ulan neden ağlıyorlar diye düşüdüm. adam dürüsttü çünkü. dürüstlük buralardan gideli çok olmuştu.
efendiler, çankayada yaptırdığı düğünde elektrik sayaçları arasındaki farkı bile cebinden ödeyen bir adam var karşınızda. bunu akıl etmek bile her insanın harcı değil. oğluna devlet parası ile gemicik aldırmayan memleketinin takımına yine devlet parası ile milyon dolarlık transferler yapmayan bir adam var. "kriz zaten kapıdaydı" denmesine karşılık, fırlattığı bir anayasa kitabı ile koskoca ülkenin ekonomik krizini yarattığı düşünülen insandır.
dün kuran-ı kerim i taşırken yere düşürdüm. kameralara da yakalandım. heyecanla bekliyorum dolar fırlar mı diye. binlerce dolar aldık misal boşa gitmesin.
kendisine geri dönülürse, artık "ne de olsa sezer bu yasayı da veto eder." diyerekten rahatça uyuduğumuz günler bitmiştir.
hakkında fazla yorum yapılmasına gerek yoktur. mustafa kemal atatürk'ten sonra en doğru, en laik, en dürüst, en gerçekçi, en adaletli ve en eşit; yani kısaCASI EN iYi CUMHURBAŞKANIDIR.
klasını ,kalitesini 7 yıl boyunca kanıtlamış ,laik ,hak hukuk sahibi, gerçek cumhuriyetçi cumhurbaşkanı. mücadele etti görev süresi boyunca; irticacılarla, sözde laiklerle,' atatürk ün mezarı başında sap gibi dikilmeye gerek yok 'diyen zihniyetle. ama yetmedi. çünkü halkımız layığını buldu işte. sahte gülücüklere kucaklamalara doyun artık.
(bkz: görmedim duymadım bilmiyorum) kendisini hiç tanımayız efendim, cumhur'un başı olduğu dillerde geziyordu ama hiç görmedik. clinton denen adam bile deprem ziyaretine gelmiş, ama abs.. pardon ans hiç gitmemiş. son ziyaretini çölleri aşarak emine yapmış, büyük şehirden gelenleden duyardık hakkında haberleri. halk için bir masaldı sanki "bir varmış bir yokmuş".
ketum duruşunun ardında kararlarını alırken kimseye danışmamasının ve her şeyi bildiği inancının yattığı, fikirlerimiz uyuşmasa da benim ve türkiyenin 10. cumhurbaşkanım olarak kalacak olan devlet adamı.
10. cumhurbaşkanlığına yakışır 10 numara kişiliğe sahip insan. devlet, yaptığı görev süresince ona örtülü ödenekten 47 milyon ytl vermiş ve al sorgu soalsiz kullan diye ama o görevinin sonunda her bir kuruşunu tekrar devletine geri iade ederek dürüstlüğünü kanıtlamıştır.
LAiK ve demokratik türkiye'nin gelişmesi ve hali hazırdaki kazanımlarının korunması için elinden geleni yapmış, eşine zor rastlanacak cumhurbaşkanı.
laik laik deyince akepe'nin kadrolaşmasına karşı aldığı tavır ve resepsiyonlarda türban konusundaki tavrı gelecektir akıllara.
hatta bu akıllar, sezer'in demokrasiye hiçbir faydası olmadığını da iddia edeceklerdir.
**
kimse hatırlamıyor ecevit zamanını...
orgeneral kıvrıkoğlu'nun arkasında durduğu ve irtica tehlikesine karşın devlet memurlarının müfettiş raporlarına istinaden doğrudan kadro dışı bırakılmaları üzerine bir kanun hükmünde kararname ecevit koalisyonu döneminde onaylanmak üzere ahmet necdet sezer'e gelir.
sezer, "memurların kazanılmış hakları anayasa'da belirtilmiştir, bunun aksinde bir değişikliği onaylamam" der, veto eder.
bu esnada kamuoyunda bu tarz bir baskıcı kararın hükümet tarafından alındığına dair söylentiler çıkar. hükümet sözcüleri "öyle bir kararımız mevcut değildir" der.
yine de kıvrıkoğlu bir toplantıda, "türkiye'nin laik sistemine karşı çalışan binlerce memur var ve siz bunları bilmenize rağmen hiçbir şey yapamıyorsunuz" diyerek hükümetin bu kararına olan desteğini yineler.
bakanlar kurulu kararı onayı için tekrar sezer'e sunar,
sezer bu sefer bekletme kararı alır.
ardından ilk mgk toplantısında bu olayı gündeme getirerek "sayın başbakan, çamur üzerinde oturuyorsunuz" der ve bu kararın anayasaya aykırı olduğunu belirtir.
hüsamettin özkan, "biz anayasada buna bir aykırılık göremiyoruz" dediğinde, anayasa kitapçığı ecevit-özkan ikilisine doğru ufak bir uçuş gerçekleştirir (allah'ın işi!)
ve ekonomi tepetaklak olur.
bu kısa hikayemize ek olarak, sezer'in demokratikliğe dair açılımlarına, gürüz ile olan "rektörlerin üniversite içi seçimlerle değil, yök tarafından belirlenen bir liste ile seçilmeleri" üzerine olan zıtlaşmasını da eklemek gerekir.
tarihte ilk kez yök'ün belirlediği listeyi reddeden cumhurbaşkanı da böylece ahmet necdet sezer olur.
--
tarihin cilveleri karşımıza 10. cumhurbaşkanımız sezer'le tekrar çıkıyor...
anti demokratik açılımlara karşı korumaya çalıştığı "demokrasi",
ve bu iyi niyetli savunmasının bir sonucu olarak iktidara gelen irticacılardan korumaya çalışacağı "laiklik"...
SAAT.
Halı.
Kilim.
Kalem seti.
Gümüş tepsi.
Takı.
Şifoniyer.
Kaftan.
Vazo.
Madalyon.
Heykel.
Biblo.
Tablo.
*
Hepsini bırakmış Ahmet Necdet Sezer... Kendisine verilen 1243 parça hediyenin, 1243ünü de bırakmış...
Götürmemiş.
*
Bu benim cumhurbaşkanım olamaz...
*
Zaten, kırmızı ışıkta durmasından belliydi... Kimse durmuyor ki, o niye duruyor?
isveç mi burası?
*
Bakıyorum gazetelere.. . 94 parça gümüş, 22 vazo, 9 takı, 27 hatıra para, 4 tabanca, 83 parça değerli süs eşyası,
55 tablo, 86 porselen, 7 madalyon, 4 saat... insanın içi gidiyor!
Al, götür di mi...
Bırakmış, gidiyor.
*
Üstelik, liste eksik...
Kendisine tahsis edilen 'kafana göre harca' denilen ödeneği de harcamadı.
Hediyeleri bıraktığı gibi...
Papelleri de bıraktı.
46 trilyon liracık!
Ye, yemedi... Gez, gezmedi.
O zaman bırak biz yiyelim...
Ona da izin vermedi.
'Yetim hakkıdır' dedi, görevi boyunca tasarruf ettiği 46 trilyonu, Maliyeye iade etti...
Kemal Abiye.
*
Çocukları hálá memur... First Lady desen... Bi Atıl Kutoğlunu bile tanımıyor... Belediyeler, bizim paramızla simitçilere
Cemil ipekçiden köstüm hazırlattı; o hálá kendi cebinden giyiniyor.
*
Aşçıyı, garsonu azalttı. 'Suyla çalışmıyor bunlar' dedi, 14 makam aracını geri verdi. Okluktaki yazlık köşke hiç gitmedi.
Oğlunu evlendirdi, elektrik parasına kadar cebinden ödedi. Eşi düştü, bileğini kırdı; hastaneye sivil araçla götürdü,
röntgen için kuyruğa girdi, sıra bekledi. Annesi vefat etti, gene sivil plakayla gitti; flap flap flap, fors yapmadı...
Resmi yemekler hariç, kimseye davet vermedi. Mutfakta yerli ürün kullandırttı.
Şatafattan uzak durdu.
*
Yeminini tuttu...
Hukuku üstün kıldı.
E haliyle...
Sevilmedi. Sevilmez.
Uğurlar olsun, görüp görebileceğimiz gerçek bir Cumhurbaşkanı idi.
Hayat;sizinle yürümeyi haketmeyenleri ayıklamasını bilir..
